Mesajı Okuyun
Old 21-09-2007, 23:21   #4
Protesto

 
Varsayılan İki adres

Selamlar,

Kanaatimce;
19. Maddede ifadesini bulan yerleşim yeri kavramı ne yazık ki pratik açıdan gereksinimleri karşılamamakla birlikte olayın sayın meslektaşlarımızın yorumladığı biçimde uygulanması halinde tabiri caizse ayak bağı olmaktadır.
Bir kimsenin halen nerede olduğunun bilinmesine rağmen önce yasal yerleşim yerine tebligat gönderilmesinin istenmesi daha sonra bulunduğu yere gönderilebileceği gibi bir düzenleme de mevzuatta mevcut değildir.

Bir çok kez bir borçlunun iki ayrı adresine aynı anda ödeme emri gönderilmesi talebinde bulundum ve hiçbiri reddedilmedi.

Anlaşılan o ki çoğu icra uygulamasında olduğu gibi bu konuda da icra daireleri arasında farklı uygulamalar mevcut.

Aşağıda alıntısını yaptığım karardan da anlaşılacağı üzere aynı anda iki ödeme emri çıkarılmasının en önemli sonucu son tebliğ edilen ödeme emrindeki tarihin tebliğ tarihi olarak esas alınması gereğidir.

Alıntı:


T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/18444
K. 2004/22974
T. 2.11.2004
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin Borçlu vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte 163 örnek ödeme emri, alacaklının 12.3.2004 tarihli talebi üzerine borçluya ait iki ayrı adrese çıkarılmıştır. Ödeme emri "1432 sok. no:7 Kahramanlar/İzmir" adresinde 16.3.2004 tarihinde borçluya bizzat tebliğ olunduktan sonra; "Mustafa Bey Caddesi no:6/3 Alsancak/İzmir" adresinde ise adı geçene Tebligat Kanunu'nun 21.maddesi gereğince 24.3.2004 tarihinde tebligat yapıldığı görülmektedir. Böylece borçluya son ödeme emri tebliğ tarihi olan 24.3.2004 gününden itibaren İ.İ.K.'nun 168.maddesinde öngörülen 5 günlük yeni bir itiraz hakkı daha verilmiş olduğunun kabulü gerekir. Borçlu vekilinin 29.3.2004 tarihinde ve 5 günlük yasal süre içinde icra mahkemesine başvurduğu anlaşıldığından, mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, 16.3.2004 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrini dikkate almak suretiyle itirazın süre yönünden reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 2.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Saygılarımla...