Mesajı Okuyun
Old 01-03-2007, 17:36   #1
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan Çocuk ve Sınav Kaygısı

Kaygı, herhangi bir stresli durumda yaşanan doğal bir duygudur ve yaşamın doğal bir parçasıdır. Öğrenciler için sınava girmek kaygı yaratan bir yaşantıdır. Her öğrenci sınava bağlı olarak kaygının etkilerini değişik şekillerde yaşar ve hisseder. Aslında bir miktar kaygı kişinin performansını olumlu yönde etkiler.

Sınav kaygısının etkileri, sınavda bilgilerini unutma ve boşluk yaşamadan, fiziksel belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geniş bir yelpazeye yayılır. Yaşanan kaygı düzeyi, sınava hazırlığı ve sınavda gösterilen performansı etkiler ancak bu etki performansa olumsuz yönde yansıdığında ""Sınav Kaygısı"" bir sorun olarak karşımıza çıkar.



İnsanlar dünya üzerinde varoluşlarından bu yana iki temel duyguyla yüz yüze gelmişlerdir. Korku ve kaygı. Kaygı, insanın en temel duygularından birisi olarak hepimizin zaman zaman yaşadığı ve yaşamımızı çeşitli şekillerde etkileyen bir durumdur. Ancak, kaygı genellikle olumsuz bir duygu olarak değerlendirilse de aslında hayatımızı sürdürmemiz için gereklidir.

Çağımızın çoğalan iş seçenekleri arasında boğulmadan en uygun mesleği seçebilmek ciddi bir hazırlığı gerektirmektedir. Bu da lise ve iyi bir üniversite eğitiminin her geçen gün önem kazanmasını ve derslerdeki başarının daha fazla ön plana çıkmasını beraberinde getirmektedir.

Sınav kaygısı, yetersiz ders çalışma, fizyolojik belirtiler ve sınav durumunda sınavla ilgili olmayan düşünceleri içeren bir durum olarak açıklanabilir. Sınav kaygısının düşünce ve duygu olmak üzere iki farklı boyutunun olduğu söylenebilir.


Düşünce boyutu; sınavla ilgili kendi kendine söylenen olumsuz düşüncelerin oluşturduğu söylemlerdir.

Duygu boyutu ise; sınav baskısı altında iken ortaya çıkan duygusal tepkilerdir.

Sınavla ilgili başarısızlık beklentisinin duyguları ve dolayısıyla sınavdaki başarıyı olumsuz etkilediği söylenebilir. Ayrıca sınavla ilgili başarısızlık beklentisi içindeki çocukların sınavla ilgilenmek yerine kendileriyle ya da çevreleriyle (çevrelerindeki ses, gürültü vb.) ilgilendikleri, dikkatlerini sınava vermek yerine kendilerine döndükleri gözlenmektedir. Genellikle sınav kaygısıyla beraber gözlenen durumlardan biri öğrencinin sınava hazır bulunuşluk düzeyinin düşük olmasıdır.


Hazır Bulunuşluk Düzeyi
Sınav kaygısını kontrol edebilmek için öncelikle öğrencinin sınava hazır bulunuş düzeyinin yüksek olması gerekir. Kaygıyı artıran en önemli etkenlerden biri de performans gerektiren durum ya da çalışma ile ilgili (sınav vb.) öğrencinin kendini hazır hissedip hissetmemesi yani hazır bulunuşluk düzeyidir.Dolayısıyla sınavlara gelişigüzel değil, en iyi şekilde bir plan ve program dahilinde, eksiklerini kapatmayı hedefleyerek hazırlanmak ve çalışmaları asla ertelememek, zamanı akıllıca kullanmak, gerçekçi beklentiler oluşturmak, olumsuz duygu, düşünce ve buna bağlı başarısızlıklardan korunabilmek için alınabilecek önlemlerdir.


Olumsuz Duygular
• ""Ya başarısız olursam"" korkuları,
• Yeterince çalışmadığı için kendini suçlama,
• ""Kesinlikle başarılı olamayacağım"" yargıları,
• Sürenin çok yetersiz olduğunu düşünmek,
• Hiç bir şey hatırlamadığını hiç bir şey bilmediğini düşünmek,
• Hareketsizleşme veya aşırı hareketlilik ve huzursuzluk hissetme,
• Aile ve yakınlarını hayal kırıklığına uğratacağını düşünme,
• Sıkıntı, bunaltı hisleri.


Sınav kaygısının yoğun yaşandığı durumlarda yukarıdaki olumsuz duygulara kalp atışlarında hızlanma, gerginlik, sinirlilik hali, mide şikayetleri, uyku problemleri, yorgunluk belirtileri, yeme alışkanlıklarında değişme, terleme veya titreme gibi fizyolojik belirtiler eşlik edebilir.


Kaygıyı Tetikleyen Durumlar
Anne babanın çok küçük yaştan başlayan yüksek başarı beklentisi, çocuğun hatalarını düzeltmek için sürekli eleştirmesi, yargılayıcı kelimeler kullanması, olumsuz sıfatlar takması çocuğun kendisine olan güvenini azaltır. Çocuk ona atfedilen sıfatları ve başarısızlıkları içselleştirir. Böylece, göstermiş olduğu çabanın bir anlamı kalmaz, sadece sonuçla ilgilenir.

Anne baba olarak beklentilerimizi sıfırlamak elbette mümkün değildir. Ancak beklentilerimizin sınırını, ""neyi nereye kadar isteyeceğiz, çocuğumuzun sınırları nereye kadar?"" gibi soruları kendimize sorarak, bu sorulara vereceğimiz cevaplar doğrultusunda belirleyebilmemiz önemlidir. Genellikle beklentilerimiz çocuğun yapabileceği sınırı aştığı durumlarda çocuk tepkisini yoğun kaygı duygusuna (özellikle sınav kaygısı) dönüştürerek gösterir.
Ayrıca yoğun kaygı yaşayan çocuklara baktığımızda anne babalarının da çocukla benzer şekilde yoğun kaygı ve endişe duygusu yaşadıkları görülmüştür. Çünkü kaygı bulaşır.Bu yüzden öncelikle kendimizi rahatlatabilmek, gerekirse bir uzmandan bu konuda destek almak önemlidir.



• Sınava hazırlanan çocukları ve ailelerini kaygılandıran en önemli faktörlerden biri, konuların nasıl yetiştirileceği, eksiklerin nasıl tamamlanacağı, nelere öncelik verileceği, yapılan çalışmaların yeterli olup olmayacağı, deneme sınavlarında gösterilen performansın ne olacağı vb. sorular sonucunda oluşan ""belirsizlik"" duygusudur.
• Çocuğunuzdan beklediğiniz başarı düzeyi, çocuğunuza ders çalışması konusunda yaptığınız baskılar, sınavlara çalışırken ""Bu kadar çalışmakla başarılı olamazsın"" gibi yaptığınız olumsuz yorumlar çocuğunuzun kaygısını arttırır.
• ""Acaba sınıfımı geçebilecek miyim?"", ""Gelecekte nasıl bir yaşantım olacak?"" vb. sorular sonucu oluşan ""gelecek kaygısı"" ise kaygıyı tetikleyen diğer bir önemli faktördür.
• Çocuğunuzun elde ettiği ya da elde edemediği başarıyı tüm geleceğini belirleyecek, tek etmen olarak görüyor olması kaygıyı arttırır.
• Kaygı düzeyini yükselten diğer bir etken, çocuk ve ailenin sınava ilişkin ürettikleri olumsuz düşünceler, sınavdan önce sınavın sonucuna ilişkin olumsuz tahmin yürütmeler, karşılaşılan herhangi bir güçlükten sonra sınavın başarılı geçmeyeceğine yönelik atıfta bulunmalarıdır.
• Sınavın çocuk ve ailesi tarafından bir kişilik ölçümü olarak görülmesi, başkaları ile kıyaslama, sınavda yeterli başarı elde edilmezse ""başkaları ne düşünür?"", ""ya rezil olursak?"" vb. anlamlar yüklenmesi kaygıyı yaratır.
• Daha önce de üzerinde durduğumuz gibi çocuğun yeterince hazırlanmadığını bilerek sınava girmesi kaygı düzeyini yükseltecektir.
• Mükemmeliyetçi, rekabetçi kişilik yapısı kaygıyı arttırır.
• Öğrencinin başarılı olmayı hedeflerken, gösterdiği çabayı yeterli bulmaması ve kendine güvenmemesi kaygı yaratır.

milliyet.com.tr