Mesajı Okuyun
Old 23-01-2016, 22:54   #3
Av. Hande Temeltaşı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat-b
merhabalar değerli arkadaşlarım,

müvekkil hac ziyaretini yapmak amacı ile x şirketine banka kanalıyla ödeme de bulunuyor. fakat ilgili şirket müvekkili hac ziyaretini yapmaya götürmüyor.

bu durumda dolandırıcılık suçunun oluştuğu kanaatindeyim fakat hukuk açısından alacak davası mı yoksa sebepsiz zenginleşme davası mı açmalıyım.

sebepsiz zenginleşme davası açmam gerektiğini düşünüyorum.fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim

Tam aradığınız konu ile ilgili kararı aşağıda paylaşıyorum.

T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2012 / 20152
Karar: 2012 / 25033
Karar Tarihi: 05.12.2012

ÖZET: Manevi tazminat yönünden ise; mahkemece bir inceleme yapılması ve yapılacak değerlendirme sonucuna göre hac organizasyonuna katılamayan davacıların manevi üzüntü içinde bulundukları, hayatın doğal akışı ile beklenileni bulamayan, arzularına, dini inanç ve isteklerine kavuşamayan insanların üzüntüleri değerlendirilerek manevi giderim için uygun bir miktarın hakserlik ve denkserlik kurallarına göre tayini gerekirken, reddi bozmayı gerektirmiştir.(818 S. K. m. 61)

Dava: Dava dilekçesinde 11.563,00 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Dava, hac organizasyonunda toplanan 5.400 Euro paranın davalıya ödenmesine rağmen organizasyonun gerçekleşmemesi nedeniyle verilen paranın iadesi ile her bir davacı için 5.000,00 TL manevi giderimin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.

Davalı savunmasında; bedeli aldığını, ancak organizasyonun başka bir kişi tarafından yapıldığı için ona devrettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalının hac organizasyonu için verilen parayı organizasyonu düzenleyen üçüncü kişiye teslim etmesi nedeniyle haksız zenginleşmediği, ayrıca davacıların şahsiyet haklarının ihlal edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasıdır. BK. 61. ve diğer maddelerinde geçerli bir nedene dayanmaksızın, başkasının zararına mal kazanan kişi onu iadeye mecburdur, şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, haksız (nedensiz) yere zenginleşen kişi, bu zenginliği geri vermek zorundadır. Somut olayda; toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre davalının 5.400 Euro bedeli aldığı yönünde bir uyuşmazlık yoktur. O halde, mahkemece yapılacak iş; davacıların davalıya ödediği sabit olan 5.400 Euro paranın taleple bağlı kalınarak davacılara ödenmesi gereklidir. Mahkemece, oluş ve kabule uygun düşmeyecek gerekçeler ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

Manevi tazminat yönünden ise; mahkemece bir inceleme yapılması ve yapılacak değerlendirme sonucuna göre hac organizasyonuna katılamayan davacıların manevi üzüntü içinde bulundukları, hayatın doğal akışı ile beklenileni bulamayan, arzularına, dini inanç ve isteklerine kavuşamayan insanların üzüntüleri değerlendirilerek manevi giderim için uygun bir miktarın hakserlik ve denkserlik kurallarına göre tayini gerekirken, reddi bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.12.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.