Mesajı Okuyun
Old 21-02-2012, 23:58   #71
oeroglu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan aak
Değerli meslektaşım;öncelikle stajınızı bitirip ruhsatınızı sorunsuz bir şekilde almanızı diliyorum.Tahminim daha adliye stajınız bitmedi yada yeni bitti ve avukat yanındaki stajınıza başlamadınız.Çünkü biz avukatlar genelde müvekkillerle yüzyüze görüşüyoruz ve bu halde bile hak ettiğimiz ücretlerimizi müvekkillerden alabilmek çok zor.Hal böyle iken ben facebooktan yapılan danışmalarda nasıl ücret alacaksınız merak ediyorum.
İnanın bana bir avukat için büro ve bürosundaki ortam çok önemli.Genelde gelen insanlarda; şayet o avukatla yeni çalışacaklarsa ilk değerlendirmelerini büronun durumuna,yerine ,çalışan eleman olup olmadığına göre yapıyorlar ne yazıkki.Yani bence kira ve fatura ödemeye gerek var.Naçizane benim görüşüm böyle.
Home ofis konusuna gelince evli ve çocukluysanız asla ve asla olmaz.Tecrübeyle sabittir.Çocuğunuzun müvekkille ciddi bir konu görüşürken gelip''anne yada baba beni tuvalete götür''demesini göze alabiliyorsanız başka tabi...İyi çalışmalar.

avukatlık stajımın 9. ayındayım, ve yaklaşık 1,5 aydır bir avukatın yanında aktif olarak staj görüyorum...

ama danışma ücreti konusunda düşüncelerinize katılmıyorum...

siz sirkeci doğubanka gidipte çok ağır bir televizyon aldığınızda (benim küçüklüğümde devasa ekran tüplü televizyonlar vardı) oradaki hamallar gelir ve yanınıza gelir ve konuşmaya başlarlar, kimisi ben bu işi şu kadara yaparım der, kimisi ben bu kadara yaparım der... ama bunun için herhangi bir ücret talep etmez... taşıdığında talep eder

doktora gidersiniz, muayene olursunuz, doktor bakar, ve bir çok doktor sizden muayene parası almaz, göz doktoru değilse reçete yazmayacaksa, iç hastalıkları uzmanıysa mesela, ha alan paragözler yok mu var, ama yanlış, ameliyat lazım der, sizde teşekkür eder başka doktora gidersiniz...

sonra karar verir gözünüzü hangi doktor tutmuşsa onun yolundan tedavi olursunuz....

giyim mağazasına gidersiniz(özellikle bayan meslektaşlar buraya dikkat), orada tezgahtar size kıyafet beğendirebilmek için akşama kadar ayakta dikilir bir süre sonra ayaklarında varisler çıkar hasta olur... siz 2 saat 50 tane kıyafet 250 tane ayakkabı 458 tane saç tokası denersiniz de bir çöp almadan çıkarsınız, o tezgahtara onun emeği için para ödemessiniz...

kaldı ki madem burada kamusal bir görev yapıyoruz, müvekkil adayına (ki henüz bu kişi notere gitmedi, vekalet çıkartmadı, müvekkilimiz olmadı) ön bilgi sunmamız da ücretsiz olmalı, tabii ki bilgi alacak, kafasında ölçecek tartacak, ve o çok zor kazandığı parayı bizim emeğimiz karşılığında bize verecek...

ceza kanunumuzda "kanunu bilmemek mazeret sayılmaz" hükmü vardır, demek ki kanun herkesin, veya normal ortalama bir inanın kanunu bileceğini öngörmüş...

bana göre aslında danışma ücreti bir kenarı dursun milli eğitim bakanlığı "pedagojik formasyon almış hukuk fakültesi mezunu" öğretmen istihdam ederek ilköğretim yedinci sınıftan lise son sınıfa kadar idare hukuku, ceza genel hukuku, ceza usül hukuku, idari yargılama hukuku, hukuk muhakemeleri hukuku dersi göstermelidir.

madem ki biz avukatlar bir kamu görevi yapıyor, ve yeri geldiğinde "yeşil pasaport" gibi kamusal ayrıcklıkları istiyoruz, milli eğitimin yapamadığı bu aydınlatma görevini zorda kalmış müvekkile anlatmakta bizim tabii görevimiz olmalıdır.

bilgi parayla satılmamalı, herkes tarafından ulaşılabilir olmalıdır, aksi halde vahim sonuçlaı olabilir, örneğin ilaç firmalarının bir çok kanser ilacıı buldukları ama piyasaya telif hakları yanmasın diye sürmedikleri malumdur. Bu yüzden ölen insanların hesabını kim verecek? peki eğer eczacılık dünyasındaki gelişmeler "open source" olsaydı siz saklasaydınız dahi başkası ele geçirir geçirmez o ilacı üretecekti. ve o insanlar belki de bugün hayatta olacaktı.

eğer herkes hukuku bilirse kimse kendisini ezdirmez, ezilenleri de mutlaka koruyan çıkar, o yüzden ben bilgimi herkesle elimden geldiğince paylaşırım, ben başkasının yerine oturup dilekçe yazdığımda, koşturduğumda, onun yerine iddia ettiğimde, onun yerine mesai harcayıp mahkemeye para yatırdığımda aldığım ücrete hak kazanırım...

şu andaki çalıştığım büromuzun müvekkilleri ekseri yaşlı insanlar, yanında çalıştığım avukat da internet teknolojisini yakından kullanamayan bir kişi...

zaten müvekkil olacak kişi bana vekaletname çıkarttığı zaman masrafları ve vekalet ücretini de peşin olarak verecektir en azından hatrı sayılır bir kısmını....

benim şu anda çalıştığım büronun bekleme salonunda kocaman bir dolap var, o dolapta da üstüste koysanız benim boyumu geçecek olan kitaplar...

ama bir çoğusu eskimiş, yüzüne bakan yok, neden olsun ki 2001 de medeni kanun değişmiş, 2004 te ceza kanunları, usül icra borçlar iş...

velahasıl hepsi değişmiş, ara ara torba kanunlarla yamalanmış, ve habire yamalanmaya devam ediyor...

çok ilgimi çeken bir başka kitap, istanbul barosunun 1995 yılında yayınladığı bir yıllık, içinde 31 aralık 1994 itibari ile istanbuldaki bütün avukatların isimleri, adresleri ve telefon numaraları var, ne nostalji!!!

aradan 17 sene geçmiş kimiş avukat vefat etmiş binlerce avukat katılmış birçok avukat adres değiştirmiş, bu arada yalova vilayet olup kendi barosunu kurmuş....

yeni bir kanun geçtiğinde hukuk forumlarında tartışılıyor, oysa küçücük bilgisayarın fare kuyruğu genişliğindeki eternet kablosunun ucundan en taze haberlere anında ulaşıyorsunuz...

tüm baroların an be an güncellenen listelerine de uulaşıyorsunuz vesselam...

bir beş sene önce bu sitede "ben işlerimi internet üzerinden yürütmeyi planlıyorum" deseydim, bana "yazık, hukuk fakültesinde okuya okuya devreleri yanmış garibimin, kendisini amerikada uzayda zannediyor" derdiniz, oysa bugün rahatça bunu tartışabiliyoruz demek ki bu yöne doğru bir gidiş var, artık büyük firmalar, aile şirketinden bozma büyülk olmaya özenen firmalar değil, gerçekten büyük firmalar, ic yazışmalarını netten yapıyorlar

bana öyle geliyor ki çok yakın bir zamanda artık mahkemelerde fiziksel dilekçe kabul edilmeyecek,siz sadece forum sayfasına benzer formattaki sanal dava dosyasının size ayrılan penceresinden yazınızı yazacak, ve "güvenli elektronik imzanızla imzalamak suretiyle onu göndereceksiniz, karşı tarafın avukatı da öyle yapacak... bilirkişi de keza... tanıklar... kendilerine en yakın adliyeye adliyeye gelip kimliklerini görevli memura ibraz edecekler, ve görevli katipler de güvenli sertifikalarını elektronik imzalarını almak suretiyle muhabere yolu ile dava dosyasının ilgili penceresine ifadeleri girip dosyaya ekleyecekler... posta masrafı olmadığından "büyükşehir belediyeleri içinde muhabere olmasın" ifadesi de kadük kalacak....

tabii ki hakimler de kararı yazarken rahatça copy-paste yöntemi ile daha kısa sürede, daha uzunca ve daha gerekçeli kararlar yazabileceklerdir..

şu anda bazı adliyelerimizde (mesela gaziosmanpaşa adliyesi ) tüm gelen evraklar taranıp uyap a aktarılmaktadır, yakın zamanda tüm türkiyeye yayılacaktır. ama maalesef sadece fotoğraf formatında fotokopi gibi aktarılmaktadır sadece yazıyı görmektesiniz, fiziksel dilekçenin fotokopisini, alıntı yapamamaktasınız...

ama inanıyorum, gün gelecek ORC formatında da aktarılacak, alıntı da yapabileceksiniz..

neyse hayırlısı olsun..

-------------

değerli üstadım biraz konudan saptım galiba ama... iyi dilekleriniz için teşekkür ederim..