Mesajı Okuyun
Old 30-12-2013, 19:41   #4
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Tümer
Sayın meslektaşlar;

Okul aile birliklerinin tüzel kişiliğinin olup olmadığı hakkında görüşlerinizi bekliyorum.

Yargıtay'ın 2010-2011-2012 tarihli birtakım kararlarında birliklere karşı dava açılabileceği belirtilmiştir.

Ancak," MEB Okul Aile Birliği Yönetmeliği "

MADDE 5 – (1) Okul ile aile arasında bütünleşmeyi gerçekleştirmek, veli ile okul arasında iletişimi ve iş birliğini sağlamak, eğitim ve öğretimi geliştirici faaliyetleri desteklemek, okulun ve maddi imkânlardan yoksun öğrencilerin eğitim ve öğretimle ilgili zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak üzere okullar bünyesinde tüzel kişiliği haiz olmayan birlikler kurulur.

(2) Birlik, kurulduğu okulun adını alır.

maddesi uyarınca okul aile birliklerinin tüzel kişiliğinin olmadığı açıkça belirtilmiştir.

Son dönemdeki uygulamalara göre işçi alacakları için Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte Okul Aİle Birliklerinin de davaya dahil edilip edilmediği ve haklarında dava açılıp açılmadığı hususunda fikirlerinizi ve varsa 2013 tarihli Yargıtay kararlarınızı rica ediyorum.


İşçi alacaklarında okul aile birliği başkanlıklarına da dava açılabilir.


Alıntı:
9. Hukuk Dairesi 2007/27903 E., 2009/1259 K.

"İçtihat Metni"
Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı A....... İlköğretim Okulu Okul Aile Birliği Başkanlığı ile davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş.Çil tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı Okul Aile Birliği Başkanlığının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Davacının temyizine gelince;

Davacı işçi davalılardan Okul Aile Birliği Başkanlığı ile Mille Eğitim Bakanlığı hakkında açmış olduğu bu davada, ilköğretim okulu işyerinde sekreter olarak 2 yıl 6 ay 14 gün süreyle çalıştığını ileri sürmüş ve iş sözleşmesinin haksız olarak feshi sebebiyle kıdem, ihbar tazminatlarıyla izin ücretinin her iki davalıdan tahsili yönünde istekte bulunmuştur.

Mahkemece davalılardan Okul Aile Birliği yönünden kabulüne, Milli Eğitim Bakanlığı hakkındaki davanın ise husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir. Davacı taraf kararı bu yönden temyiz etmiştir.

Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre davacı işçi, dava dışı Okul Öğrencilerini Koruma Derneği işçisi olarak 1.11.2003 tarihinde işe alınmış, derneğin tasfiyesi üzerine 12.9.2005 tarihinden itibaren Okul Aile Birliği Başkanlığı tarafından çalıştırılmaya devam olunmuştur. Davacı işçi Milli Eğitim Bakanlığına ait ilköğretim okulu işyerinde sekreter olarak görev yapmıştır. Davalı Bakanlığın aynı okula kadrolu memur ataması üzerine iş sözleşmesi Okul Aile Birliği Başkanlığınca feshedilmiştir.

Davacının görev ifa ettiği ilköğretim okulu, davalı Bakanlığa aittir. Okulun sekreterlik işlerinin davalı Bakanlık görevlileri tarafından yerine getirilmesi gerektiği açıktır. Bakanlık tarafından belirtilen iş ya da işler için yeterli eleman görevlendirilmediği için, davacı işçi, dava dışı Dernek ile davalı Birlik tarafından istihdam edilmiş, sekreterlik işlerini aralıksız olarak yerine getirmiştir.

İş Hukukunda işçinin bir işverene ait işyerinde çalıştığı halde başka bir işveren işçisi sayılabilmesi sınırlı hallerde mümkün olabilir. İşçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında usulüne uygun olarak alt işveren işçisi olarak çalıştırılması halinde asıl işverene ait işyerinde bağımsız şekilde örgütlenen alt işveren işçisi olarak çalışma söz konusu olabilir. Geçici (ödünç) iş ilişkisinde ise işçi belli bir süre iş görme edimini başka bir işverene ait işyerinde diğer işverene karşı yerine getirmektedir. Davalı Bakanlık tarafından diğer davalı Okul Aile Birliğine verilen bir iş olmadığı için davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmamaktadır. Yine, uyuşmazlık konusu olayda geçici iş ilişkisinin unsurları da gerçekleşmemiştir.

Özellikle gurup şirketlerinde ortaya çıkan bir çalışma biçiminde işçilerin bir kısmı aynı anda birden fazla işverene ve birlikte hizmet vermektedirler. Daha çok yönetim organizasyonu kapsamında birbiriyle bağlantılı olan bu işverenler, aynı binalarda hizmet verebilmekte ve bir kısım işçiler iş görme edimini birden fazla işverene karşı yerine getirmektedir. Bu hizmetlerin, her bir işveren yönünden kısmi süreli iş ilişkisinin varlığına imkan verecek şekilde ayrıştırılması da mümkün değilse, “ birlikte istihdam” olarak adlandırılabilecek bir çalışma şeklinden söz edilebilecektir. Tüm şirketlerin idare müdürlüğünün aynı şahıs tarafından yapılması, şirketlerin birlikte kullandığı binanın girişinde verilen güvenlik hizmetleri, ulaşım, temizlik, kafeterya ve yemek hizmetlerinin yine tüm işverenlere karşı verilmiş olması buna örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi bir ilişkide, işçi ile birden fazla işveren arasında tek bir iş ilişkisi vardır. Ücretin işverenlerin biri ya da birkaçı tarafından ödenmesi veya sosyal sigortalar priminin başka bir işverence yatırılması mümkündür.

Davacı işçi yönünden ücret ve primler davalı Okul Aile Birliği tarafından yatırılmış olsa da, iş görme edimi her iki davalı işverene karşı yerine getirilmiştir. Davalılar arasında davacı işçinin çalıştırılması noktasında amaç ve menfaatte birlik söz konusudur. Davacının iş görme ediminin her bir işveren yönünden kısmi süreli iş ilişkisi biçimde ayrıştırılması da mümkün değildir. Davacı aynı anda aynı işverenlere karşı iş görme edimini yerine getirmiştir. Bu bakımdan taraflar arasında birlikte istihdam olarak adlandırılabilecek bir ilişkinin varlığı kabul edilmelidir. Buna göre davaya konu işçilik alacaklarından her iki davalının müşterek müteselsil sorumluluğuna gidilmesi gerekirken, davalı Bakanlık yönünden husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.02.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.