Mesajı Okuyun
Old 03-01-2013, 17:13   #7
detay82

 
Varsayılan

Sayın C_OKYAY,

Görüşünüzde haklısınız. Zaten olayın seyri ve tarafların kasıtları önemli. Eğer ki; tarafların tümü, vekaletin kötüye kullanılması eylemine dahil olmuşlar ise hepsine aynı iddianın ileri sürülmesi mümkündür.

Zaten, söz konusu olaya benzer bir durum aşağıdaki Yargıtay kararında ele alınmıştır:

T.C. YARGITAY

1.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/9560

Karar: 2005/11383

Karar Tarihi: 20.10.2005

ÖZET: Yapılan temlikin vekalet akdinin kötüye kullanılması neticesi gerçekleştirildiği, ara ve son malikin de el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri saptandığına göre; davalı temyiz itirazları yerinde değildir.

(4721 S. K. m. 1024)

Dava: Taraflar arasında görülen davada; davacı, yurt dışında olması nedeniyle Türkiye'deki işlerini takip etmesi için davalı Süleyman'ı vekil tayin ettiğini, iş ortağı ve yeğeni davalı Servet'in bulacağı müşteriye tapuda devir vermesi konusunda anlaştıklarını, ancak daha sonra dönüşü yaklaştığı için taşınmazının satılmaması için talimat verdiği halde 9422 ada 15 parsel sayılı taşınmazının Servet'in emri ile kardeşi davalı Naci'ye satış göstermek suretiyle devredildiğini, onun da el ve işbirliği içindeki bacanağı davalı Şükrü'ye temlik ettiğini, devri öğrenince davalılar Servet ve Süleyman'ı azlettiğini, tapudaki devirlerin muvazaalı olduğunu ileri sürüp tapu kaydının iptali ile adına tescilini, son malikin iyiniyetli olduğunun ispatı halinde davalılar Servet, Süleyman ve Naci'nin taşınmazın belirlenecek değeri üzerinden tazminata mahkum edilmelerini istemiştir.

Davalı Servet, davacı tarafından kendisine vekalet verilmediğini, satışla ilgisinin bulunmadığını, satış bedelini almadığını, davalı Naci, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, davacıyla vekalet ilişkisi bulunmadığı gibi taşınmazın kaydıyla da ilgisinin kalmadığını, sıfat yokluğu nedeniyle davanın husumetten reddi gerektiğini, davalı Şükrü, taşınmazı tapu kaydına güvenerek bedeli karşılığında satın alan iyiniyetli 3. kişi olduğunu, önceki malikler arasındaki anlaşmazlıkları bilmediğini, davalı Süleyman ise, davacının verdiği vekaletnameye dayanarak ve davalı Servet'in talimatıyla kardeşi Naci'ye satış şeklinde tapuda devrettiğini, karşılığında para almadığını, devir işlemlerinin davacıdan gizlendiğini, taşınmazı davacının iş ortağı Servet'in emriyle devrettiğinden kişisel sorumluluğunun bulunmadığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davacının iradesi dışında yapılan satıştan davalı Servet ve vekil Süleyman'ın sorumlu olduğu, davalılar Naci ve Şükrü'nün ise iyiniyetli olmadığı, davalı Servet'in tapu iptali ve tescil davasının aktif tarafı olmadığı gerekçeleriyle; Servet yönünden davanın husumetten reddine, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı Süleyman K. ile davalılar Şükrü M. ve Naci M. vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Senem A.'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dosya içeriğine, toplanan delillere hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle yapılan temlikin vekalet akdinin kötüye kullanılması neticesi gerçekleştirildiği, ara ve son malikin de Türk Medeni Kanununun 1024.maddesi gereğince el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri saptandığına göre; davalı Süleyman K. ve davalılar Şükrü M. ve Naci M.'in temyiz itirazları yerinde değildir.

Sonuç: Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 329,85 YTL. bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 20.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla.