Mesajı Okuyun
Old 20-01-2009, 23:01   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan olumsuz iki karar,

T.C. YARGITAY
8.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/3635
Karar: 2005/4417
Karar Tarihi: 13.06.2005

ÖZET: Bir hükmün kesin hüküm sayılması için her iki davanın tarafları, konusu ve dayanılan sebebin aynı olması gerekir. Böylelikle olayda kesin hükmün unsurları oluşmuştur. Kesin hüküm olumsuz dava koşulu olup tüm iddia ve defilerden önce gözönünde tutulması gerekir. Kesin hüküm itirazı yerinde görüldüğü takdirde uyuşmazlığın esasına girilmeksizin davanın bu sebepten reddine karar verilmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece verilen davanın reddi yerindedir.


(1086 S. K. m. 237)

Dava: Şemsettin M. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Yüksekova Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 09.02.2005 gün ve 378/26 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı, satın alma ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle davalı Hazine adına kayıtlı 305 ada 45 parselin tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

Davalı Hazine vekili, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, kesin hüküm sebebiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu 305 ada 45 parsel kadastro çalışmalarında 19.11.1963 tarih 933 numaralı tapuya dayalı olarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, Şemsettin M. tarafından Kadastro Mahkemesine açılan dava sonunda 22.04.2004 tarih 2003-41 esas 2004-97 karar sayılı ilamı ile < ...davacı tarafından kesin süreye rağmen keşif gideri yatırılmadığından sübut bulmayan davanın reddine...> karar verilmiş ve temyiz aşamasından geçerek 04.11.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Keşfin yapılması için verilen süreye uymama ve gerekli giderlerin yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması halinde dava kanıtlanmamış sayılacağından böyle bir hüküm HUMK.'nun 237. maddesi uyarınca işin esası bakımından kesin hüküm oluşturur. Davacı aynı nedene dayalı olarak bu davayı açmış, mahkemece, yukarıda tarihi ve sayısı yazılı kesin hükme dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir. Bir hükmün HUMK. nun 237. maddesi hükmü uyarınca kesin hüküm sayılması için her iki davanın tarafları, konusu ve dayanılan sebebin aynı olması gerekir. Anılan maddede belirtilen kesin hükmün unsurları oluşmuştur. Kesin hüküm olumsuz dava koşulu olup tüm iddia ve defiler den önce gözönünde tutulması gerekir. Kesin hüküm itirazı yerinde görüldüğü takdirde uyuşmazlığın esasına girilmeksizin davanın bu sebepten reddine karar verilmesi gerekir. Tüm bu açıklamalar karşısında kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç: Davacının tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 11,20 onama harcın peşin harçtan mahsubu ile artan 5,80 YTL.'nin istek halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/4456
Karar: 2003/11482
Karar Tarihi: 08.12.2003

ÖZET : Davacıya delil göstermek (mesela tanık listesi vermek veya keşif ya da bilirkişi ücretini yatırmak) için kesin süre verilmiş ve davacı kesin süre içinde delillerini göstermemiş ise davacının davası iddiasını ispat edemediği için reddedilir ve bu karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder.

(1086 S. K. m. 237)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara 12.Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 27.12.2002 tarih ve 2002/322 - 2002/1349 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dilek Çakıroğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, kooperatif üyesi olan davalının, müvekkili kooperatif yönetimince peyzaj projesine uygun olarak yapılan çevre düzenlemesi sonrasında ortak alana dikilen çim ve muhtelif süs bitkilerini sökerek zarar verdiğini, zararın tazmini için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra-inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, çimleri ve bitkileri müvekkilinin sökmediğini, aynı konuda kesin hüküm bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan delillere göre, davalının Ankara 11.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2001/1137 Esas ve 2002/44 Karar sayılı ilamının kesin hüküm niteliğinde olduğu savunmasının bu davanın usuli nedenle reddedilmiş olmasından dolayı yerinde görülmediği, davalının kooperatif yönetimince peyzaj projesine uygun olarak dikilen çim ve süs bitkilerini sökerek zarar verdiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının kısmen iptali ile 39.300.000.-TL asıl alacak, 5.960.000.-TL işlemiş faiz ve 54.000.000.-TL tespit gideri olmak üzere toplam 99.260.500.-TL.nın asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren % 60'ı geçmemek üzere yasal faiz uygulanmak suretiyle tahsilini teminen takibin devamına, asıl alacak likit olduğundan asıl alacağın % 40'ı üzerinden hesaplanan 15.720.000.-TL icra-inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1-Dava, ortağın kooperatife verdiği zarardan kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, aynı konuda kesin hüküm bulunduğunu savunarak, davanın öncelikle bu nedenle reddini istemiştir.

Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2001/1137 Esas ve 2002/44 Karar sayılı ilamında, 04.12.2001 tarihli celsede delillerini ibraz etmesi için kendisine kesin süre verildiği halde davacı vekilinin süre geçtikten sonra delillerini bildirdiği, davalı vekilince buna muvafakat edilmediği belirtilerek davanın usul yönünden reddine karar verilmiş, temyize konu bu kararda ise davanın usuli nedenle reddedilmiş olmasından dolayı kesin hüküm savunmasının yerinde görülmediği belirtilmiştir. Davacıya delil göstermek ( mesela tanık listesi vermek veya keşif ya da bilirkişi ücretini yatırmak ) için kesin süre verilmiş ve davacı kesin süre içinde delillerini göstermemiş ise davacının davası iddiasını ispat edemediği için reddedilir ve bu karar HUMK.nun 237 ncü maddesi gereğince maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder. Ankara 11.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin anılan kararında davanın usul yönünden reddedildiğinin belirtilmesi bu gerçeği değiştirmez. Mahkemece davaların tarafları, konusu ve istinat olunan sebepleri aynı olduğundan, HUMK.nun 237 nci maddesi gereğince kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

2-Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 2 nolu bentte belirtilen nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 08.12.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Saygılarımla.