Mesajı Okuyun
Old 25-02-2018, 17:29   #6
sebastian

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/351
K. 2017/1162
T. 6.2.2017

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR : Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-)Davacı vekilinin tahliye talebine yönelik temyiz itirazları yönünden;

İ.İ.K.269/1 maddesi göndermesi ile TBK'nun 315. maddesi gereğince 30 günlük ödeme süresinin dolması beklenmeden alacaklı tarafından icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunulamaz. Alacaklı vekili tarafından 30 günlük ödeme süresi dolmadan 08.09.2015 tarihinde icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunulmuştur. Bu sebeple davacı vekilinin tahliyeye yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.

2-)Davacı vekilinin itirazın kaldırılması talebine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Davacı alacaklı 15.03.2014 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 19.08.2015 tarihinde tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile aylık 8.400,00 TL'den 2015 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos ayları kira bedeli 25.200,00 TL'nin faiziyle tahsilini istemiş, ödeme emri davalılara 21.08.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlular vekili itiraz dilekçesinde; icra takibinin dayanağı olan kira sözleşmesini kabul etmediklerini, alacaklı görünen tarafa müvekkillerinin herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürerek asıl alacağa ve ferilerine itiraz etmiştir.

Davacı alacaklı İcra Mahkemesi'ne başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmaza dair 15.03.2014 ve 01.04.2014 başlangıç tarihli iki adet kira sözleşmesi bulunduğunu, ilk olarak 8.000 TL bedelli kira sözleşmesinin düzenlendiğini, ancak daha sonra yapılan görüşmeler neticesinde taşınmazın kira bedelinin 3.000 TL olarak düzenlendiğini, davacının geçerli olmayan kira akdine dayanarak başlatmış olduğu icra takibinin haksız olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalı kiracıların yasal süresi içinde kira akdine açıkça itiraz ettiği, bu suretle davalı kiracının kiracılık sıfatı, kira sözleşmesinin varlığı ve aylık kira miktarının kesinleşmediği, davalılar ile düzenlenmiş yazılı kira sözleşmesi bulunmamasına ve yargılama sırasında sunulan kira sözleşmesinin kabul edilmemesine göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın dar yetkili icra mahkemesinde çözümlenemeyeceği gerekçesiyle itirazın kaldırılması ve tahliye davasının reddine karar verilmiştir.

Davalılar vekili itiraz dilekçesinde kiracılık ilişkisine açıkça karşı çıkmamış, aksine cevap dilekçesinde kiracılık ilişkisini kabul etmiştir. İİK'nun 269/2 maddesi hükmüne göre borçlu itirazında sözleşmeyi ve sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi kabul etmiş sayılır. Davalı borçlular vekili takibe itirazlarında açıkça ve ayrıca kira ilişkisine karşı çıkmadığına göre kira ilişkisi kesinleşmiştir. Uyuşmazlıkta yargılamayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Alacaklı davacının, itiraz üzerine davalılar ile aralarındaki kira ilişkisine istinaden itirazın kaldırılmasını istemesinde bir usulsüzlük yoktur. Takibe konu kira alacağının taraflar arasında akdedilen 15.03.2014 başlangıç tarihli imzası inkar edilmemiş kira sözleşmesine dayanılarak talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla Mahkemece, taraflar arasında akdedilen 15.03.2014 başlangıç tarihli değiştirildiği ispatlanamayan kira sözleşmesine göre işin esasının incelenerek, bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yargılamayı gerektirdiğinden bahisle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacının tahliyeye yönelik temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte yazılı sebeple davacı vekilinin itirazın kaldırılması talebine dair temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 Sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen Geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nun 428 ve İİK'nun 366. maddesi uyarınca kararın alacağa hasren BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 06.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.