Mesajı Okuyun
Old 10-05-2003, 00:30   #5
VARTO'LU

 
Varsayılan

"Ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet " başlıklı Borçlar Kanununun 53. maddesi "Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamıyle bağlı olmadığı gibi,ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyle de mukayyet değildir." biçimindedir.
Şayet müvekkiliniz hakkındaki beraat kararı, ceza mahkemesi yargıcının, toplanan delilleri, mahkumiyet hükmü kurması için yeterli görmemesi nedeni ile kurulan bir hüküm ise, diğer bir anlatım ile işverene ait bir eşyanın çalışması söz konusu, ama bunun davanın sanığı tarafından işlendiğine ilişkin mahkumiyetinin gerektirir yeterlilikte delil elde edilemediği için kurulan beraat hükmü kurulmuş ise, verilen beraat kararı iş mahkemesi yargıcını bağlamaz ve o kendi topladığı kanıtlara göre gerekli takdirde bulunarak kendi davasındaki hükmü kurar Ancak, aşağıda alıntıladığım 4. hukuk dairesinin kararında vurgulandığı gibi "birtakım olayların belli biçimde gerçekleştiğini tespit eden beraat kararları hukuku hakimini bağlar." Örneğin, ceza davasındaki iki sanıktan birinin suçu tek başına işlediği sabit görülen biri hakkında "mahkumiyet", diğerinin ise "hırsızlık olayına karışmadığı" sabit görülerek "beraat" kararı verilmiş ise bu hukuk yargıcını bağlar.

İki farklı Yargıtay kararı şöyle :

"Borçlar Kanunun 53. maddesinin açık sözlerinden çıkan sonuca göre sadece sanığın eylemi işlemediğinin anlaşıldığını belirleyen veya birtakım olayların belli biçimde gerçekleştiğini tespit eden beraat kararları hukuk hakimini bağlar. çünkü bu yoldaki karar hukuk hakimi için kesin bir delil niteliğindedir."
(4. Hukuk Dairesi 4.2.1992 Gün, 1990/12957 E. 1992/959 K sayılı kararından)

"BK.'nun 53. maddesine göre ceza mahkemesince delil yetersizliği nedeni ile verilecek beraat kararı bağlayıcı değil ise de, (...) [i] mahkumiyet kararı ve ceza davasında tespit edilen maddi olgular hukuk hakimini bağlar."[/i]
(9. Hukuk Dairesi 06.06.1994 gün ve 1994/3809 E. 1994/8607 K. Sayılı kararından)