Mesajı Okuyun
Old 31-05-2007, 18:22   #11
Av.Sabriye Dursun

 
Mutlu Teşekkürler...

Alıntı:
Yazan Av.Şehper Ferda DEMİREL
Loreena McKennitt'i ilk kez dinlediğimde , okyanusun içinde yüzen bir balık-kadın olduğu çağrışımı yaratmıştı bende. Sözlerini anlamadığım parçalarının, yalnızca duyabildiğim ezgisi ve duyabildiğime inandığım söyleyenin sesi ve tınısı, kendisi için yaşamayan, yaşamını başkalarının varoluş öykülerine adamış bir ölümsüz etkisi yaratmıştı üzerimde. Okyanusun içinde size eşlik eden, yüzeyinde ve derinliğinde yaşayan, hep orada olan ve her daim bilen, bir gerçek üstü ses.

Bazen yaşamlarımız eni konu çağrışımlar üzerinde yükseliyor diye düşünüyorum. Hatırlamakta zorlandığımız , hatta bazen hiç anımsamadığımız, yalnızca nasıl oluyorsa bize eşlik eden bir ses beliriyor dimağımızda sanki, bazen öyle yüksek oluyor ki tınısı, sizi çekip götürüyor kendisiyle birlik.

Belki de sesler ya da çağrışımlar da değildir yaşamı sürükleyen, bazen al aşağı edip, yeniden inşa ediveren. Ece Temelkuran'ın bir yazısında andığı gibi, iç suların akmayışıdır belki, akıntıyla seyir değiştirmemize, yaşamlarımızı yeniden inşa etmemize neden olan.

Buket Uzuner Ayvalık'ta bir söyleşiye katıldığında, uzun uzun anlattıklarının arasında , sair söylemlerini unutup, niyeyse belleğimde yer eden, hangi ressama ait olduğunu söylediğini şu an hatırlayamadığım bir tabloya dair anlatımıydı. Öykülerinin birinde bir kahramanının, bir tabloya olan anlamsız korkusundan sözediyordu. Önünden ne zaman geçse, görmemek için insanüstü çaba sarfettiği. Baktığında anlayamadığı ve başedemeyeceğini sandığı ürkütücü bir duyguyla karşılaştığı... O tablodan, o ürkütücü duygudan uzak kalmak, karşılaşmamak için sarfettiği insan üstü çabadan söz ediyordu. Nihayetinde öykünün kahramanı, yaşamının tüm dramının , o tablonun kendisinde yarattığı korkuyla yüzleşmemeye çalışmaktan vazgeçmesiyle sona ereceğini anlıyordu. (Tablonun hangisi olduğunu anımsamamam ne ayıp. Yalnız bir adamın, boş sayılabilecek, bir pencere, bir karyola ve bir tabureden ibaret bir odada, taburede oturduğu bir tablo... Belki siz anımsarsınız, yazarın kahramanında oluşan ve bilahare yüzleştiği korku, yazarın aktarımıyla aydınlandığımız üzere, çoğumuza hiç yabancı gelmeyecek, yalnızlık korkusu idi.)

Eleni Karaindrou'da da Loreena'ya benzer bir ses var. Yaşanan anı madde temelinden koparıp, içselliğe sürükleme yeteneği. İnsana, tüm giyinmişliklerinden arındırıp, kendini anımsatan bir ses.

Zaman zaman iyi gelir

Saygılarımla...

Öylesine güzel akıcı ve akılcı bir üslup kullandınız ki birden okuyuverdim.Teşekkürler.Size bir şiirimle yanıt vermek istiyorum.
Ne zaman bir sıkıntı duysam arkasında yalnızlık/Bunalmak ,boğulmak hep aynı sebepten/Bıktım artık!...