Mesajı Okuyun
Old 31-12-2006, 21:11   #3
Av. Galip DAĞTEKİN

 
Varsayılan Anayasa Mahkemesi:"Anayasanın eşitlik ilkesi zedelenemez"

Anayasa Mahkemesi: "Anayasının eşitlik ilkesi zedelenemez"

ANKA

Anayasa Mahkemesi, Sosyal Sigortalar Yasası’nın bazı maddelerini memurlar yönünden iptal etmesiyle ilgili yapılan “eşitlik ilkesine aykırı” eleştirilerine, gerekçekçeli kararda yanıt verdi. Yüksek Mahkeme, gerekçeli kararında “Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez” dedi.

Anayasa Mahkemesi'nin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun bazı hükümlerinin iptaline ilişkin gerekçeli kararında, aynı hukuksal durumların aynı, ayrı hukuksal durumların farklı kurallara bağlı tutulmasının Anayasada öngörülen eşitlik ilkesini zedelenmeyeceğini kaydetti.

Çalışma yaşamında kimilerinin hukuksal konumlarından kaynaklanan değişik kurallara bağlı tutulmalarının, diğer çalışanlardan ayrıcalıklı duruma gelmeleri anlamına gelmeyeceği vurgulanan gerekçeli kararda, “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yürüttükleri kamu hizmetine bağlı olarak hukuksal konumları diğer çalışanlardan bir çok bakımda farklılıklar göstermektedir” denildi.

Sosyal hukuk devletinin, somut göstergelerinden biri olan sosyal güvenlik hakkının yer aldığı Anayasanın 60. maddesinde “Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar” hükmünün hatırlatıldığı kararda, sosyal güvenliğin bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin, kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki geliri azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerini en aza indirmek, ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardını güvence altına alabilmek olduğu kaydedildi. Bu güvencenin gerçekleştirilebilmesi için sosyal güvenlik kuruluşları oluşturularak, kişilerin yaşlılık, hastalık, malullük, kaza ve ölüm gibi sosyal risklere karşı, asgari yaşam düzeylerinin korunmasının amaçlandığı dile getirildi.

“EŞİTLİK İLKESİ ZEDELENMEZ”

Kişilere sağlanan anayasal güvencelerin, yaşama geçirilebilmesi için devletin, tüm çalışanlara sosyal güvenlik hakkını sağlamak ve bunun için gerekli önlemleri almakla yükümlü olduğu kaydedilen kararda, bu doğrultuda düzenlemeler yapılırken, sosyal güvenlik hakkından yararlanacak olanların hukuksal konumlarının gözetilerek, aynı statüde bulunmayanların bu statülerinin gerekli kıldığı kurallara bağlı tutulmasının da Anayasanın 10. maddesinde belirtilen “Kanun önünde eşitlik ilkesi”nin doğal bir sonucu olduğu ifade edildi. Kararda, bu ilkenin hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu, eşitlik ilkesinin amacının aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğuna dikkat çekildi. Bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara, ayrı kurallar uygulayarak, yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesinin yasaklandığı belirtilen gerekçeli kararda, yasa önünde eşitliğin, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmeyeceği kaydedildi. Gerekçeli kararda, “Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez. Çalışma yaşamında kimilerinin hukuksal konularından kaynaklanan değişik kurallara bağlı tutulmaları, diğer çalışanlardan ayrıcalıklı duruma gelmeleri anlamına gelmez. Yaptıkları işin özelliği nedeniyle aynı kurallara bağlı tutulamayanlar için de koşut düzenlemeler getirilerek ekonomik ve mali haklar yönünden eşitlik sağlanabilir” denildi.

Kararda, memur statüsünde yapılan değişikliklerin doğal olarak emekli statüsünde de etkisini gösterdiği belirtilerek, bu nedenle memurun sosyal güvenlik haklarından biri olarak emekliliğinde Anayasanın 128. maddesinde belirtilen memurların ve diğer kamu görevlilerinin "diğer özlük işleri” kapsamında aynı yasal güvence içinde olduğu dile getirildi. Kararda, kamu kesimi için özlük hakları olarak değerlendirilen sosyal güvenlik kapsamındaki hakların da Anayasanın 128. maddesinde belirtilen diğer haklar gibi kamu hukuku kurallarına bağlı olmasına karşın işçiyle işveren arasındaki hak ve yükümlülüklerin tarafların özgür iradesiyle belirlenen iş hukuku alanına giren sözleşmelere dayandığı anımsatıldı. Bir hizmet sözleşmesine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan işçiler ile bağımsız çalışanların zorunlu ve isteğe bağlı olarak sosyal güvenlikleri de öteden beri memur ve diğer kamu görevlilerinden farklı olarak prim esasına dayalı sigorta sistemiyle sağlandığı kaydedildi. Gerekçeli kararda, primin ise, yasanın kendilerine karşı güvence sağladığı sosyal risklerden birinin gerçekleşmesi halinde yapılacak sigorta yardımlarıyla kurum yönetim giderlerinin karşılığı olarak sigortalı ve işverenden sigortalının kazancının veya basamak göstergesinin belli bir yüzdesi üzerinden alınan payı ifade ettiğine dikkat çekildi. Kararda, tarihi süreç içinde geçmişi sosyal sigortadan çok daha eskilere dayanan ve memurların sosyal güvenlik hakkının en önemli güvencesi olan emekli maaşının önceki hizmetlerde gözetilerek verildiğinden devletin mali olarak olanaklarının yeterliliği ve adil ölçüler içinde görevlerinin niteliğine uygun olması gerektiği, hukuk sisteminde bu güne kadar emekli maaşının hesaplanmasında belirtilen özellikler dikkate alınarak hizmet süresi, yaş, görevin önemi alınan ve alınmakta olan maaşlar ve kesenekler gibi unsurların etkili olduğunun görüldüğü kaydedildi.

Kararda, yasa koyucunun memurlara ödenecek emekli maaşı ile diğer çalışanlara ödenecek yaşlılık aylığının hesaplanmasında, bunların benzerliklerini ve farklılıklarını dikkate alarak aktüeryal dengeleri bozmadan düzenlemeler yapması olanağı bulunduğu ve bu konudaki takdirin kendisine ait olduğunun açık olduğuna dikkat çekildi. Gerekçeli kararda, bu nedenlerle 5510 sayılı Yasa’da aynı hukuksal konumda bulunmayan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunlar dışında kalan sigortalıların yukarda biletilen özellikleri gözetilmeksizin aynı sisteme bağlı tutulmasının Anayasanın 2., 10. ve 128. maddelerine aykırı olduğu, dava konusu düzenlemelerin memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden iptali gerektiği ifade edildi.

Kararda, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, Sacit Adalı ve Serruh Kaleli'nin bu görüşlere katılmadığına da yer verildi.

Karar, 5510 sayılı Yasa ile sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde görülebilmesinin sağlanması amacıyla genel sağlık sigortası kurulmasının öngörüldüğü kaydedilerek, kanunun genel gerekçesinde 5 farklı emeklilik rejiminin aktüeryal olarak hak ve yükümlülüklerinin eşit olacağı tek bir emeklilik rejimine dönüştürülmesinin planlandığı, buna koşut olarak sağlık hizmetlerinin düzenlenmesinde de aynı anlayışın esas alındığının anlaşıldığı kaydedildi.

www.hurriyet.com.tr