Mesajı Okuyun
Old 12-11-2007, 15:31   #7
MÜVEKKİL

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2005/21-34
K:2005/78
T:16.02.2005

SİGORTALILIK STATÜSÜ
YAŞ TASHİHİ

İlk defa bir sigorta kolunda çalışmaya başladıktan sonra, oluşmuş olan statükonun sürekliliğini sağlamak amacıyla, ilk çalışmaya başladıktan sonra mahkemelerce verilmiş olan yaş düzeltme kararları, sigorta kollarında dikkate alınmaz.

506 s. SSK. m. 120
1479 s. Bağ-Kur K. m. 66
5434 s. ESK. m. 105

Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kartal Birinci İş Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen
27.4.2004 gün ve 2003/555 E. 2004/201 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 22.6.2004 gün ve 2004/5492 E. 6072 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava konusu uyuşmazlık, davacının Mahkemece düzeltilen doğum tarihini Sosyal Sigorta Kurumunun yaşlılık aylığı bağlanması esnasında nazara alınıp alınmayacağına ilişkindir.
Yerel Mahkeme, davacının SSK kayıtlarında 28.1.1964 olarak görülen doğum tarihinin, düzeltilmiş nüfus kaydına uygun olarak 28.1.1962 olarak düzeltilmesine karar vermiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 120/2 maddesi, (Bağ-Kur Yasasının 66. maddesi) bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Gerçekten anılan Yasa'nın 120/2. maddesi (66. maddesi) çok açık olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında "sigortalıların ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri... esas tutulur" Hükmünü içermektedir. Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenleme karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır. Nitekim Bağ-Kur Yasası 66. madde Sosyal Sigortalar Yasasının 120/2. nıaddesi ve Emekli Sandığı Yasasınında da anılan maddeye paralel hükümler getirilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 9.10.2002 gün ve 2002/21-761 Esas sayılı kararı da bu yöndedir.
Bu özel düzenleme dışında ki kesinleşmiş bir yargı kararının uygulamalarda geçerliliğini koruyacağı tartışmasızdır.
Somut olayda, davacı, Sosyal Sigortalar Kurumuna ilk defa 17.2.1981 tarihinde tescil edilmiş, yaş tashihi kararı ise 9.12.1981 yılında verilmiştir. Bu durumda yukarıda belirlenen esaslar nazara alındığında, ilk tescil tarihinden sonra yapılan bu yaş tashihinin, sigorta işlemlerinde dikkate alınamayacağı tabidir.
Mahkemece bu maddi olgular nazara alındığında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden : Davalı vekili
Hukuk Genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
A- Davacının İsteminin Özeti: Davacı, mahkeme ilamıyla 1962 olarak tashihine karar verilen doğum tarihinin, Sosyal Sigortalar Kurumu kayıtlarına da esas alınmasını istemektedir.
B- Davalının Yanıtının Özeti: Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı vekili, 506 sayılı Kanunun 120. maddesi hükmüne dikkat çekerek, malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kollarında, ilk defa çalışmaya başlanılan tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihinin esas alınabileceği savunmasında bulunmuştur.
C- Yerel Mahkemenin Kararının Özeti: Doğum tarihinin yargı kararı ile düzeltildiği, Anayasa'nın 138. maddesi hükmü uyarınca yargı kararlarına uyulmasının zorunlu bulunduğu, ülkenin sosyo-ekonomik gerçekleri dikkate alındığında, nüfus kütüğüne düzenli kaydın yaptırılmadığı, bu nedenle de yaş düzeltme davalarına başvurulduğu, bunun kötü niyetle yapıldığının kabulü ile SSK işlemlerinde farklı, vatandaşlık işlemlerinde farklı doğum tarihinin işlemlere esas alınmasının mümkün olamayacağı gerekçeleri ile, istemin kabulüne karar verilmiştir.
D- Temyiz Evresi, Bozma ve Direnme: Hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire'ce yukarıya aynen alınan gerekçelerle bozulmuş, yerel mahkemece bu bozmaya karşı onceki gerekçeler tekrarlanarak direnme kararı verilmiştir.
E- Maddi Olay: Davacı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında ilk defa 17.2.1981 tarihinde çalışmaya başlamış olup, anılan tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihi 28.1.1964 dür. 11.9.1981 tarihinde açılıp, 9.12.1981 tarihinde sonuçlanan "yaş düzeltme" davasında, 1964 olan doğum tarihi, ay ve gün aynı kalmak kaydıyla, 1962 olarak düzeltilmiştir. Düzeltilen bu tarihin bir kısım sigorta işlemlerine esas alınması gerektiği iddia edilmekte ise de Sosyal Sigortalar Kurumu, işlemlerine, ilk defa çalışmaya başlanılan tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihini esas almaktadır.
F- Gerekçe: Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 120. maddesi olup, uyuşmazlık; ilk kez sigortaya tabi bir işte calışmaya basladıktan sonra mahkemece duzeltilen dogum tarihinın Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlı-ğı'nca yaşlılık aylığı tahsis işlemlerinde dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Yasalarda yer alan yaşla ilgili düzenlemeler, yaşamın her alanında etkisini göstermekte, bir kısım hakların kazanılması, kullanılması ya da sona ermesinde dikkate alınmaktadır.
1587 sayılı Nüfus Kanununun 16. maddesi uyarınca; "Her çocuğun doğum tutanağı doğum bildirisi yapılan nüfus dairelerince adlı ve soyadlı olarak tutulur."
Anılan Kanunun 46. maddesi ile kayıt düzeltme kapsamında, yaş düzeltme davalarına olanak tanınmış olup, düzeltilen kayıtlar ilgili kütüğe geçirilmektedir.
Değişik yasalarda, yaşla ilgili, sınırlayıcı nitelikte düzenlemeler bulunmaktadır.
1111 sayılı Askerlik Kanununun, "yaşlarını değiştirenler" başlıklı 81. maddesinde kural olarak; "Askerlik çağına girdikten sonra yaşlarını değiştirenlerin yaşlarında yapılan değişikliğin askerliklerine tesiri yoktur..."
5434 sayılı TC. Emekli Sandığı Kanununun 105. maddesi ile, yaş düzeltmesi için 18 yaş sınırını getirmiştir. Yaş düzeltmeleri 18 yaş doldurmadan yapılmışsa geçerli sayılacak, sonraki düzeltmeler anılan Yasa açısından dikkate alınmayacaktır. Bu düzenleme ile de yaş düzeltme kararlarına sınırlı bir geçerlilik tanındığı görülmektedir.
1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 66. maddesi hükmünde; "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının sigortalının bu Kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri... esas tutulur." Madde, açıkça yaş düzeltmesinden söz etmese de, ilk
defa çalışılmaya başlayan tarihteki nüfus kütüğünde yazılı kayıtların gözetileceğinin belirtilmiş olması karşısında benzer sonuca ulaşılmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 120/2. maddesinde de benzer bir düzenleme yer almaktadır. Bu hükme gore; "Malullük, Yaşlılık ve Ölüm sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan cocuklarının da nüfus kütüğune ilk olarak yazılan dogum tarihlerı esas tutulur."
Bu noktada uyusmazlık, yaş düzeltmeye ilişkin yargı kararları ile sosyal güvenlik yasalarında oluşturulmuş olan sigortalılık statüsüne müdahale edilip edilmeyeceğidir.
Nüfus Kanununda kayıt düzeltme davalarından amaçlanan, tutulmakta olan sicilin, gerçek duruma uygunluğunun sağlanmasıdır.
5434 sayılı Kanuna göre ölçü 18 yaş, 1479 sayılı Kanuna göre ilk defa Bağ-Kur'a bağlı çalışma, 506 sayılı Kanuna göre ilk defa herhangi bir sosyal güvenlik kurumunda çalışmaya başlama ilkesinin sosyal güvenlik yasalarında düzenlenmiş olan bir kısım sigorta kollarında, dikkate alınmasında ki amaç, sigortalı için belirtilen anlarda oluşan statükonun, eş deyişle, o anki mevcut durumun korunmasıdır.
120. maddeye, 24.6.2004 gün ve 5198 sayılı Kanunun 16. maddesi ile eklenen 3. fıkrada "...ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonraki yaş tashihleri dikkate alınmaz." Hükmünün de bu düşünceyi amaçladığı görülmektedir.
Bu özel düzenlemelerin temelinde yer alan, statükonun korunmasına yönelik düşüncenin, kurumsal planlama ve aktüeryal dengelerin oluşturulmasında duyulan kaygılardan kaynaklandığının kabulü gerekir.
Aksinin kabulü ise, bu düzenlemelerle, yaş düzeltme davalarından kanuna karşı hilenin amaçlandığı, kişilerin yaş düzeltme konusunda kötü niyetli olduğu ve bu yönde delilleri kararttıkları, dolayısıyla, yaş düzeltme istemli davaların yargılanmalarında gerekli özenin, duyarlılığın gösterilmediği ve hukuksal denetimin Yüksek Mahkemece sağlanamadığı, kesinleşen yargı kararlarının doğruluğunun ve geçerliliğinin tartışmalı olduğunun kabulü sonucunu doğuracaktır ki, bu düşünce, ne yasama ne de yargı organlarınca temel alınamaz, savunulamaz.
Yasada yer alan ve ilk defa çalışmaya başlamakla oluşmuş olan statükonun sürekliliğini sağlamayı amaçlayan 120. madde hükmü karşısında, belirtilen nedenlerle, ilk defa çalışmaya başlandıktan sonra verilmiş yaş düzeltme kararları maddede belirtilen sigorta kollarında dikkate alınamayacaktır.
Yasama Organının, yasal düzenlemelerle, dolaylı olarak yaş düzeltme kararlarına müdahale edemeyeceği yönündeki eleştirinin ise Anayasa Yargı-sınca, Anayasanın 150 vd. maddeleri kapsamında değerlendirilebileceğinden kuşku bulunmamaktadır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 16.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.