Mesajı Okuyun
Old 10-09-2021, 16:18   #3
Av. Erdem Akçay

 
Varsayılan

Şurada konu hakkında detaylı bilgi mevcut. 305'inci sayfanın son paragrafından itibaren takibin durdurulma usulü açıklanmış.


Şurada (sayfa 186) da konu detaylandırılmış. Yargıtay'ın, icra takibinin durması için savcılık ya da ceza mahkemesinin bu yönde tedbir kararı vermesini aradığı belirtilmiş. Sayın Erdönmez'ün görüşü ise, soruşturma aşamasında tedbir kararı verilerek ya da ceza davasının açılması ile takibin durması gerektiği yönünde. Ceza davasının varlığı halinde ayrıca bir tedbir kararına ihtiyaç olmamalı demekte.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/5511 E. 2014/11977 K. sayılı kararında,

Alıntı:
Borçlunun sahtelik nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK'nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddedeki usule göre mahkemeden alınacak ihtiyati tedbir kararı ile icra takibi durdurulabilir. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir.

demekte. Karşı oyda ise sahtelik iddiasının imza dışında bir nedene dayanması halinde takip, tedbir kararına gerek olmadan durmalıdır denmiş:

Alıntı:
Yasa koyucu imza itirazının inceleme şeklini ayrıntılı olarak İİK.'nun 170.maddesinde düzenlediği halde sahtecilik itirazının incelenme şeklini İİK.'nda düzenlememiştir. Yasa koyucunun böyle bir iradesi olsa idi sahtecilik itirazının incelenme şeklini de belirlerdi.Takip hukukunda düzenlenmeyen bir konuda yorum yolu ile icra mahkemelerinin görevli olunduğunu söylemek Anayasa'ya,İİK.'nuna ve İçtihadı birleştirme kararına açıkça aykırılık oluşturmaktadır.

İcra ve İflas Kanunu icra takip hukuku açısından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre özel kanun olup, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda öncelikle İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin, bu kanunda hüküm bulunmayan durumlarda ise anılan kanuna aykırılık teşkil etmemek koşuluyla genel nitelikte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir. Sahtelik iddiasının imza inkarı dışında bir nedene dayanması durumunda İcra ve İflas Kanunu'nda özel bir düzenleme bulunmadığından sorunun çözümü için 6100 Sayılı HMK. nun 209.maddesinin uygulanması gerekeceğinden bu maddenin amir hükmü gereğince icra takibi olduğu yerde durur. Bunun için sahtelik iddiasının ileri sürüldüğü mahkemece ayrıca tedbir kararı verilmesi gerekmez. Borçlu tarafından icra dairesine başvurulması halinde icra müdürlüğünce anılan madde uyarınca sahtelik davası sonuna kadar icra takibinin durdurulması gerekir. İcra müdürünün kararının taraflarca İİK. nun 16/2.maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabileceği tabidir. Öte yandan borçlu tarafından doğrudan icra mahkemesine başvurulmasına da yasal engel olmadığından hakim, 6100 Sayılı HMK.nun 209/1.maddesini re’sen nazara almalıdır.