Mesajı Okuyun
Old 29-01-2020, 15:07   #2
Av. Erdem Akçay

 
Varsayılan

Belirttiğiniz konuda bir karara ihtiyaç yok aslında. Zira yasa, "Eşlerden biri zina ederse...", demek suretiyle zinanın gerçekleşmesinin mecburi olduğuna hükmetmekte.

Alıntı:
YARGITAY
İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU
E. 2017/5
K. 2018/7
T. 6.7.2018

Eşlerin birbirlerine karşı olan sadakat yükümlülüğünün ihlali için her durumda zina fiilinin gerçekleşmesi gerekmez. Başka bir deyişle zinanın söz konusu olabilmesi için eşin üçüncü kişi ile cinsel ilişki yaşaması gerekirken, cinsel ilişki niteliği taşımayan diğer ilişki ve yakınlaşmalar ile de sadakat yükümlülüğünün ihlali mümkündür.

Alıntı:
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/20278
K. 2010/1423
T. 1.2.2010

Dosyada davacı-davalının zina yaptığına ilişkin yeterli kanıt bulunmamaktadır. Aynı işyerinde çalışan bir başka erkekle telefonla görüşme, mesaj gönderme ve bu kişinin arabasına binmiş olma, zinaya delalet eden davranışlar niteliğinde değildir. Zina sübut bulmamıştır.


Hatalı olduğunu düşündüğüm bir karar:

Alıntı:
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/22511
K. 2013/8420
T. 27.3.2013

Dosyaya sunulan fotoğraflar, davalı tarafından karşı konulmayan bilgisayar çıktıları ve tanık beyanlarıyla, davalının asistanı olarak çalışan S.'le karı-koca gibi birlikte yaşadığı gerçekleşmiştir. Esasen mahkemece de davalının sadakatsizliği sabit görülmekle, bir başka kadınla yaşadığı örtülü olarak kabul edilmiştir. Bu durumda davalının zinası ispatlanmıştır. Bu bakımdan davanın kabulüyle tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 161. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesi gerekirken yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi doğru bulunmamıştır.