Mesajı Okuyun
Old 18-04-2007, 17:38   #159
suskun_juliette

 
Varsayılan

Küf kokularına bulanmış şarkılar seçtim,sandıklardan çıkarıp gün ışığıyla barıştırdım onları...Küskün hallerini atamadılar üzerlerinden...Çoktan sökülüp atıldılar dudaklardan...Belki bu yüzden çatladı dudaklarımız,susadık onlara,şarkıların çoraklığından böyle oldu belki...Tınlamıyor artık yüreğimde o nağmeler...Ruhundan bir türlü kopamayan yorgun bir beden gibiyim..Anılarımı sökemiyorum içimden...Yanlışlarımı görüyorum,vicdanımın kanlı elleri dönüp dolanıyor boynuma..Vicdanı yastığa koyup uyutmak zordur derdi bir arkadaşım..Hayat karşısındaki tecrübelerinden bu cümlenin doğduğunu şimdi anlayabiliyorum,ne kadar da doğruymuş.Bir ölümden sonra bunları düşünebilirdim,bir yas gününde,yitirilenin ardından bunlar söylenebilirdi belki,solgun ezgilerle,kimsenin bilmediği bir ağıtta adlarınızı sayabilirdim belki..Mezarlar açıldı beklenen birileri var,topraklar kurumadan uyumalı bu kumdan ve tüketmeye güdülenmiş böceklerden ibaret yataklarda...Anılarımın gözlerinden akan yaşları silmeyi başarabilsem ne âlâ,o zaman rahatla uyuyabilirdim o ıslak döşeklerde...Hani bir daha güneşin doğuşunu göremem diye üzülürdüm,bir daha koşamazsak o çiçeklerle oynaşan kırlarda diye..Ve bir belki daha..Belki sadece bir belki...Keşkeleri bıraktım eşiklerde,o kapıları bir daha açmayı istemiyorum,içeri süzülecek olan karanlık gölgelerden korktuğum için böyle olabilir.Doğru cevapları bilmiyorum...Eski caddeleri,çocuk ayaklarımla bıraktığım ufak izleri görmeyi istiyorum,kim bilir hangi salıncak zincirine dolandı kaldı umutlarım,kim bilir en son hangi oyundan sonra yorgunluğu tatmıştım,Hangi yastıkta bırakıp da gittim düşlerimi...Hayallerim de eski oyuncaklarım gibi tek tek atıldı mı sobalara..gecekonduların arasında ay ışığını yakalamak çok kolaydır,sokak lambalarını pek bilmezdik biz,şimdi sokak lambaları bile aydınlatamıyor ruhumdaki karanlık caddeleri...Şehrin karmaşasında erkenden büyütüldük,acele edildi nedense...Güçlü görünmemiz gerektiğini öğütlediler hep,roller hep belliydi,oynamalıydık gerektiği gibi..Hiç bu soruyu sormadım:Olması Gereken Bu Mudur?Soruma gelecek olan yanıtlardan ürküyordum sanırım...Eskiden yetinmeyi daha iyi bilirdim,eve elinde ekmekle gelemeyen bir babanın saçlarımı okşaması bile doyururdu sanki beni,belki de açlık o değildi,şimdi o kadar açım ki bazı şeylere..Ve hiçbir şey doyuramıyor beni...Hatırlarım o akşamları,ekmek de istenmezdi birilerinden(biz hiçbir zaman bir şeyleri isteyemezdik,kendimiz sağlardık tıpkı şimdi benim yaptığım gibi...),annem alırdı biraz un su ve tuzdan ekmek yapıverirdi,ne kadar da becerikliydi benim gün görmemiş annem...O ekmeklerin tadı emeklerden mi öyle güzeldi acaba..Bilmiyorum ki...Hâlâ hafızamda küçükken oynadığımız oyunlar,şimdiki oyunlardan farkı ne?Birçok farkı var,mesela o oyunlar olmak istediklerimizden ibaretti..Şimdi olduğumuz gibi değil,avukatsan avukat gibi oynayacaksın,ona göre davranacaksın,anneysen anneliğinde çok dikkatli ve özverili olacaksın.Oysaki o oyunlarımızda çocuğumuzu kucağımıza almak susturmaya yetiverirdi,ya şimdi?Yetmiyor,yetiremiyoruz ne yazık ki..Bir şeyleri beklerdik,kucaklarımıza dünyayı sığdırabiliriz derdik,bir şeyleri bilmediğimiz için böylesine cesurduk,şimdi hayatın öğrettiği korkaklıkla yaşıyorum günleri..Neden güçlüydüm?Sevdiklerimin yanımda oluşundandı belki de...Şimdi olduğu gibi birilerini sevmek zorunda kalmamıştım..Uzak bir şehirde değildim..Sevdiklerim benden bu kadar uzakta değillerdi hiçbir zaman,Ulaşmak istesem yapabilirdim,ulaşmayı hiç istemezdim o zamanlar..Şimdi kollarım aşamaz yolları, ne gökyüzü taşıyabilir güneşimi ne de rüzgarlar nefesimi...mahkum kılınmışım gibi yalnızlığa,öyle bir yalnızlık ki zannedilenden çok farklı...Kalabalıkların içinde yalnızlığı yaşayanlar varsa ancak onlar anlayabilirler beni..Gayrısı sadece 'Anlıyorum' der ve geçer..Basit bir empatiyle hiç kimse anlayamaz beni..Bir cenazenin omuzlardan toprağa düşüşü gibi,hanginiz gerçekten anlayabilirsiniz ki matemimi...