Mesajı Okuyun
Old 27-04-2011, 10:52   #1
AV.MERT ERYILMAZ

 
Varsayılan Ceza Yargilamasi Cİddİ Reformlara MuhtaÇ

CEZA YARGILAMASI CİDDİ REFORMLARA MUHTAÇ

5237 Sayılı CMK’nın tutukluluk süresini düzenleyen 102. Maddesinin, 31.12.2010 tarihinde itibaren yürürlüğe girmesi ile birlikte örgütsel davalar ile çete davasında yargılananlar da tahliye olmuştu. Serbest bırakılan kişiler arasında müebbet cezası alan örgüt yöneticileri ile çete üyelerinin bulunması tartışmalara yol açtı.Yeni yılla birlikte yürürlüğe giren CMK’nın 102. maddesi tutukluluğa kademeli sınırlama getirdi. Bu karar kafaların karışmasına neden olmuştur.
Yargıtay 9. Dairesi oluşan kargaşa neticesi kararını açıkladı.Daire, özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren örgütlü suçlarda tutukluluk süresinin en fazla 10 yıl, ağır cezalık suçlarda ise en fazla 5 yıl olmasına karar verdi.Kararın ardından örgüt suçları ile çete suçlarından yargılanan sanıklar art arda tahliye oldu.Yargılamanın uzun sürmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarında altını çizdiği "tutuklulukta makul süre" sınırının aşılması, uzayan yargılamalar neticesinde ceza yargılamasında 5 - 10 yıl kesinleşmeyen kararlar üzerine yaşanılan tahliyeler, insanımızda adalete güven duygusunu büsbütün yaralamıştır.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göre, tutukluluk süresinin makul olup olmadığı soyut olarak değil, her somut olayın şartlarına göre değerlendirilmek zorundadır. Mahkeme soruşturmanın başlangıcında, kendisi suçluluğunu itiraf etmiş bir bireyin dört yıl tutuklu kalmasının bu hükmün ihlâlini oluşturduğuna karar vermiştir (Müller/Fransa, 1997).

Uzun tutukluluk süresi sebebiyle, ceza yargılamasında kendi içerisinde dahi çelişkiye düşülmüştür.Zira, ceza yargılamamızda bir yandan"masumiyet karinesi", yani hakkında suçluluğuna ilşkin kesin hüküm olmadıkça herkes masumdur ilkesi benimsenirken, diğer yandan çürümüş yargı sistemi neticesi uzayan yargılamalar üzerine insanlar uzun yıllar hürriyetinden mahrum bırakılmaktadır.Tutuklulukta makul süre ilkesi aşıldığı için de ülkemiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da çok kere mahkum olmuştur.

Yürürlüğe giren yeni düzenleme ile tutuklama süresi ağır ceza mahkemesi görevine giren suçlarda en çok 2 yıl olup uzatma süresi toplam 3 yılı geçemez.Buna göre 250 maddeye giren suçlarda bu süre iki katı uygulanır.Arzettiğimiz üzere 9.Daire bu maddeyi 5 yıl şeklinde yorumlamıştır.Şahsi görüşüm, yasakoyucunun burada kastettiği süre 2+1=3'dür.Çünkü burada asıl süre 2 yıl, istisna geri kalanıdır.İstisna, asıldan uzun olamayacağına göre akla, mantığa uygun yorum 3 yıl olduğu şeklindedir.Bu süreyi 5 yıl olarak yorumlamak hiçbir hukuk mantığıyla bağdaşmayacaktır.Gerçekte kabahat, yasayı kaleme alırken değişik yorumlara açık, karmaşık bir dil kullanan yasakoyucudadır
Keza, yasa nasıl yorumlanırsa yorumlansın yargının yavaş işleyişinin, sakatlığını tutukluluk süresini uzun yorumlamak suretiyle aşmaya kalkmak 21.yüzyıl Türkiye'sine yakışmamıştır.Çözüm, günü kurtaran politikalar üretmek yerine köklü reformlardan geçmektedir.Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, ceza yargılamasında duruşma başlayana kadar tüm deliller toplanmalı, yargılama 2-3 duruşmayı aşmamalıdır.Bunun yanında istinaf ve bölge adliye mahkemeleri bir an evvel faaliyete geçmeli Yargıtay bir İçtihad mahkemesi haline getirilmelidir.
AV.MERT ERYILMAZ