Mesajı Okuyun
Old 06-01-2010, 12:13   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 1991/8375
Karar: 1991/14336
Karar Tarihi: 18.11.1991

TAZMİNAT DAVASI - YANLIŞ AMELİYAT SONUCU ZARARA UĞRADIĞI İDDİASI - SİGORTALININ KURUM HASTANESİNE BAŞVURMASIYLA AKDİ İLİŞKİNİN KURULMASI - TEDAVİNİN İYİ ŞEKİLDE YAPILMASININ TAAHHÜT EDİLDİĞİNİN KABULÜ GEREĞİ - 5 YILLIK ZAMANAŞIMININ SÖZ KONUSU OLMASI

ÖZET: Kurum, sigortalıların muayene ve tedavileri için 506 sayılı Kanunun verdiği yetkiye istinaden hastane kurmuş ve doktor temin etmiştir. Böylece sigortalıya karşı muayene ve tedavinin iyi bir şekilde yapılmasını taahhüt etmiş bir durumdadır. Sigortalıda, kurum hastanesine başvurmakla arada akdi ilişki kurulmuş olmaktadır. Bu ilişkinin türü de vekalet akdi olması gerekir. Böyle olunca kurum ile davacı sigortalı arasındaki davada da 5 yıllık zamanaşımı söz konusu olur. O halde kurum hakkındaki davanın esasına bakılarak soncuna göre bir karar verilmesi gerekirken, 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan bahisle reddi keza doğru değildir.


(506 S. K. m. 33) (818 S. K. m. 60, 126, 386)

Dava: Davacı, yanlış ameliyat sonucu uğranılan manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, davayı müruru zaman nedeniyle reddetmiştir.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 506 sayılı SSK.'na göre sigortalı olan davacı S.S. Kurumuna ait hastanede yanlış ameliyat sonucu zarara uğradığı iddiasıyla S.S. Kurumunu ve ameliyatı yapan doktoru dava ederek manevi tazminat isteğinde bulunmuştur.

1 - Doktor meslek ve sanatını icra eden bir kimsedir. Hasta muayene ve tedavi için kendisine müracaat ettiğinde ve doktor muayene ve tedaviye başladığı anda akdi bir ilişki kurulmuş olur. Bu ilişki hukuken BK.nun 386. maddesinin 2. fıkrası uyarınca vekalet akdidir. Borçlar Kanununun 126. maddesine göre vekalet akdine dayanan davalar 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Doktorun serbest çalışan bir doktor olması veya bir kurum veya kuruluşun doktoru olması bu hukuksal durumu değiştirmez. O halde kurum doktoru ile davacı sigortalı arasındaki ilişkinin vekalet akdi ilişkisi olduğu gözetilerek işin esası hakkında inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, doktor hakkındaki davanın haksız filden kaynaklandığı ve 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğu görüşüyle zamanaşımından reddi doğru değildir.

2 - SS Kurumu ile davacı arasındaki hukuki ilişkiye gelince: Kurum, sigortalıların muayene ve tedavileri için 506 sayılı Kanunun verdiği yetkiye istinaden hastane kurmuş ve doktor temin etmiştir. Böylece sigortalıya karşı muayene ve tedavinin iyi bir şekilde yapılmasını taahhüt etmiş bir durumdadır. Sigortalıda, kurum hastanesine başvurmakla arada akdi ilişki kurulmuş olmaktadır. Bu ilişkinin türü de BK.nun 386. maddenin 2. fıkrası hükmü gereği vekalet akdi olmak gerekir. Böyle olunca kurum ile davacı sigortalı arasındaki davada da 5 yıllık zamanaşımı söz konusu olur. O halde kurum hakkındaki davanın esasına bakılarak soncuna göre bir karar verilmesi gerekirken, 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan bahisle reddi keza doğru değildir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozmada oybirliği, sebebinde oyçokluğu ile peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 18.11.1991 gününde karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Uyuşmazlık, sigortalının sosyal sigortalar kurumu hastanesinde uygulanan yanlış tedavi sonucu uğradığı manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.

Davacı sigortalı (hasta) ile onu ameliyat eden davalı doktor arasındaki hukuki ilişkinin vekalet akdine dayandığı ve BK. nun 126. maddesinde öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu konusundaki Dairemiz çoğunluğun görüşüne aynen katılıyorum.

Ancak, kanaatimce, sigortalı hasta ile Sosyal Sigortalar Hastanesi arasındaki hukuki ilişkinin de BK. 386/2 maddesi hükmü gereği bir vekalet akdi ilişkisi olduğunun kabulü mümkün değildir. Çünkü, 506 sayılı SS Kanunun 33. maddesi hastalanan sigortalıya Kurum tarafından yapılacak yardımların amaç ve kapsamlarını belirlemiş ve Kurum'u sigortalının sağlık durumunun gerektirdiği yardımları yapmakla yükümlü kılmıştır. İşte, yasanın emrettiği bu yükümlülüğün hiç yada gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle sigortalı bir zarara uğramış ise, Kurum, bu zararı ödemek zorundadır. Görülüyor ki, Kurum'un bu sorumluluğu 506 sayılı Yasanın emredici hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, sigortalı hasta ile yasa gereği onun tedavisini üstlenen ve doğrudan SS Kurumuna bağlı bir ünite olan hastane arasındaki ilişkinin bir özel hukuk ilişkisine (vekalet akdine) dayandığı kabul edilemez. Böyle olunca da bu davada, Sosyal Sigortalar Kurumu açısından, 506 sayılı Yasaya ayrı bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden BK. nun 125. maddesindeki on yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.

Açıklanan nedenlerle, Dairemiz çoğunluğunun 2 nci bentte gösterilen bozma sebebinin gerekçesine katılamıyorum.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları