Mesajı Okuyun
Old 14-07-2003, 18:56   #34
Refya

 
Varsayılan 8:15 Vapuru

Sekiz Onbes Vapuru


8:15 Vapuru



Cocukluguma dair hatiralarimda en cok yer kaplayan seydir vapurlar.

Bir numarali kuzenim Levent in yuruyup ama konusamadigini, iki numarali kuzenimin henuz dogmadigini ve rahmetli dedeminde hayatta oldugunu dusununce, uc ya ada dort yasindayim sanirim.

Simdilerde yeni zenginlerin alip, icini betonarme disini ahsap kapladigi, her biri kartpostallari susleyecek denli bakimli evlerin yerinde bulunan, kohne ama anilarla eskitilmis ve icinde nice guzel ailelerin yasadigi Arnavutkoy evlerinden birindeyiz. Dedem, sabunlu tras suyunu, her bir tarafi ezik buzuk ve hatta belki benim dis izlerimle dolu aliminyum kutuya doldurmus. Yaninda tombul fircasi kopuk icinde. Camin onunde bir tarafi insani kat kat buyuk, diger tarafi normal gozteren bir ayna, hani su metal bir askiyla kendi etrafindan donen cinsten.

Daha aydinlik olsun diye mi, yoksa denize duyulan sevgiden mi bilinmez, hep camin onunde tras olurdu dedem. Kucagina tirmanan ben ve ayaklari dibinde emekeleyen Levent ile. Yazin, bahceden tras oldugu cama dogru kivrila dolana tirmanan hanimeli ile, yapraklari neredeyse evin icine giren ihlamur agacinin yaydigi koku, dedemin tras sonrasi surdugu tutun kolonyasina karisirdi.

Neden sonra -Bak derdi dedem -Vapur geciyor, hadi el sallayalim da babana selam soylesin.

Levent, dedem ve ben el sallardik vapurun ardindan ve birden mucizevi bir tesaduf olur ve vapur bir yandan dumanini salar, diger yandan da dudugunu ottururdu. Sanki bunu bekliyormuscasina heyecanla, -Gordun mu, aldi selamimizi derdi dedem.

Bugun hala ne zaman dumanini salan bir vapur gorsem, aklima once dedem sonra Can Yucel gelir:

Kolay gelsin vapur dumani
Inersin sen de bir gun yeryuzune
Benim gibi yagmur diye
Iyi de edersin

Iste benim babama selam getirip goturen vapurlarla ilk tanismam, uc dort yaslarima rastlar. Simdilerde pek cok Istanbul lu nun Kadikoy-Besiktas arasi var oldugunu zannettigi Sehir Hatlari Vapur isletmesi, 70 li yillarin basinda, Bogazici nin irili ufakli tum semtlerine vapur seferleri duzenlerdi. Tipki bugunlerin belediye otobusleri gibi, o zamanlarda Beylerbeyi nden Vanikoy e vapurla gidilebilirdi.

Simdi ise o kucuk semt iskelerinin cogu kapali.





Beylerbeyi Camlica caddesindeki evimizden cikip, annemle el ele inerdik Beylerbeyi sahiline. Sonradan kapi komsumuz olacagini bilmedigimiz biletci Ismail Amca dan bir Arnavutkoy bileti alirdik. Ikinci duragimiz ise gisenin hemen yanindaki gazete bayisi olurdu. Vapurda oyalanmam icin, Aysegul serisinin son kitabini alirdi annem bana.

Suzulerek tek manevrada yanasirdi vapur iskeleye. Cimaci once ozenle eldivenlerini giyer, vapurdaki meslektasinin kendisine attigi her tarafi ligme ligme olmus halati dikkatlice baglardi en yakin babaya. Halat gerilir, vapur hafif acilir ve sonunda iyice yanasirdi iskeleye. Yillardir ne yapildigi malzeme, ne sekli ne de rengi degisen, ahi gitmis, vahi da gitmek uzere olan tahtadan kopru, vapur ile iskele arasina suruldumu atardik kendimizi karsi tarafa.

Icerisi hem deniz, hem insan hem de eski deri kokardi.

Beylerbeyi nden Arnavutkoy e yapilan vapur yolculugu sadece on dakika surerdi. Altin sarisi bukleli saclarima, bembeyaz tombik kollarima ve su yesili kocaman gozlerime hayranlikla bakip, beni azicik sevebilmek icin goz goze gelmeye can atan kadinlardan, kafami, Aysegul serisine gomerek kurtulmaya calisirdim, okuma yazma bilmedigim halde.

Karsi kiyiya varinca, gene ozenle giyilen eldivenler, halat baglama ve iskele verme seramonisi ardindan ver elini dedemin mis kokan yanaklari.

Gemilere kadin adi verilmesi adettendir ama bizim Sehir Hatlari vapurlarinin isimleri ya semt isimleri ya da cesitli savaslarda kahramanlik gosteren asker isimleri olurdu. Sehit Binbasi........, Sehit Ustegmen.........

Ama benim en sevdigim ve bir kac yil oncesine kadar da gururla gorevini surduren, Beylerbeyi vapuruydu. Turk tersanelerinde yapilan ilk vapurdu o ve yapildigi gunku orijinalligini yillar boyunca korumustu.

Hurdaya cikmis gemilerden jilet yapildigini ilk ogrendigimde yikilmistim. Yuregimden gecenleri Sunay Akin ne guzel dizelemis:

Kamaralarinda ciplak
Kadin resimlerinin asildigi
Savas gemisinden
Bozma bir jilet
Her tras olusumda
Hem oksar
Hem kanatir
Tenimi


Bir seyler icad ederek gunun birinde cok zengin olma hayalleri kuran Judge King Gilette, bulusuyla hurda gemilere yeniden hayat verecegini biliyor muydu acaba?







Cocukluktan ilk genclige gecis yillarimda, gene vapurlar tasirdi platonik universiteli askimi karsi kiyidan her sabah. Arnavutkoy den biner, Cengelkoy de inerdi vapurdan. Sonrasinda ise caddenin karsisina gecer ve beraberce otobuse binerdik benim gozlerim onda ama o benden habersiz.

Universite yasamim ile birlikte yeniden basladi karsi kiyiya tasinma maceram.

Yillarca vapur seferleri seyreklesse de 08:15 vapuru hep kaldi Cengelkoy den Arnavutkoy e.

O vapur olmasaydi, karsi kiyiya gecemeseydim, bebek sahilinden Guney Kampuse cikan o dunyanin en guzel yokusunda bana cok seyler katan o sohbetleri kimlerle nasil yapacaktim.

Bebek teki Bogazici Universite sinin tarihi kapisindan Guney Kampus e cikan o yokus yilin her gunu farkli guzellikte olurdu. Yerdeki iki yapragin yeri degisse, birden bambaska bir yer oluverirdi orasi. Yokus muydu, yoksa uzak dusmusluguyle burnumun diregini sizlatan, canimin ta ici Efe miydi vazgecilmez olan?

Gecenlerde bir kitap gecti elime. Nazim Hikmet adi verilen bir geminin Odesa limanindan denize indirilisi uzerine, Azeri bir sairin Suleyman Rustem in yazdigi bir siir vardi icinde:


Sen deniz sahilinde Istanbul da dogdun,
Deniz vurgunu oldun.
Dalgaya benziyordu yel vuranda saclarin,
Denizden soz dusende catilirdi kaslarin,
Goy denizden almisti gozlerin oz rengini,
Sozlerin ahengini.

........

Boyle gidiyor, bir kac dize daha ...

Nazim a yazildigi nasil da belli. Ama ben bana yazildigini hayal ediyorum. Neden etmeyeyim ki?

Denize sevdali ben, son sevdami da denizden ve hatta bir gemiden bulmadim mi?

Yesil isbasi uniformalari icinde, daha derin bakanini gormedigim, bir cift kahverengi goz, marti sesleri ve makine dairesinden gelen homurtular arasinda calmamis miydi kalbimi?

O yuzden degil mi, denizle buyuyen sevdamizin meyvesinin de Deniz koyduk adini, ozgur ve sonsuz guzellikte olsun diye.

Deniz, mih gibi yazilmis kaderime....

Marti sesi duymazsam nasil uyanirim ben sabahlari?




Deniz mih gibi yazilmis kaderime...

Uzaktan da olsa, o maviligi gormeden nasil yasarim ben?

Sahi, ya sen, nasil yasiyorsun yillardir denizi gormeden?