Mesajı Okuyun
Old 19-09-2011, 21:27   #9
hukukbilgisi

 
Varsayılan Kadın Bağlamında AŞK

Kadın Bağlamında AŞK

(Bu yazımda kadını baz alarak aşk türlerini tarif etmeye çalıştım. Bilimsel bir iddiaya sahip olmayan sadece gözlemlerimin ve sezgilerimin yansıması olan bir yazıdır. Takdir okuyucuya bırakılmıştır)

Sekse Endeksli Aşklar: Yaşam süreleri boyunca bu tür aşktan yana tercihlerini ortaya koyan kadınlar; 16 yaşına basar basmaz bekaretin önemi olmadığına, namusun iki bacağın arasında olmayıp, başka her hangi bir organda yer edinebileceğine kendilerini inandırmışlardır. Bu açıdan gayet müsterihtirler. Fiziksel ve cinsel çekim, bunlar için esastır. Karşı cinsten birisinin gözleri, saçları, dudakları, bıyıkları, sakalları, kulak memeleri, karizmaları veya herhangi bir doku parçaları için çıkabilir, yatağa girebilirler. Kısacası, ecel gelmiş cihane, organlar bahane'dir. Tabi bu huylarına bakıp da, bu kadınlarla çok çabuk çıkabileceğinizi, dahası aşk yaşayabileceğinizi ummayın. Bir kere bu organların, illa ki bir meşhur şahsın uzvuna benzemesi gerekmektedir. Örneğin, bakışlarınızın Brad Pitt'e; duruşunuzun Kevin Costner'e; adalelerinizin Rambo'ya benzememesi halinde pek şansınız yoktur... Erkeği kokusundan tanıyan kadınlar da nah işte bu kadınlardır!..

Bu tür kadınların hayatları, güzellik enstitüleriyle çeşitli boy ve ebattaki ikiz yataklar arasında geçer. Savaşma seviş, temel prensiptir. Bunlar arasında, " 60 Günlük Bir Şey " deki şeyin ne olduğunu merak edip de başını derde sokanlar çoktur.

Böyle bir kadınla evlenecek erkeğin, boynuz nakli için, irice bir geyiğin öldükten sonra organlarını bağışlamasını beklemesine gerek yoktur. Pompalı tüfek, satır, balta, iyi bir avukat gerekli ve yeterli donanımdır. Homo erectusumu kaybettim derseniz, ilişki biter...

Romantik Aşklar: Bunlar iflah olmaz aşıklar kategorisine girerler. Her şey bir yana romantizm bir yanadır. Sevgililerinden, tüm şairlerin şiirlerini kendilerine okumalarını istedikleri yetmiyormuş gibi; ayrıca onlardan en geç 30 gün içinde şair olmalarını da ummaktadırlar.

Romantik burcundan bir kadınla beraber olacak erkeğin, yağmurlu havalarda ille de ıslanması; sevgilisinin adını kazıyarak birkaç ağacı katletmesi; sokak kedilerine şefkat göstermesi ( ah canııım ne şeker şey, demesi); hanımefendinin doğum günlerinde, sevgililer günlerinde, ilk buluşma yıldönümlerinde, ilk çamlıca tepesine çıkma yıldönümlerinde, ilk öpüşme yıldönümlerinde, nişan ve söz yıldönümlerinde, kabotaj bayramlarında, ilk elele tutuşma yıldönümlerinde, ilk muhallebiciye gitme yıldönümlerinde, muayyen günlerinde 21 pare top atışı yaparak bunu kutlaması gerekmektedir.

Terk edilmeleri en kolay kadınlardan birisidir. Mehtaplı bir gecede erkeğin romantik burçlu kadının gözleri yerine Ay'daki kraterlerden bahsetmesi, ilişkiyi kesinlikle ve sonsuza kadar bitirir.

Mantıklı Aşklar: Bu tür kadınları tanımak hiç de zor değildir. İlkokul birden, fakülte son sınıfa kadar tüm sınıfları takdir ve teşekkürlerle geçmişlerdir. Kendilerine her hangi bir erkek, çıkma teklif ettiğinde; seni seviyorum veya senden hoşlanıyorum dediğinde Uzay Yolu' nun Mr. Spock' u gibi " Bu mantık dışı kaptan!.. " diyerek cevap verirler.

Karşı cinsten birisine yakınlık göstermesi için, bahis konusu erkeğin kendisiyle aynı yaşa ve kiloya sahip olması; aynı okulları bitirmiş olması; Eşkıya filminde kendisiyle aynı sahnelerden hoşlanmış olması; hayal ettiğiniz evin oda ve koltuklarının aynı sayıda tasavvur edilmesi; gene erkeğinin kendisiyle aynı romandan, aynı tatlıdan, aynı tuzludan, aynı yabancı aktörden, aynı TV programından, hoşlanıyor olması gerekmektedir.

Tariften de anlaşılacağı gibi, zor bir kadındır mantık burcu kadını. Bu nedenle çevrenizde; kırkına, ellisine gelip de evlenmemiş ve söylediği iki laftan biri " ayvanın sapı var, mandalinanın çekirdeği var " olan bir kadına rastlarsanız, bu kesinlikle mantıklı aşıktır. Aslında bunlarınkine aşk da denemez. Olsa olsa ütopik bir düştür bunlarınkisi... Beyaz atlı prensin bile gelmesi ihtimali varken, bunların bekledikleri ancak ve ancak, kırmızı bir dinozor üzerinde gelecek olan elips şeklinde bir bukalemundur. Yeşiller mi daha çok maydanozdur, yoksa üçgenler mi daha iyi Aristo' dur, dediğinizde onu yanınızdan uzaklaştırırsınız.

Maço Aşklar: Tümünün hikayeleri birbirine benzer. Bunların babaları, peş peşe gelen beş kız çocuğundan sonra, altıncının da kız olması karşısında bu son kız çocuklarını erkek Fato olarak duyumsar ve ona göre yetiştirirler. Bu hatun kişiler, büyüme ve gelişme aşamasında at binmeyi, kılıç kuşanmayı ve heriflere iğne batırmayı öğrenirler. Bunlara laf atıp da sağ kalmayı başarabilen bir erkek, daha yeryüzüne gelmemiştir.

Tedrisatlarını Duygu Asena'nın kitaplarından yaparlar. Okumuş, üflemiş ve mesleklerini ellerine almışlardır. Bir başlarına yaşarlar, bir başlarına barlara takılabilirler, bir başlarına sinemaya gider ve gene bir başlarına tatil yapabilirler. Diğer kadınlardan, " Dün gece de çıtır bir oğlan düşürdüm, ablacığım!.." demeleriyle ayrılırlar. Alkol tüketir, zamparalık yapar, okey oynar, maça gider ve jilet atarlar. Bu hanımlarla yapacağınız tartışma ve kavgalarda; kendinizi Ahmet Altan'ın kitap darbelerinden sakınmanız menfaatiniz icabıdır. Anketlerde yöneltilen "Kocanız sizi aldatırsa, ne yaparsınız?" sorusuna "Valla ben o vazifeyi çoktan yaptım." diyerek cevap verirler. Sizi başka bir maço kızın bulaşıklarını yıkarken gördüklerinde ilişkiniz bitmiştir.

Aşka Aşıklar: Aşıklar arasında belki de en hoş grubu bunlar oluştururlar. Bunlar için kime, neden, nasıl, nerede, ne zaman aşık olunduğu hiç önemli değildir. Mühim olan aşık olmaktır. Aşık olsunlar da isterse bu aşk on dakika sürsün hiç mühim değildir. Aşka aşık kadınlar, aşk acısı da çekmezler pek. Daha doğrusu aşk acıları da aynı aşık olma süreleri kadardır. Çivi çiviyi söker sözü sanki bunlar için söylenmiştir. Kim bilir, belki bu lafı bunlar uydurmuştur!.. Terk edilmeleri de sorunsuzdur, "Ben başka birisine aşık oldum aşkım" dediğinizde sizi anlayışla karşılayacaktır.

Nafile Aşklar: Onsekizinde yaşanmayan aşkların, illa ki kırkında ve illa ki beyhude bir evlilikten sonra başa gelmesidir... Bunlar, iki arada bir derededirler. Ne yardan geçebilmektedirler, ne de serden. Aşırı temkinlidirler. En büyük aşkı yaşayacaklardır ama; hem bu konuda garanti verilecektir kendilerine, hem de hiçbir fedakarlık yapmayacaklardır. Bu hatunları yoğurdun bol olduğu mekanlara yollamak "Ey Türk Gençliği"nin birinci vazifesi olmalıdır. Son olarak; bunlar var ya bunlar bir de aşık oldular mı tam olurlar vallahi. Yani bir kez aşık olmaya görsünler, terk etmeleri ve terk edilmeleri asla mümkün değildir.

Gülümseyen Hüzünbaz Aşklar: Gülümseyen hüzünbaz kadınlarımız, ilk gençlik çağlarını büyük ihtimalle Leman dergisi okuyarak geçirmiştir. Cem Yılmaz taklidi yapabilenlerin gönlünü çelme konusunda şansı çok yüksektir. Ancak, Cem Yılmaz komikliğine, Yılmaz Erdoğan hüzünbazlığı eklenmesi de zorunludur.

Biri olur diğeri olmazsa, şansınız yoktur. Elde edilmesi zor, elde tutulması bir o kadar daha zordur. Zaman zaman mantıklı aşk sahiline yaklaşsa da, gülümseyen yüzü, o sahile demirlemesine engeldir.

Gülümseyen hüzünbaz kadınımızın hüznü, evliliğiyle birlikte gelir oturur baş köşeye... Nerede hata yaptığını sorgulaya dursun, hüznü davet ederken, gülümsemeyi kapının önünde bırakmıştır. Çünkü denmiştir ki ona, “evlilik ciddi iştir, gerekmez sana sulu zırtlak adam.” Bu yüzdendir ki o, gülümseyen çocuklar büyütür, gülümseyen arkadaşlar çoğaltır çevresinde. Gülümseyen hüzünbaz kadın, yakınınızda bir yerlerde olabilir... Fark ettiyseniz eğer, dostluğunu kazanın... Gülümsemesi size, hüznü kendinedir...

---------------------------------------------------------------------
Aşklar ve Kimi Aşıklar başlığıyla 1997'de Milliyet'te yayımlandı.