Mesajı Okuyun
Old 17-03-2007, 16:10   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar

T.C.
DANIŞTAY
10. DAİRE
E. 1999/461
K. 1999/7167
T. 23.12.1999
• İPTAL DAVASI ( Anonim Şirketin Vergi Borçlarından Dolayı Yönetim Kurulu Üyesi Davacı Adına Yurtdışına Çıkma Yasağı Konulmasına İlişkin İşlem )
• YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI ( Yönetim Kurulu Üyesi Olduğu Şirketin Vergi Borcundan Dolayı Davacı Hakkında Takibata Başlanılmadan Yasak Konmasının Yanlış Olması )
• ŞİRKET YÖNETİM KURULU ÜYESİNE YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI ( Şirketin Vergi Borcundan Dolayı Davacı Hakkında Takibata Başlanılmadan Yasak Konmasının Yanlış Olması )
• ANONİM ŞİRKETİN VERGİ BORCU NEDENİYLE YÖNETİM KURULU ÜYESİNE YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI KONMASI ( Davacı Hakkında Takibata Başlanılmadan Yasak Konmasının Yanlış Olması )
• VERGİ BORCU ( Şirketin Vergi Borcu Nedeniyle Yönetim Kurulu Üyesi Hakkında Yurt Dışına Çıkış Yasağı Konabilmesi İçin Davacı Hakkında Takibata Başlanılmasının Gerekmesi )
5682/m.22
ÖZET : Davacının vergi borçlusu olarak nitelendirilebilmesi için vergi borcu nedeniyle hakkında bir takibata geçilmiş olması gerekmektedir.

Yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borcundan dolayı davacı hakkında takibata başlanılmadan yurtdışına çıkısına izin verilmemesinde hukuka uyarlık yoktur.

İstemin Özeti : ... Tekstil San. ve Tic. A.Ş.'nin vergi borçlarından dolayı yönetim kurulu üyesi davacı adına yurtdışına çıkma yasağı konulmasına ilişkin 19.9.1997 tarihli işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda İstanbul 1.İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen 19.11.1998 tarih ve E: 1997/1450, K: 1998/986 sayılı kararın temyizen incelenip Bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

D.Tetkik Hakimi : Elmas Mucukgil

Düşüncesi : Davacı hakkında takibata geçilmeden, yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borcundan dolayı yurtdışına çıkış yasağı konulmasından hukuka uyarlık bulunmadığından davacının temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : Tülin Özdemir

Düşüncesi : Yasal temsilcilerin şirketlerin ödenmeyen vergi borçlan nedeniyle şahsen sorumlu tutulabilmeleri, V.U. Kanununun 10. maddesine göre, şirket tüzel kişiliğinden vergi alacağının tahsiline olanak kalmaması ve temsilcilerin ödevlerini kasıt ve ihmal sonucu yerine getirmemiş olduklarının tespiti, bu hususların belirlenmesinden sonra, vergi borcundan dolayı yönetim kurulu üyesi hakkında takibata başlanılması ve ödeme emri düzenlenmesi gerekmektedir.

Davacı hakkında takibata geçilmeden, vergi borcu olduğu gerekçesiyle Pasaport Kanununun 22. maddesi uyarınca yurt dışına çıkış yasağı konulmasına ilişkin işlem hukuka aykırı bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın reddi yolunda verilen karar yerinde bulunmadığından bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince 2577 sayılı Yasanın 17.maddesi uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, ... Tekstil San. ve Ti c.A.Ş.'nin vergi borçlarından dolayı yönetim kurulu üyesi davacı adına yurtdışına çıkma yasağı konulmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare mahkemesince; Pasaport Yasasının 22.madde hükmüne göre davacının şirketi temsile yetkili kişi olarak yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihe kadar şirketin vergi borcundan dolayı sorumlu tutulmasında ve vergi borcu nedeniyle yurt dışına çıkma yasağı konulmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı ayrıca, anılan Yasanın 22.maddesinde yurtdışına çıkış yasağı konulabilmesi için vergi borcunun ilgili kişiden ayrıca takibinin yapılması gibi bir koşula yer verilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı, anılan idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı iddiasıyla temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.

5682 sayılı Pasaport Kanununun 22.maddesinde "Yurtdışına çıkmaları: mahkemelerce yasaklananlara, memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere, vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilmez. Ancak, yabancı memleketlere gitmeleri mahkemelerce yasaklananlar dışında kalanlara, zaruri hallerde İçişleri Bakanının teklifi ve Başbakanın onayı ile pasaport veya pasaport yerine geçen seyahat vesikası verilebilir." kuralına yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, şirket hakkında 1994/1995 yılı için Katma Değer Vergisi yönünden yapılan inceleme sonucu 1994-1995 yıllarına ilişkin defter ve belgelerin ibraz edilmemesi üzerine resen tarhiyat konusu yapıldığı ve Katma Değer Vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için verginin fatura ve benzeri belgeler ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi gerektiği ve kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerektiğinden iade edilen ve mahsup konusu yapılan katma değer vergisinin reddedilmesi gerektiği, amortismana tabi iktisadi kıymet işlemlerine ilişkin olarak indirim konusu yapılan Katma Değer Vergisi ve diğer işlemlere ilişkin indirim konusu yapılan Katma Değer Vergilerinin reddi gerektiği belirtilmek suretiyle 378.098.616.298.- lira fark matrah saptandığı, şirket hakkında ihtiyati tahakkuk ve ihtiyatı haciz uygulandığı daha sonra şirketin adresinde yapılan yoklamada, adresinde bulunmadığı ve faaliyet göstermediğinin saptanması üzerine yönetim kurulu üyesi olan davacı adına yurt dışına çıkış yasağı uygulandığı anlaşılmıştır.

Davacının vergi borçlusu olarak nitelendirilebilmesi için vergi borcu nedeniyle hakkında bir takibata geçilmiş olması gerekmektedir.

Yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borcundan dolayı davacı hakkında takibata başlanılmadan yurtdışına çıkışına izin verilmemesinde hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Bu durumda, yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin vergi borcundan sorumlu olduğu ve hakkında takibatta bulunulmasının yasal zorunluluk olmadığı belirtilerek davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan nedenle, 2577 sayılı Yasanın 49.maddesi ne uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 1.İdare Mahkemesinin 19.11.1998 tarih ve E:1997/1450, K:1998/986 sayılı kararının bozulmasına, yeniden karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye iadesine 23.12.1999 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar İstanbul 1.İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen 19.11.1998 tarih ve E:1997/1450, K:1998/986 sayılı kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun olan anılan idare mahkemesi kararının onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.