Mesajı Okuyun
Old 03-12-2010, 12:01   #5
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2002/5585
KARAR NO: 2002/10202

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.10.2001 tarih ve 1998/1506 2001/1148 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirket nezdinde nakliyat rizikolarına karşı sigortalı TV renkli resim tüpü emtiasının Litvanya-İstanbul nakliyesinin davalı tarafından üstlenildiğini, iki ayrı taşıma sonunda bir kısım emtianın hasarlandığını ileri sürerek, toplam ( 1.099.085.000.- )TL.nın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, nakliyeleri gerçekleştiren araçların taşıma esnasında herhangi bir kazaya karışmadıklarını, yükleme ve boşaltmanın da taşıyıcıya ait olmadığı, hasarın 20 paletten, bir veya iki palette ve ambalaj içindeki emtiada ortaya çıktığını, hasarın tamamen kötü ambalaj ve istiflemeden kaynaklanmış olması nedeniyle, CMR Konvansiyonu’nun 17 nci maddesi uyarınca taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporlarına nazaran, davacının ancak, 34 FL 405/AYT 64 plakalı kamyonda taşınan yük için talep hakkı bulunduğu, diğer kamyonda taşınan yük için, hasarın Ağustos’ta meydana gelip, Eylül’de sigorta yaptırılması nedeniyle talepte bulunulamayacağı, davacının talep hakkı bulunan taşımada ise eksper raporu ile hasarın ambalaj yetersizliğinden kaynaklandığının belirlendiği, CMR Konvansiyonu’nun 17/4-b ve 17/4-c maddeleri ile hamule senedinin 18 nci maddesi uyarınca taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı gerekçeleriyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre ve dairemizin yerleşik uygulamasına göre,mücerret abonman sigorta ilişkisinin bulunmasının belli taşımalar için teklifte bulunmadan o taşıma için sigorta örtüsünü oluşturmasının mümkün olmamasına, taşımanın bitmesinden, riziko ile hasarın tespitinden sonra spesifik poliçe düzenlenmesi için teklifnamede bulunularak sigorta sözleşmesi oluşturulması mümkün bulunmadığından,davacı sigortanın da bu geçersiz ilişkiye dayanarak davalı taşıyıcıya rücu etmesi imkanı bulunmamakla, davacı vekilinin 08.08.1997 tarihli taşımaya ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir

2-Davalı tarafından uluslararası nakli gerçekleştirilen 08.10.1997 başlangıç tarihli ikinci taşımaya gelince,davaya konu uyuşmazlığın Uluslar arası karayolu ile taşımadan kaynaklandığı ve uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağı kuşkusuzdur. Anılan Konvansiyonun 17/2.b maddesinde “ambalajlanmadıkları veya kötü ambalajlandıkları zaman özellikleri gereği fire veren veya hasara uğrayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmış olması” halinde meydana gelen hasardan taşıyıcının sorumlu olmayacağı öngörülmüştür. Taşınan emtianın araca yüklenme ve istiflenmesi gönderene ait ise de, yükün sağlıklı taşınabilmesi ve hasara uğramaması için taşıyıcının yükleme ve istiflemeyi gözetmesi hatalı bir yükleme varsa buna karşı çıkması ve yükün güvenli taşınabilmesi için gereken her türlü tedbiri alması gerekir. Somut olayda, hasarın paletlerin sağlamlaştırılmaması nedeniyle taşıma sırasında birbirlerine çarpması sonucu meydana geldiği anlaşıldığına ve davalı taşıyıcının basiretli bir taşıyıcıdan beklenen bir davranışı da bulunmadığı görüldüğüne göre, meydana gelen hasar nedeniyle müterafik kusurlu olduğu gözetilerek bu çerçeve dahilinde bir hüküm kurulmak gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.