Mesajı Okuyun
Old 08-06-2007, 00:43   #1
Heybe Hukuk

 
Varsayılan THS Bağımlılığı Teşhis Ve Tedavisi..

THS bağımlılığı, Ege mavisi bağımlılığına benzer. Mavinin bu en güzel tonunu yudum yudum, keyifle içen doyamaz tadına. Ancak ne zamanki mavi ile cicim anları biter; o zaman işte bağımlılığını hisseder insan. Anlamadan, Değmeden, Dokunmadan, Hissettirmeden sarar dört bir yanından insanı. Farkına vardığınızda artık çok geçtir. Siz bir bağımlısınızdır.

Sorguya, mantığa, çıkarımlara gelmez THS bağımlılığı.

Gün olur, sabahın 6:00 sında 3 saatlik uyku ile başlarsınız güne. Tüm gün adliyede koşuşturup; 1 saatlik zaman dilimine denk gelen 6 duruşmayla başa çıkabilmişsinizdir mesela. Tehditi, silahı, itişi, kakışı, polisi, bol bir hacizle güne veda etmişsinizdir güneşe.

Ardından kıramadığınız dost sohbetler için soluğu aldığınız Kızlarağası Hanı, yorgun ama neşeli ve de alabildiğine sıcak kahkalarınızla kapatmıştır da kapılarını. Siz saatin 21:00 olmasına aldırış etmez de, doyamadığınız ve asla doyamayacağınızı bildiğiniz sevip sevildiğiniz dostlarınızla alırsınız yine de soluğu Kordonda.

Atarsınız topuklu ayakkabıları, arabanızdaki parmak arası terliklerinizi de giyersiniz. Saçları da tepede topuz yapıp, inanılmaz sıcak günün ardından, sıvarsınız bir de paçaları. Derken alırsınız kırmızı şarabınız ve plastik bardaklarınızı da, inci gerdana karşı çimenlere yayılırsınız dostlarınızla.

Günlerden perşembeymiş, ertesi gün yine aynı hengameymiş, İzmir mafyasının hedefiymişsiniz hiçbirşeyin önemi yoktur o an. 3 saatlik dozunun yeterli olmadığı uyku, sarınca bedeni "hadi arkadaşlar" borozanını çalar; bir de Kordon itibariyle tahminen 92km lik uzaklıktaki Çeşmeye yol alırsınız.

Yatağınızın tatlı hayali ile hız sınırını da aşarsınız. 190km hızı göze alırsınız; sözümona tel örgü ile hıfzedilmiş olmasına karşın; heran önünüze bir hayvanın çıkabileceğini ve o hızla duramayıp, bilmemkaç airbagin bile kurtaramayacağı ölümünüze karşın hem de.. Bir yandan cancağınız Ajda'nınız Pekkan'ınızdan "Tufan"ı patlatırsınız, son ses. Tüm bu heyecan, günün sadece size ait olan tek kısmı-uykunuzadır.

Allah'ın takdiri, evinize vardığınızda sizi kapıda karşılayan, Alman Kurdunuzdur. Öyle ya uyku ile aranıza girmesine izin vereceğiniz 2 şeyden biridir o. Özleminizi giderir, salonda güreşir, gönlünü edersiziniz. Gönlü olunca, tüm gün sizi beklemenin ve ardından size kavuşmanın rahatlığı ile mamasını yer; sütünü içer; tatlı niyetine Championunu da indiriverir de hayatınızdaki varlığının sizi ve onu ne denli mutlu ettiğini görüp duygulanır ve hatta belki gözlerinizi bile yaşartırsınız.

Ardından uykunuz ile aranızdaki 2. nifakın kollarına atarsınız kendinizi de soğuk bir duş alırsınız. Akabinde, pijamalarınızı da giymişsinizdir de; bir anda yenemeyeceğiniz bir teslimiyet duygusu ile elinizde kahveniz, yatağınızda, kucağınızda PC, THS önünde bulursunuz kendinizi..

O an anlarsınız ki; böylesine bir gün sonunda uykunuz ile aranıza girebilecek bir 3. nifak daha vardır aslında. THS!!!

Saat 01:33 müş. Ertesi gün laf anlamaz, derman dinlemez 2 müvekkil toplantınız varmış; önemini yitirmiştir artık. Çünkü siz bir THS bağımlısısınızdır. Hele bir de oturup bunu THS'nin kendisine itiraf ettiğiniz vakit; teşhisinizi koymuş olmanızın, aslında işbu bağımlılığa koşulsuz teslimiyet anlamına geldiğini fark edersiniz.

THS bağımlılığı, kimilerinin iddiası gibi yalnızlık, bol zamana sahip olmak, boş gezenin boş kalfası olmak, sevgisizlik olmadığını en iyi siz bağımlı bilirsiniz. Böylesi örneklenen ve şahsımca bizzat yaşanan bir günde bu melun iddiaların hiçbirine cevaz vermeyecek denli sevgi de, iş de, dost ta vardır zira.

Tedavi..?
Şahsımca hala muamma..