Mesajı Okuyun
Old 07-02-2012, 09:41   #1
Armağan Konyalı

 
Varsayılan Hukuk kötülüğe karşı çare bulabilir mi?

Bir savcımız öldürüldü.

Şimdiye kadar böyle şey olmamıştı. İlk kez yaptığı soruşturma nedeniyle bir savcı vuruldu. Vurulan savcının kişiliğinde hukuka kurşun sıkıldı. Savcımızı kaybettik. Umarım hukukumuzu kaybetmeyiz.

Hukukçular kötü insanlar arasında çalışır. Kötü insanlardan gelecek tehlikeler, somut tehditler olarak ileri sürülmese bile, her zaman korkutucudur. Cesaret korkmamak değildir; korkuya karşın gerekeni yapmaktır.

Şimdiye kadar böyle şey olmamıştı. Ama korku hep vardı. Bu korkuya karşın cesaret de vardı. Savcımızın kaybı ile cesaretin de kaybedileceğini düşünmek yanlış olur. Hukukçular korkuya yabancı değildir. Korkması gerekenler kötülerdir.

İşin düğümü burada: Hukuk kötüleri korkutuyor mu?

Şimdiye kadar böyle şey olmamıştı. Geçtiğimiz karanlık dönemlerde sıradan insanlar sıradan soruşturmalarda işkenceye uğradılar. Yine de savcı öldürülmedi. Sıradan insanlar askeri ve siyasi mahkemelerin tezgahlarında yıllarını kaybettiler. Yine de savcı öldürülmedi. Neden eskiden olması beklenen şimdi oldu?

Yoksa hukuk eskiye göre daha mı az caydırıcı?

Korkunç cümleyi yazmaya zor cesaret ediyorum: İnsanlar özgürleştikçe içlerindeki kötülük daha çok ortaya çıkıyor.

Elbette bunun çaresi özgürlüğü kısıtlamak değildir. Çareyi hukuk bulabilir mi?

Saygılarımla

Meraklısına Soru:
Şimdiye kadar hiç hakim-savcı öldürülmemişti. Ama pek çok avukat öldürülmüştü. Halkımızın bu seçimi hangi saiklerle yaptığı hakkında bir görüşünüz var mı? Acaba avukat öldürmenin yaptırımı daha mı az korkutucu?

Meraklısına Açıklama:
Savcı Doğan Öz, Danıştay saldırısında kaybettiğimiz Hakim Mustafa Yücel Özbilgin, Yılmaz Güney'in vurduğu savcı yaptıkları soruşturma nedeniyle öldürülmemişti. Bu nedenle yukarıda sözü edilen vahim ve elim olay bir "ilk" sayılmaktadır.