Mesajı Okuyun
Old 07-03-2012, 15:20   #1
praeses

 
Varsayılan Ayrı yaşamakta haklılığına hükmedilen eşe boşanma davası, dört yıldan fazla süredir ayrı yaşama

Sevgili Meslektaşlarım Selamlar,

Müvekkilim eşiyle ufak bir anlaşmazlık yaşıyor ve eşi müvekkilin işte olmasını fırsat bilerek eşyalarını toplayıp baba evine gidiyor. Bu süreçte müvekkil hem telefonla, hem de defalarca bizzat kapılarına giderek eşini eve dönmeye ikna etmeye çalışıyor. Fakat eş ile ailesi (daha önce de pek çok kez bu safhaya gelindiğinden) boşanmaktan başka çare olmadığından bahisle, müvekkili geri çeviriyorlar. Ardından pek çok eş dost araya giriyor, sonuç yine olumsuz.

Aradan yaklaşık üç sene geçiyor, eş MK md. 197'ye göre nafaka davası açıyor, dava kabul ediliyor ve kesinleşiyor.

Gerek dava öncesi, gerek dava süresince müvekkil yuvasını kurtarmak istiyor, eşi de ailesinin bilgisi olmamak şartıyla buna sıcak bakıyor. Fakat dava kesinleştikten sonra, bayanın tavrı "eve de dönmüyorum, boşanmıyorum da, nafakamı yatıracaksın gül gibi yaşayacağım"a dönüşüyor (bu konuşmaya defalarca bizzat şahit oldum).

Müvekkil bir araya gelmek konusunda 4 yıl sonra umudu kesti. Şimdi tek isteği boşanmak.

Bu defa da, ayrı yaşamada haklılık hususunda kesinleşmiş bir mahkeme kararı karşımızda, boşanmak içinse evlilik birliğinin devamının imkansızlığından başka nedenimiz yok.

Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere "Haklı Sebeple Evi Terk Eden Kadının Ortak Evi Terkte Haklı Oluşunun Ona Hayat Boyu Eşinden Ayrı Yaşama Hakkı Bahşetmeyeceği" görüşündeyim. Farklı başlıklar altında irdelenen hususları okudum fakat sonuca ulaşamadım.

Kıymetli görüşlerinizi bekliyorum.

Tedbir nafakası davasının kesin hükmü, ortak yaşamın yıllardır yeniden tesis edilememesi, dolayısıyla evlilik birliğinin temelinden sarsıldığından açılacak boşanma davasında kesin red sebebi midir? Yoksa her olayın kendi şartlarında değerlendirilmesi ve ayrı yaşamada haklılığın süresiz olamayacağı yönünde görüşle davanın kabulü imkanı sizce var mıdır?