Mesajı Okuyun
Old 28-07-2021, 15:22   #5
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
1. Yargıtay'ın görüşü aşağıdaki kararda yazılı olduğu gibi "kanun değişikliğinin geçmişe etkili olamayacağı" şeklindedir. Bu görüşte herhangi bir değişiklik gözlenmemektedir.

2. Davacı taşınmazının paylı mülkiyet halinde olmasının , paydaşın dava hakkına enghel teşkil etmeyeceğini düşünüyorum.


14. HD., E. 2020/1387 K. 2020/7766 T. 25.11.2020

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasındaki önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil (sınırdaş parsel) davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 31.10.2019 gün ve 2016/10277 Esas- 2019/7265 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Dava, sınırdaş arazi maliki tarafından açılan önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili davacının 1332 parsel sayılı taşınmaza malik olduğunu, dava konusu 1331 parsel sayılı taşınmaz ile sınır komşusu olduğunu, taşınmazın K1adına kayıtlı iken sınır komşusu olmayan K2r'e 20/11/2014 tarihinde satıldığını, satılırken sınırdaş komşu olduğu halde davacıya sorulmadığını, 6537 sayılı Kanun ile değişik 8/İ maddesinde tanınan hak gereğince 1331 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

Davalı, 6537 sayılı Kanun kapsamında olur alındıktan sonra taşınmazı devir aldığını, davacının dava konusu taşınmazda hisse sahibi olmadığını, ön alım hakkı olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı vekilince temyizi üzerine hükmün, Dairemizin 31.10.2019 tarihli 2016/10277E. 2019/7265 K. sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir.

Davalı vekili, karar düzeltme talebinde bulunmuş; ardından sunduğu ek dilekçeyle davacının dayandığı sınırdaş parsel malikinin ön alım hakkının kanun değişikliği ile kaldırıldığını belirterek onama kararının kaldırılarak, yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

A- Öncelikle, uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gereken kanun hükümlerine göz atmak gerekecektir.

1) 30/4/2014 tarihli ve 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda değişiklik yapılmış ve Kanuna “Önalım hakkı” kenar başlıklı 8/İ maddesi eklenmiştir.

Bu maddenin ikinci fıkrası uyarınca, tarımsal arazilerin satılması hâlinde sınırdaş tarımsal arazi maliklerinin de önalım hakkına sahip olduğu; tarımsal arazi, sınırdaş maliklerden birine satıldığı takdirde, diğer sınırdaş maliklerin önalım haklarını kullanamayacağı; önalım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması hâlinde, tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikinin önalıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrini talep edebileceği ve önalım hakkının kullanılmasında Türk Medenî Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hükmü yer almaktaydı.

Sınırdaş tarım arazisi maliklerine önalım hakkı veren 8/İ maddesinin ikinci fıkra hükmü, 15 Mayıs 2014 tarihli ve 29001 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girmiş; 28/10/2020 tarihli ve 7255 sayılı “Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun”un 20. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. 7255 sayılı Kanun 4 Kasım 2020 tarihli ve 31294 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girmiştir.

Bu tespitlere göre, sınırdaş tarım arazisi maliklerine önalım hakkı veren 5403 sayılı Kanunun 8/İ maddesinin ikinci fıkra hükmü, 15 Mayıs 2014 ila 4 Kasım 2020 tarihleri arasında yürürlükte kalmıştır.

Kanun değişikliğinin, taşınmazın resmi satış sözleşmesinden ve eldeki davadan sonra yürürlüğe girmiş olması nedeniyle somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı öncelikli olarak olarak çözülmesi gereken temel meseledir.

2) 3/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun;

“Geçmişe etkili olmama kuralı” kenar başlıklı 1. maddesi uyarınca, Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan işlemlerin hukuken bağlayıcı olup olmadıkları ve sonuçları, bu tarihten sonra dahi, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan kanunlara göre belirlenir. Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen olaylara, Kanunda öngörülmüş ayrık durumlar saklı kalmak kaydıyla, Türk Medenî Kanunu hükümleri uygulanır.

Bu düzenlemeye göre, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa yönelik uygulamalarda derhal uygulama ilkesi benimsenmiş olup bu ilke, hukuk güvenliğinin daha genel anlamda hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Özel hukuk alanında ve özellikle medeni hukuk kurallarının uygulanmasında, kural olarak her kanun, eğer tersini öngören bir hüküm taşımıyorsa, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir.
4722 sayılı Kanunla, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak amaçlandığı için, kendi bünyesinde farklı bir uygulama tarihi içermeyen bir kanunun kural olarak geriye yürümeyeceği (geçmişe etkili olamayacağı) esası kabul edilmiştir.

Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnaları da vardır. 4722 sayıl Kanunun 2, 3 ve 4. maddelerinde bunlar sayılmış olup bu hallerin gerçekleşmesi durumunda kanunların geriye yürümesi söz konusu olabilecektir.

3- 7255 sayılı “Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun”un 20. maddesiyle sınırdaş tarım arazisi maliklerine önalım hakkı veren 5403 sayılı Kanunun 8/İ maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılırken bu değişikliğin geçmişe etkili olacağına dair, anılan Kanunda bir hüküm bulunmadığı gibi; olayda 4722 sayıl Kanunun 2, 3 ve 4. maddelerinde sayılan istisnalardan herhangi birinin söz konusu olmadığı da açıktır.

B- Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı; tarım arazisi satışlarında ise sınırdaş parsel malikine satışa konu tarım arazisini öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır.

Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla da kullanılabilir hale gelir.

Kural olarak önalım bedeli, dava konusu payın tapudaki satış bedeli ile davalının bu satım sebebiyle ödediği tapu harç ve masraflar toplamından ibarettir.

Dava konusu 1331 parsel sayılı taşınmazın 20.11.2014 tarihinde davalıya satış yoluyla devredildiği, davacının 1332 parsel sayılı taşınmazın tam hisse ile maliki olduğu ve dosya içerisinde yer alan davacıya ait taşınmaz ile komşu parselleri gösterir pafta ve kroki örneğine göre, davacıya ait 1332 parsel sayılı taşınmaz ile davalı tarafından satın alınan 1331 parsel sayılı taşınmazın sınırdaş olduğu anlaşılmaktadır.

Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde: Dava konusu tarım arazisi 20.11.2014 tarihli resmi satış sözleşmesiyle davalı tarafından satın alınmış ve bu satış işlemiyle doğan önalım hakkı 28.11.2014 tarihinde açılan bu dava ile davacı tarafından kullanılmıştır. Önalım hakkı dava açılarak kullanıldıktan sonra, 5403 sayılı Kanununun 8/İ maddesinin ikinci fıkrasının ve bu hükümle komşu tarımsal arazi malikine tanınan önalım hakkının kaldırılması geçmişe etkili olamayacağından davalının temyiz talepleri kabul edilmemiş; mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve Dairemizce de benimsenen mahkeme kararının gerekçesine göre hüküm usul ve yasaya uygun bulunarak, temyiz istemi bu gerekçelerle karşılanarak onanmıştır.

Yukarıda bahsedilen gerekçeler karşısında, kanun değişikliği geçmişe etkili olamayacağından, HUMK’nun 440.maddesindeki nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HUMK’nun 440. maddesinde öngörülen hususlardan hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 25.11.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.( Lexpera)
(...Sınırdaş tarım arazisi maliklerine önalım hakkı veren 5403 sayılı Kanunun 8/İ maddesinin ikinci fıkra hükmü, 15 Mayıs 2014 ila 4 Kasım 2020 tarihleri arasında yürürlükte kalmıştır...).
Hâl böyle olunca, 4Kasım 2020 den önce, sözgelimi, 10 Ekim 2020 de satış yapılmış,mevcut önalım hakkı ancak o zaman
kullanılabilir hale gelmiş ve fakat tam dâva açılacakken, 4 Kasım 2020 de madde 8/İ yürürlükten kaldırılmış ise,ne yapılacaktır. Saygılarımla.