Mesajı Okuyun
Old 19-09-2011, 16:43   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ilksan
Davalı olduğumuz menfi tespit davasında kararın verildiği tarihte sağ olan davacı asil, karar yazılıp tebliğ edilmeden vefat etmiş. Ancak davacı vekili ölüm tarihinden bir sene sonra kararı mahkemeden tebliğ alıp bize tebliğe gönderdi. Konu ile ilgili yargıtay kararlarında davacı asilin ölmesi durumunda vekalet ilişkisinin sona erceğinden vekilin davayı takip edemeyeceğinden, davaya davacının mirasçılarının dahil edilmesi gerektiğinden bahseden pek çok karar buldum. Bizim durumumuz ise biraz farklı çünkü davacı asil davada karar verildikten sonra ölmüş bu durumda ne yapılması gerekir. Ben kararı temyiz edeceğim temyiz dilekçemde de bu hususlardan bahsedeceğim ancak elimde bir Yargıtay kararı olursa işim daha koly olur bu konuda yardımcı olacak arkadaşlara şimdiden teşekkürler.


Bazı arkadaşlarım BK.'nun 35 ve 397. maddeleri gereği vekalet ilişkşisi ölüm ile sona erer, davacı vekilinin davacı muristen veraset belgesi çıkarması ve mirasçılardan vekaletname ibraz ederek kararı tebliğ alıp, davalıya (size) tebliğe çıkarması gerektiğini düşünebilirler.

Ancak ben, işin niteliği, mahiyeti ve gelinen aşama gereği yapılan işlemin usül ve yasaya aykırı olmadığını, her ne kadar ölüm ile vekalet ilişkisinin sona ereceği karine ise de her karinenin bir istisnası olabileceğini, nitekim vekalet içeriğinde vekilin görevinin, vekil edenin ölümünden sonra da devam edeceği yönündeki kaydın geçerli olduğunun uygulamada ve doktrinde kabul edildiğini ve bu nedenle de vekil edenin iradesinin davanın karar aşamasına kadar davanın takibi yönünde olması ve karar tarihinde de sağ olması nedeniyle tebliğ talebinin yerinde olduğunu düşünüyorum

Tabi bu bence