Mesajı Okuyun
Old 06-02-2013, 17:00   #16
Av.Buğcan Çankaya

 
Varsayılan

Konu biraz eski de olsa meslektaşlarımın yararına olacağını düşündüğüm, konuyla ilgili kararları ekliyorum.

İcra müdürlüklerinde aksi uygulamalar ağırlıkta ancak Yargıtay kararları çok net.


T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/3626
K. 2009/11774
T. 2.6.2009
• İCRA MAHKEMESİ KARARLARININ İNFAZI ( Temyizi Kabil Olanlar Belirlenmiş Bunların İnfaz Edilebilmesi İçin Kesinleşmesi Gerektiğine Dair Bir Hükme Yer Verilmediği )
• HACZİN KALDIRILMASI ( İcra Mahkemesi Kararlarının İnfazı İçin Kesinleşmesinin Zorunlu Bulunmadığı - Mahkemece Şikayetin Kabulü İle Hacizlerin Kaldırılmasına Karar Verilmesi Gerektiği )
• KESİNLEŞME ŞARTI ( İcra Mahkemesi Kararlarının İnfazı İçin Kesinleşmesinin Zorunlu Bulunmadığı )
2004/m.40, 363, 366
ÖZET : İcra Mahkemesince verilecek kararlardan temyizi kabil olanlar belirlenmiş, bunların infaz edilebilmesi için kesinleşmesi gerektiğine dair bir hükme yer verilmemiştir. Bir başka deyişle, icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi zorunlu bulunmamaktadır. O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken somut olayda uygulama yeri olmayan İİK. nun 40. maddesine dayalı olarak takibin iptali kararının kesinleşmediği gerekçesi ile istemin reddi isabetsizdir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR :
1-Borçlu vekilinin aşkın hacze dayalı olarak hacizlerin kaldırılması talebine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir. Bunların dışında kalan mahkeme kararlan kesindir. Yargıtay'ca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin ( REDDİNE ),
2-Borçlu vekilinin memurluk kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Alacaklı vekili tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, Mersin l.İcra Mahkemesinin 14.08.2008 tarih ve 2008/581-600 sayılı kararı ile borçlunun şikayetinin kabul edilerek takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.
İİK. nun 363 ve sonraki maddelerinde, İcra Mahkemesince verilecek kararlardan temyizi kabil olanlar belirlenmiş, bunların infaz edilebilmesi için kesinleşmesi gerektiğine dair bir hükme yer verilmemiştir. Bir başka deyişle, icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi zorunlu bulunmamaktadır.

O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken somut olayda uygulama yeri olmayan İİK. nun 40. maddesine dayalı olarak takibin iptali kararının kesinleşmediği gerekçesi ile istemin reddi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda ( 2 ) maddede yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyannca ( BOZULMASINA ), 02.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/28622
K. 2011/10543
T. 25.5.2011

• FAZLA ÇEKİLEN PARANIN İADESİ ( İcra Mahkemesince Verilecek Kararlardan Temyizi Kabil Olanlar Belirlenmiş ve Bunların İnfaz Edilebilmesi İçin Kesinleşmesi Gerektiğine Dair Bir Hükme Yer Verilmediği - İcra Mahkemesi Kararlarının İnfazı İçin Kesinleşmesinin Zorunlu Bulunmadığı )

• İCRA MAHKEMESİNCE VERİLECEK KARARLARDAN TEMYİZİ KABİL OLANLAR ( Bunların İnfaz Edilebilmesi İçin Kesinleşmesi Gerektiğine Dair Bir Hükme Yer Verilmediği - İcra Mahkemesi Kararlarının İnfazı İçin Kesinleşmesinin Zorunlu Bulunmadığı )

• İCRA MAHKEMESİ KARARLARI ( Fazla Çekilen Paranın İadesi - İcra Mahkemesince Verilecek Kararlardan Temyizi Kabil Olanlar Belirlenmiş ve Bunların İnfaz Edilebilmesi İçin Kesinleşmesi Gerektiğine Dair Bir Hükme Yer Verilmediği/İcra Mahkemesi Kararlarının İnfazı İçin Kesinleşmesinin Zorunlu Bulunmadığı )
2004/m.361,363
ÖZET : Borçlu vekilinin bu kararı ibrazla, fazla çekilen paranın iadesi için alacaklı vekiline muhtıra çıkarılmasını istediği, icra müdürlüğünce bu istemin, icra mahkemesi kararı kesinleşmediği gerekçesiyle reddedildiği, borçlu vekilinin, anılan işlemin iptali talebi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, İ.İ.K.'nun 361. maddesi gereğince işlem yapılması gerektiğinden bahisle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İ.İ.K.'nun 363 ve sonraki maddelerinde, icra mahkemesince verilecek kararlardan temyizi kabil olanlar belirlenmiş, bunların infaz edilebilmesi için kesinleşmesi gerektiğine dair bir hükme yer verilmemiştir. Diğer bir ifade ile icra mahkemesi kararlarının infazı için, kesinleşmesi zorunlu bulunmamaktadır.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklı vekilince İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 24.6.2009 tarih ve 2009/116 E.-342 K. sayılı ilamına dayanılarak icra takibine başlandığı, dayanak ilamın Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 30.3.2010 tarihli kararı ile onandığı, bunun üzerine borçlu tarafından ibraz edilen teminat mektubunun paraya çevrilerek, icra müdürlüğünce 21.4.2010 tarihinde yapılan dosya hesabına göre 69.221,29 TL'nin alacaklıya ödendiği, Şişli 4. İcra Mahkemesi'nin 5.5.2010 tarih ve 2010/618 E.-477 K. sayılı kararı ile toplam takip alacağının 29.361,22 TL olarak düzeltilmesine, fazla talep edilen 29.361,22 TL'nin iptali ile takipten çıkarılmasına karar verildiği, borçlu vekilinin bu kararı ibrazla, fazla çekilen paranın iadesi için alacaklı vekiline muhtıra çıkarılmasını istediği, icra müdürlüğünce bu istemin, 20.5.2010 tarihinde icra mahkemesi kararı kesinleşmediği gerekçesiyle reddedildiği, borçlu vekilinin, anılan işlemin iptali talebi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, İ.İ.K.'nun 361. maddesi gereğince işlem yapılması gerektiğinden bahisle şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İ.İ.K.'nun 363 ve sonraki maddelerinde, icra mahkemesince verilecek kararlardan temyizi kabil olanlar belirlenmiş, bunların infaz edilebilmesi için kesinleşmesi gerektiğine dair bir hükme yer verilmemiştir. Diğer bir ifade ile icra mahkemesi kararlarının infazı için, kesinleşmesi zorunlu bulunmamaktadır.
O halde, mahkemece, şikayetin kabulüyle icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 25.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/18643
K. 2010/20493
T. 21.9.2010

• İCRA TAKİBİNİN İPTALİ ( Kararın İcra Dosyasına Konulmaması veya Geç Sunulmasının İptal Edilen Dosyada Yapılan İşlemlere Geçerlik Kazandırmayacağı - İcra Mahkemesi Kararlarının İnfaz Edilebilmesi İçin Kesinleşmesinin Gerekmediği )
• İCRA MAHKEMESİ KARARLARININ İNFAZI ( Kesinleşmesinin Gerekmediği - İcra Takibinin İptal Kararının Dosyaya Konulmaması veya Geç Konulmasının İptal Edilen Dosyada Yapılan İşlemleri Geçerli Hale Getirmeyeceği )
• İCRA TAKİBİNİN İPTAL KARARININ DOSYAYA KONULMAMASI VEYA GEÇ KONULMASI ( İptal Edilen Dosyada Yapılan İşlemlere Geçerlilik Kazandırmayacağı - İcra Mahkemesi Kararlarının İnfaz Edilebilmesi İçin Kesinleşmesinin Gerekmediği )

2004/m. 170
ÖZET : İcra mahkemesinin iptal kararının icra dosyasına sunulmamış ya da geç sunulmuş olması iptal edilen takip dosyasında yapılan işlemleri geçerli hale getirmez. Öte yandan, icra mahkemesi kararlarının infaz edilebilmesi için kesinleşmesi de gerekmez.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı M. C. T. tarafından, borçlu H. R. T. hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapıldığı, borçlunun şikayeti sonucu Bakırköy 5. İcra Mahkemesinin 2009/12-637 sayılı ve 28.04.2009 tarihli kararı ile İİK. nun 170/a maddesine dayalı olarak anılan icra takibinin iptaline karar verildiği görülmüştür. Takibin iptali kararı ile icra takibi tüm sonuçları ile birlikte ortadan kalkacağı gibi iptal kararından sonra yapılan icra işlemleri de yok hükmündedir. İcra mahkemesinin iptal kararının icra dosyasına sunulmamış ya da geç sunulmuş olması iptal edilen takip dosyasında yapılan işlemleri geçerli hale getirmez. Öte yandan, icra mahkemesi kararlarının infaz edilebilmesi için kesinleşmesi de gerekmez.
O halde mahkemece şikayetin kabulü ile taleple bağlı kalınarak 28.04.2009 tarihinden sonra icra dosyasında yapılan bütün işlemlerin iptali yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 21.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.







T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/16170
K. 2008/16127
T. 23.9.2008

• KESİNLEŞME KOŞULU ( Taşınmaza ve Buna İlişkin Ayni Haklara ve Aile ve Şahsın Hukukuna Ait İlamlar Kesinleşmedikçe İnfaz Olunamayacağı - İcra Mahkemesi Kararlarının İnfazı İçin Kesinleşme Koşulunun Aranmadığı )
• İCRA MAHKEMESİ KARARI ( Taşınmaza ve Buna İlişkin Ayni Haklara ve Aile ve Şahsın Hukukuna Ait İlamlar Kesinleşmedikçe İnfaz Olunamayacağı - İcra Mahkemesi Kararlarının İnfazı İçin Kesinleşme Koşulunun Aranmadığı )
• İLAMLARIN İCRASI ( Taşınmaza ve Buna İlişkin Ayni Haklara ve Aile ve Şahsın Hukukuna Ait İlamlar Kesinleşmedikçe İnfaz Olunamayacağı )
2004/m.361
1086/m.443/4
ÖZET : Taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara ve aile ve şahsın hukukuna ait ilamlar kesinleşmedikçe infaz olunamaz. İcra Mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşme koşulu aranmaz.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti İçinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İcra Mahkemesince 11.07.2007 tarihinde dosya üzerinde karar verilmiş olup, anılan karar borçlu vekiline 20.07.2007 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçlu vekilinin ise İzmir 9. İcra Mahkemesine 25.07.2007 tarihinde temyiz dilekçesini verdiği ve anılan mahkemece aynı gün 2007/212 muhabere numarası ile muhabere defterine kaydının yapıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda alacaklı vekilinin 25.07.2007 tarihli temyiz istemi 10 günlük yasal sürededir. Dairemizce maddi yanılgı sonucu süre aşımı nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verilmesi doğru olmadığından borçlu vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemiz 30,11.2007 tarih ve 2007/19570-22541 sayılı temyiz isteminin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına oybirliği ile karar verildikten sonra 11.07.2007 tarih ve 2007/101-94 sayılı mahkeme kararına yönelik temyiz incelemesine geçildi:
İİK.'in 361. maddesi gereğince icra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır.
Somut olayda alacaklı vekili tarafından ilama dayalı olarak ilamlı icra takibi yapıldığı, borçlunun itirazı takibi durdurmadığı için adı geçenin dosya borcunu ödediği daha sonra Bergama İcra Mahkemesinin 08.03.2007 tarih ve 2006/152 esas, 2007/31 karar sayılı kararı ile borçlunun şikayetinin kabul edilerek takibin İptaline karar verildiği görülmektedir.
HUMK'un 443/4. Maddesi gereğince gayrimenkule ve buna müteallik ayni haklara ve aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümler kesinleşmedikçe infaz olunamaz. Ayrıca, İİK'nun 363 ve sonraki maddelerinde, İcra Mahkemesince verilecek kararlardan temyizi kabil olanlar belirlenmiş, bunların infaz edilebilmesi için kesinleşmesi gerektiğine dair bir hükme yer verilmemiştir. Bir başka deyişle icra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesi zorunlu bulunmamaktadır.

Bu durumda, İİK'nun 361. Maddesinde belirtilen koşullar oluşmuş ve borçlu ödenmemesi gereken parayı ödemiş olduğundan bu meblağı herhangi bir hükme hacet kalmadan alacaklıdan ve bu takip dosyasında isteyebilir. ( HGK.nun 06.12.1995 tarih ve 1995/12-860 E. 1995/1078 K ). O halde, Mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken takibin iptali kararının kesinleşmediği gerekçesi ile istemin reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK. 'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 23.09.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/10876
K. 2004/14616
T. 8.6.2004

• İLAMLI İCRA TAKİBİ ( Borçluya Borcunu İcra Veznesine Yatırarak İlamı Temyiz Ettiğinden Mehil Belgesi Verilemeyeceği - Paranın Alacaklıya Ödenmesine Karar Vermek Gereği )
• MEHİL BELGESİ ( İlamlı İcra Takibinde Borçluya Borcunu İcra Veznesine Yatırarak İlamı Temyiz Ettiğinden Verilemeyeceği - Paranın Alacaklıya Ödenmesine Karar Vermek Gereği )
• TEHİRİ İCRA KARARI ( Getirmek İçin Borçlunun Borcunu İcra Veznesine Yatırarak İlamı Temyiz Ettiğinden Bahisle İcra Müdürlüğünden Mehil Belgesi Alması - İşleminin İptali Paranın Alacaklıya Ödenmesi Gereği )
• İCRA MÜDÜRLÜĞÜNÜN MEHİL BELGESİ VEREMEYECEĞİ ( İlamlı İcra Takibinde Borçluya Borcunu İcra Veznesine Yatırarak İlamı Temyiz Ettiğinden Bahisle )
2004/m. 36, 364/3

ÖZET : İcra mahkemesince verilen icra inkar tazminatı ilamlı icra takibine konu edilmiştir. Borçlu dosya borcunu icra veznesine yatırarak ilamı temyiz ettiğinden bahisle tehiri icra kararı getirmek için icra müdürlüğünden İ.İ.K.'nun 36.maddesi gereğince mehil belgesi verilemez. İcra müdürlüğünün mehil verilmesine ilişkin işleminin iptali ile dosyaya yatan paranın alacaklıya ödenmesine karar vermek gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : İ.İ.K.'nun 36.maddesi İ.İ.K.'nda özel hüküm bulunmadıkça ( İ.İ.K.'nun 97/14, 269/c, 276/2 ) icra mahkemesi kararları hakkında uygulanmaz. Anılan madde genel mahkemelerce verilen kararlar hakkında uygulanır. İcra mahkemesi kararlarının temyizi İ.İ.K.'nun 364/3.maddesine göre satıştan başka icra muamelelerini durdurmaz. 21.2.1968 tarih, 1966/23 E., 5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre söz konusu temyiz, icra veznesinde bulunan paranın alacaklıya ödenmesine engel teşkil etmez.

Somut olayda icra mahkemesince verilen icra inkar tazminatı ilamlı icra takibine konu edilmiştir. Borçlu dosya borcunu icra veznesine yatırarak ilamı temyiz ettiğinden bahisle tehiri icra kararı getirmek için icra müdürlüğünden İ.İ.K.'nun 36.maddesi gereğince mehil belgesi almıştır.

Yukarıda belirtilen ilkeler dikkate alındığında borçluya mehil belgesi verilemez. O halde icra müdürlüğünün mehil verilmesine ilişkin işleminin iptali ile dosyaya yatan paranın alacaklıya ödenmesine karar vermek gerekirken şikayetin reddi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 08.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 1999/17775
Karar: 2000/626
Karar Tarihi: 24.01.2000
ŞİKAYET DAVASI - MERCİİ KARARININ İNFAZI İÇİN KESİNLEŞMESİNİN ŞART OLMAMASI - ŞİKAYETİN KABULÜNE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ
ÖZET: Takip hukukuna yönelik mercii kararının infazı için kesinleşmesi şart değildir. Şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.
(2004 S. K. m. 366)
Dava: Mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 27.12.1999 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar: Takip hukukuna yönelik mercii kararının infazı için kesinleşmesi şart değildir. Şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Sonuç: Şikayetçi vekilinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 24.01.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.



T.C.
YARGITAY
İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU
E. 1966/23
K. 1968/5
T. 21.2.1968

• TAKİP HUKUKUNDA TEMYİZİN İCRA İŞLEMLERİNE ETKİSİ ( Satış Dışındaki İşlemleri Durdurmaması )
• İCRA HUKUKUNDA TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİ KARARININ KABUL EDİLMEMESİ ( Temyiz Dilekçesinin Cevap Layihasıyla Birlikte Yargıtay`a Gönderileceği )
• TEMYİZ YOLUNA BAŞVURULMASI ( İcra İşlemlerine Etkisi )
• İCRA İŞLEMLERİNİN TEMYİZİ ( İşlemlere Etki Yapmayacağı - Kanuni Şartları Haizse Yalnız Satış İşlemlerini Durduracağı )
• TEMYİZ ( İcra İşlemlerinin Etkilenmeyeceği - Kanuni Şartları Haizse Yalnız Satış İşlemlerini Durduracağı )
• SATIŞIN DURMASI ( İcra İşlemlerinde - Kanuni Şartları Haiz Temyiz İle )

1086/m.443

2004/m.364,169,365

ÖZET : 1 - Temyiz; kanuni süre geçtikten sonra yapılmış veya temyizi kabil olmayan bir karara taalluk etmiş veya vazgeçme sebebiyle itiraz ve şikayetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikayete taalluk edip, merci hakimi yalnız bu sebeplerle temyiz isteğini reddetmiş ise, temyiz isteyenin isteği üzerine temyiz dilekçesinin, karar örneği ve diğer tarafın verdiği cevap layihasıyla beraber, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay`a sevk edilmiş olmasının, satış işlemi dahil olmak üzere hiçbir icra işlemini durdurmayacağına,

2 - Kanuni şartları haiz, usulüne göre ve süresinde yapılmış temyiz isteğinin, yalnız satış işlemlerini durdurup diğer icra işlemlerine etki yapamayacağına, karar verilmiştir.

DAVA : İcra tetkik merciinin takip hukukuna müteallik kararları aleyhine temyiz yoluna müracaat halinin, borçlunun üzerinde veya üçüncü şahıs zimmetinde iken haciz veya sair suretlerle tahsil edilerek icra veznesine konulan paraların alacaklıya verilmesine engel olup olmayacağı hususunda Yargıtay İcra ve İflas Dairesi`nin çoğunlukla verilmiş 30.12.1944 tarihli, 3856/3953 sayılı ve 24.3.1958 tarihli 1894/1843 sayılı ilamları arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğu bildirilmiş, sözü edilen ilamlar ve daire başkanının yazılı mütalaası, Birinci Başkan tarafından Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Kısmı Genel Kurulu`nca tevdi edilmiş olmakla, 21.2.1968 Çarşamba günü toplanan Kurul`da ilamlar ve yazılı mütalaa okunduktan ve ilamlar arasında içtihat uyuşmazlığı bulunduğu oybirliği ile kararlaştırıldıktan sonra, gereği görüşülüp konuşuldu, neticede :

KARAR : Söz konusu Yargıtay ilamlarındaki içtihat uyuşmazlığı ; borçlunun üzerinde veya üçüncü şahıs zimmetinde iken ( İcra ve İflas Kanunu, Mad.89 ) haczedilerek icra veznesine alınan veya sair suretlerle tahsil olunan paralara inhisar etmektedir. Mahcuz malın satılması suretiyle elde edilen paranın, ihale kesinleşmeden alacaklıya teslim edilip edilemeyeceği haline, bu ilamların şümulü bulunmadığı için bu cihet tartışma ve oylama konusu yapılmamıştır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 443`üncü maddesinde ; temyiz yoluna başvurmanın, gayri menkule ve buna müteallik ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna taalluk edenler müstesna olmak üzere, hükmün icrasını durdurmayacağı, ancak; temyiz yoluna başvuran, neticede haksız çıktığı takdirde, hüküm altına alınan parayı ödeyeceğine veya malı teslim edeceğine dair kuvvetli kefalet göstermek veyahut hükmedilmiş olan para ve eşyayı resmi bir mevkiye yatırmak veya hasmı tarafından malları ve emlaki haczettirilmiş olmak şartıyla Yargıtay`ın, istek üzerine, ivedilikle icranın durmasına karar verebileceği belirtilmiştir. Bu hüküm, umumi mahkemelerin menkul mallara ,para ve teminat alacaklarına ilişkin nihai kararlarının infaz şekli ile alakalıdır. Böyle bir ilamın kesinleşmeden dahi icrası mümkündür. Mücerret hükmün temyiz edilmiş olması, Yargıtay`dan "İcranın durdurulması" kararı alınmadıkça, satış da dahil olmak üzere, hiçbir takip işlemini durdurmaz.

Takip hukukuna ait icra işleri ile tetkik mercii kararlarına gelince ; bu gibi kararların temyiz edilmesi halinin hukuki sonuçları, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 443`üncü maddesi hükmüne bağlanmamıştır. Bu hal, İcra ve İflas Kanunu`na konulmuş hükümlerle çözülmüştür. Olay ile ilgili aynı Kanun`un 364`üncü maddesinin üçüncü fıkrasında; "temyiz yoluna başvurmanın, satıştan başka icra işlemlerini durdurmayacağı" gösterilmiş, fakat Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 443`üncü maddesinde olduğu gibi, Yargıtay`ın teminat karşılığında icranın durdurulmasına karar verebileceğine dair bir hüküm sevk eylememiştir. 18.2.1965 tarihinde kabul edilen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu`nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına ve bazı madde ve fıkralar eklenmesine dair 538 sayılı Kanun`un kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe yöneltilen "borca itiraz" halinin incelenmesi usulünü tespit eden 169a. maddesinin son fıkrasında her ne kadar, "kambiyo senedine mahsus takipte borca itirazın reddi kararının hiçbir icra işlemini durdurmayacağı, şu kadar ki; borçlu 33`üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre teminat gösterirse icranın duracağı" hükmü konulmuş ise de, bu husus, içtihadı birleştirme konusu dışında kalmaktadır.

İcra ve İflas Kanunu`nun 365`inci maddesinde ; "takip hukukuna müteallik karar aleyhindeki temyiz, kanuni süre geçtikten sonra yapılmış veya temyizi kabil olmayan bir karara veya vazgeçme sebebiyle itiraz ve şikayetin reddine veyahut müddeti geçmiş bir şikayete taalluk etmiş ise, tetkik merciinin bu sebeplerle temyiz isteğinin reddine karar vereceği, temyiz eden kişi bu kararı kabul etmediği takdirde, temyiz dilekçesi diğer tarafa tebliğ edildikten sonra, karar örneği ve verilirse cevap layihasıyla birlikte Yargıtay`a gönderileceği, bu halde, satış da dahil hiçbir icra işleminin durmayacağı" belirtilmiştir. Kanun koyucu, takip ve icra işlerini sınırlandırmak ,olur olmaz sebeplerle takibi aksatmamak gayesini güttüğünden, tetkikat için icra dosyasının değil, karar örneğinin ve temyiz layihalarının Yargıtay`ca gönderilmesini uygun bulmuştur.

İcra ve İflas Kanunu`nun takip hukukuna ait kararların temyiz edilmesi haline münhasır hukuki sonuçlarını tespit eden maddeleri hükümlerini, takip hukukunun özelliğini, gerektirdiği emniyet ve sürati, alacaklının mevcut belgelere ilaveten hakimin kararıyla da teeyyüt eden hakkının sürüncemede bırakılmaması gibi hususları da göz önünde tutarak, kendi bünyesi içinde yorumlamak ve uygulamak zorunluğu vardır. 30.12.1944 tarihli Yargıtay ilamında her ne kadar, satışın durdurulmasındaki sebepler ve gaye göz önünde tutularak, 364 üncü maddenin 3`üncü fıkrasındaki istina hükmünün sair sebeplerle icra veznesine girmiş paralara da teşmil edilmesi ve temyiz sonuna kadar bekletilmesi lüzumuna işaret edilmiş ise de, bu, istisnai hüküm halinde, telafisi imkansız neticeler doğuracak, gerek borçluyu ve gerekse müşteri durumundaki üçüncü şahısları büyük zararlarla karşı karşıya bırakacak "satış muamelesi"ne hasredilmek lazımdır. Madde metni açık ve kesin olup, bu madde, yorum veya benzetme yoluyla, satış niteliği arz etmeyen ve maddenin kabulündeki maksat ve sebeplere dayanmayan sair icra muamelelerine uygulanamaz.

SONUÇ : 1 - Temyiz; kanuni süre geçtikten sonra yapılmış veya temyizi kabil olmayan bir karara taalluk etmiş veya vazgeçme sebebiyle itiraz ve şikayetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikayete taalluk edip, merci hakimi yalnız bu sebeplerle temyiz isteğini reddetmiş ise, temyiz isteyenin isteği üzerine temyiz dilekçesinin, karar örneği ve diğer tarafın verdiği cevap layihasıyla beraber, temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay`a sevk edilmiş olmasının, satış işlemi dahil olmak üzere hiçbir icra işlemini durdurmayacağına,

2 - Kanuni şartları haiz, usulüne göre ve süresinde yapılmış temyiz isteğinin, yalnız satış işlemlerini durdurup diğer icra işlemlerine etki yapamayacağına, İcra ve İflas Dairesi`nin 24.3.1958 tarihli, 1894/1843 sayılı ilamında beliren içtihadın doğru olduğuna, ilk görüşme ve toplantıya ait 21.2.1968 tarihinde, mevcudun üçte ikisini aşan çoğunlukla karar verildi.