Mesajı Okuyun
Old 15-01-2007, 18:45   #6
E_m_r_E

 
Varsayılan

Bir ceza kitabının önsözünden alıntıdır ;

Ne var ki bugünkü uygulama uyku kaçırtacak düzeydedir. Kanun iyi okunmamakta bu nedenle de içinde bulunan yeni müesseseler bilinmemekte ve uygulanmamaktadır.

Bu noktada baş sorumluluk avukatlardadır .Onların istemi ,gayreti olmadan ,yenilikler kolay kolay oturamaz.Avrupa ‘da yeni normların hayata geçirilmesinde daima avukatlar ön planda yer almıştır. Bizde bu trend bir türlü yakalanamıyor.Duruşmaya gelen avukat yeni CMK ‘ya göre örneğin,çapraz sorgu kapsamında bir savunma yapmak yerine,’’dilekçemdeki hususları tekrarlıyorum ‘’ veya ‘’hazırlanamadım süre istiyorum ‘’ gibi klişeleşmiş istemlerde bulunabiliyor.

Hakim ve savcılarımızda eski alışkanlıklardan kolay sıyrılamıyor. Örneğin yeni bir normun uygulanması söz konusu olduğunda genellikle elde bulunan kabarık dosya sayısı öne sürülerek bundan kaçınma cihetine gidilebiliyor.Oysa hukuk devletinde sanık bir insandır ,çabucak kapatılacak bir dosya değil.Bu anlayışla ülkemizde ne hayatlar yaşanıyor!!!

Burada sürekli yaptığım bir öneriyi tekrarlıyorum.Yasal bir düzenleme yapılmalı ve hukuk fakültesini bitiren her genç hukukçu bir gün süre ile tutukevinde tutulmalıdır.Bu suretle ,ileride ceza yargılamasına hakim ,savcı veya avukat olarak katıldığında verilebilecek muhtemel cezayı çekecek kişinin nereye gönderildiğini birebir görerek belki de adli hata yapmaktan korkar hale gelebilir.

Yukarıda da ifade edildiği üzere, Anayasanın 2. maddesinde Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu yazılıdır.bu nedenle , yeni CMK bir yandan sanığın ve mağdurun temel hak ve özgürlüklerini sağlam güvencelere bağlarken öte yandan soruşturma ve kovuşturma makamlarına, 19.yy anlayışını yansıtan eski CMK’ da bulunmayan ve delilden sanığa gitmeyi mümkün kılacak olan modern, bilimsel soruşturma teknik ve olanakları sunmaktadır. Adli kolluğun kurulmasının nedeni de budur. Öte yandan sav-savunma-yargılama biçiminde ortaya çıkan diyalektik ilişkide yargıcın, savcının ve avukatın konumu, bir hukuk devletinde olması gereken düzeye çıkarılmıştır. Yakalama, tutuklama,adli kontrol,arama,el koyma gibi klasik koruma ek olarak, gelişmiş ülkelerde yıllardır uygulanan iletişimin dinlenmesi ve tespiti,gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme tedbirleri ile vücudun muayenesi ve DNA analizi gibi etkili yollarla delil elde etme imkanı getirilmiştir. Amaç, ceza muhakemesi uygulamasına delilden sanığa gitme yöntemini yerleştirerek, insan hakları ihlallerine yol açmadan maddi gerçeğe ulaşmaktır. Başka bir ifade ile amaç, özgürlük içinde güvenli bir toplumsal yaşam yaratabilmektir.