Mesajı Okuyun
Old 13-09-2007, 11:27   #2
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Velayet ve evlatlık davaları,kamu düzenine ilişkin davalar olup mahkemelerin geniş takdir hakları,özellikle çocuğun menfaatleri ile ilgili geniş araştırma yetkisi ve görevi vardır. Anne-babanın kabulleri ve istekleri hakimleri bağlamaz.Mahkeme,çocuğun çıkarlırını bizzat araştırmak,gözetmek ve değerlendirmek hak ve yetkisi ile donatılmıştır.

Ancak anlattığınız olayda,çocuk annesi tarafından manen terkedilmiş durumdadır ve sizin de ifade ettiğiniz gibi,ülkenin sosyal ve ahlaki değerleri karşısında,annenin çocuğa sahip çıkamayacağı ortadadır.Ahlaki telakkilerle çocuğun annesi olduğunu gizleme eğilimi ve gizlemek isteği,daha da önemlisi annenin çocuğu istememesi nedenleri ile çocuk manen terkedilmiş durumdadır. Çocuğun ihtiyaçları yalnızca maddi,bedensel değil,manevidir de. Bu itibarla çocuğun annesi tarafından manen terkedilmiş olması ve annenin çocuğu istemediğini mahkemeye beyan etmesi,bu hususlarda tanıkların da dinlenmesi durumunda,mahkemece çocuğun çıkarlarının,size evlatlık verilmesinde olduğuna dair kanaat ve kabul oluşabilir,oluşmalıdır da. Zira,Yargıtayımız,anne ve baba tarafından çocuğun velayetinin istenmemesi durumunda dahi,sırf "çocuğa bakamam,velayeti istemiyorum" beyanlarını çocuğun manen terkedilmiş olduğunu kabule yeterli saymakta ve bu durumda çocuğun devlet koruması altına alınmasına karar verilmesi gerektiğine karar vermektedir. Bu yönler işlenir ve mahkemenin dikkati bu uygulamalara çekilir ise,haklı olan evlat edinme isteğinin kabulünün kolaylaşacağı kanaatindeyim.

Meslektaş soruları kısmında,"velayetin babaya iadesi" başlıklı soru/konu kapsamında "hem annenin hem babanın çocuğu istememesi halinde kendilerine velayet verilemeyeceği ve çocuğun koruma altına alınması gerekeceğine " dair içtihatların tarih ve numarası yazılı idi.
-----------------------------------------------------------------------
***
Cevabı yazdıktan sonra,sorunun Türkiye"de evlatlık davasında değil,ABD nin uygulamalarından kaynaklandığını farkettim. Ancak,aynı gerekçeler ABD için de geçerlidir. Bir çocuğun yalnız maddi değil,manevi ihtiyaçlarını ve huzurlu bir ailede yaşama hakkını ve bu alandaki çıkarlarını ABD de gözetecektir. Türkiye"de verilen ve kesinleşen evlatlık kararının ABD de tenfizi de istenebilir. Bu kararın tanınması ve tenfizi,doğal olarak çocuğun evlatlık alan anne baba ile birlikte yaşamasına da karar vermek anlamı taşıyacaktır.

AYRICA,BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİNE TARAF OLMASI VE İMZALAMIŞ OLMASI HALİNDE,SÖZLEŞMENİN 21. MADDESİ DE ABD NİN BU OLAYLA İLGİLİ YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ TAYİN EDECEKTİR :

BM ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ :

ÜYE DEVLETLER ;

M 21/b : Çocuğun kendi ülkesinde elverişli biçimde bakılması mümkün olmadığı veya evlat edinecek veya yanına yerleştirilecek aile bulunmadığı takdirde ülkelerarası evlat edinmenin çocuk bakımından uygun bir çözüm olduğunu kabul ederler.

m 21/C : Başka bir ülkede evlat edinilmesi düşünülen çocuğun kendi ülkesinde mevcut evlat edinme durumuyla eşdeğer olan güvence ve ölçülerden yararlanmasını sağlarlar.

Bu maddelere göre,(BM ÇHS ne taraf olması halinde) ABD nin,Türkiyede evlat edinilmiş bir çocuğun ABD de evlat edinen anne babası ile birlikte yaşama hakkını kabul etme zorunluluğu var.

NOT : BM ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ TÜRKİYE TARAFINDAN 1990 YILINDA İMZALANMIŞ VE 1994 YILINDA YÜRÜRLÜĞE KONULMUŞTUR.( 27.1.1995 T. RESMİ GAZETEDE YAYINLANMIŞ,94/6423 SAYILI BAK.KURULU KARARI İLE)