Mesajı Okuyun
Old 24-07-2009, 14:43   #2
av.kadirpolat

 
Varsayılan Hakkaniyetli yaklaşmak gerekir

Sayın meslektaşın, TMK 2.maddesi, herkes hakkını kullanıp edimlerini yerine getirmekte iyiniyet kurallarına uygun hareket etmelidir.

Hukukumuzun temel mantığı da budur.

Altsoy-üstsoy ve kardeşlerin, belli şartlar altında birbirlerine yardım nafakası ödemesi TMK 364.maddede düzenlenmiştir.

Bu haliyle, müvekkilinizin eğer asgari geçimini karşılayacak şekilde bir geliri yok ise yada malvarlığı bu durumu sağlayamıyorsa, yardım nafakası talebinde bulunması mümkün.

TMK Madde 364 - Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.
Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.

Herhangi bir yada birden fazla çocuğuna karşı dava açmasına engel bir durrum yok. Ancak sunduğum yargıtay kararı, olayı daha iyi özümsemenizi sağlayacaktır.

YARGITAY 3.HD
E: 2007/19271 K: 2008/860 T: 22.01.2008 kararından bir kesit sunmak istiyorum " ......... Nafaka yükümlülüğünün ortadan kaldırılması, MK. m. 365/3'te düzenlenmiştir. Bu hükme göre, "nafakanın, yükümlülerin bir yada birkaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa, hakim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir." O nedenle, kural olarak nafaka yükümlülüğünün kaldırılması için birden çok nafaka yükümlüsünden talep edilmesi ve yükümlülerden birinin nafaka yükümlülüğünü yerine getirmesi halinde, diğerinden talep edilmesinin hakkaniyete aykırı bulunması gerekir....
Yardım nafakası, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı sosyal ödevdir ve kanun koyucu, kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiş, bu ödevin ortadan kaldırılmasını ise, MK. m. 365 ile sınırlamıştır. Yardım nafakası, zarurete düşen hısımın yaşamını sürdürebilmesi için zorunlu yardım isteğidir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Yardım nafakasının koşulları objektiftir ve bu koşulların gerçekleşmesi halinde nafaka borcu doğmaktadır Uygulamada da aile bağlarının temelinden sarsılması halinde nafaka yükümlüğünün ortadan kalkacağı kabul edilmektedir.
Y.2.HD. 02.02.1995 gün ve 12296/1222 sayılı kararında, aile bağlarının temelinden sarsılması halinde, kurumun sağladığı hak ve mükellefiyetlerin de ortadan kalkmasının MK. m. 2 uyarınca dürüstlük kuralı gereği olduğunu ifade etmiştir (nafaka borçlusunu döven altsoy). Buna karşılık, uygulamada altsoyun yardım nafakası yükümlüğüne daha fazla önem verilmiş, annenin nafaka yükümlüsü karşısında çocukluğunda görevlerini yapmaması, oğlunu küçük yaşta ona buna terk etmesi, oğlunu başkalarına bırakması, büyüyüp iş sahibi olana kadar onunla ilgilenmemesinin, ananın nafaka hakkını ıskat etmeyeceği kabul edilmiştir (Y.2.HD. 25.12.1947-7584-6786). Davacı 70 yaşlarında, nafaka yükümlüsü oğul refah içerisindedir. Aile bağları babanın kusuru ile zayıflamıştır. Ne var ki, MK.nun 2. maddesindeki dürüstlük kuralı, bu koşullarda davalı oğlun nafaka yükümlüğünü ortadan kaldıran bir neden olarak kabul edilmemelidir. Oğlun yardıma muhtaç duruma gelmiş olan babasına karşı asgari yaşama giderlerini karşılama borcu, dürüstlük kuralı gereği ortadan kaldırılamaz. Aksini gerektirir. Zira altsoyun (oğlun) üstsoya (babaya) karşı yardım yükümlülüğü ile üstsoyun altsoya karşı olan yardım yükümlülüğünün ahlaki, geleneksel ve toplumsal nedenleri farklıdır. MK. m. 364 bu şekilde yorumlanmalıdır. Mahkemece yapılacak yargılamaya göre, davacı babanın yardıma muhtaç olduğu, yoksul olduğu (MK. m. 364) saptandığı takdirde, MK. m. 365 uyarınca "davacının geçinmesi için gerekli" yardım nafakasına hükmedilmelidir."

Yetkili mahkeme, Madde 365/son "Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir." demek suretiyle seçimlik hakkı geniş tutmuştur.

Umarım yardımcı olabilmişimdir. Saygılarımla..,