Konu: Hayaller
Mesajı Okuyun
Old 23-05-2009, 12:52   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
HAYALLER



Köy kahvesinde duydu Ali, dağı deleceklermiş. Muhtar, işçi alınacağını söyleyince adını yazdırdı. 12 gün sonra, Pazartesi işbaşı yapılacaktı. Hayallerle geçirdi o 12 günü Ali. Koca dağı delmek ne demekti? Nasıl kalkılacaktı bu işin altından? Dağ delinip de içinden tren geçtiğinde Demirköy'e de uğrayacak mıydı? Uğrayacaktı elbet. Askere gidenleri trenle yollayacak, gurbettekiler trenle gelecekti, Hayallerinde oracığa kondurup da sarıya boyadığı istasyonda uğurlayacaklar gidenleri, gelenleri karşılayayıp sarılacaklardı.

Çoluğu çocuğu alıp, trenle başka kentlere gittiğini düşledi Ali. Demirköy'den trene binip, delinen dağın içinden geçerken duyacakları ürpertiyi, hatta küçük oğlu Mustafa'nın korkup ağlamasını bile hayal etti. Hep gazetelerde gördüğü kentleri, denizi, eşine alacağı giysileri, çocukların isteyecekleri oyuncakları.
Yalnızca hayaldi belki de, onları biraz çalıştıracaklar, bakacaklar ki dağın delinmesi olanaksız, hesapları kesip vazgeçeceklerdi.

Her gün dağa doğru yürüyüp hayallerini çeşitledi, kimine kendini kaptırıp saati unuttu, kiminde hayalle gerçeği karıştırıp treni görür gibi oldu, kimindeyse tren özlemler getirdi, üzüntüler saçtı etrafa.

Gün geldiğinde sabah erkenden kamyonlara bindirip dağın eteğine götürdüler işçileri. Çantasından Ali'nin o ana dek gördüğü en geniş kağıdı çıkaran bir adam, kağıdı yere yayıp onlara hitaben konuşmaya başladı. Yerdeki kağıdı gösterip proje diyor, proje hesaplarının kaç yılda yapıldığını, dağı nasıl deleceklerini, nereden başlayıp nerede bitireceklerini, onların kazma küreğine neden ihtiyaçları olduğunu, tünel bittiğinde yaşamlarının nasıl değişeceğini ve trenin nasıl mutluluk getireceğini anlatıyordu.

Kendine mühendis diyen adam konuştukça Ali anladı ki, hayaller hesap kitaba dayanırsa artık onlara plan deniyor, proje deniyordu. Bir kişinin hayali, eğer bir başkası tarafından da desteklenir, başka hayallerle beslenirse, hayaller gerçek oluyordu. Tren sadece bir araçtı, önemli olan trenin ne taşıyacağıydı. Dağı delmek, trenin güzel şeyler taşımasına olanak sağlamanın ilk şartıydı. Mutluluk denen şey hayallerin gerçek olması için uğraşmaktan ibaretti.

Daha fazla dayanamadı Ali, herkesin şaşkın bakışları arasında, mühendis ve yanındakilerin kendisine seslenmesine aldırmadan kalkıp yürüdü, tünelin başlayacağı yere geldi, kazmasını kaldırdı ve vurdu dağa. Vurdu sanki tek başına delecekmiş gibi. Vurdu, her kazmanın onu hayallerine kavuşturacağını düşünerek. Terledi, yine vurdu; yoruldu, yine vurdu. Vurdu, vurdu...


***


İki yıl sonra tünel açılınca proje bitti. Büyük adamlardan biri geldi açılış törenine, köylülerin pek fazla anlamadığı şeyler anlattı. Sonra, adı mühendis kalan adam çıktı ortaya. Bu tüneli Ali açtı, dedi. Ali olmasa bu proje, bu hayal gerçekleşmez, bu dağ delinemezdi, dedi. Herkesin gözleri Ali'yi aradı, göremediler.

Ali o sırada kazmasını istasyon binasının temeli için vuruyordu toprağa. Hayalleri için vuruyordu; isteyince her hayalin gerçekleşeceğini bilerek.


18.05.2009
Cengiz Aladağ

Gayet güzel, elinize sağlık.

Ali, kendini aşmış bir işçi olmalı. "Karnını doyurmakla" sınırlı hayal kurmanın ötesine henüz geçememiş işçilerimiz, bir gün inşallah Ali gibi, başka şeylerin de hayalini kuracak hale gelirler.

Ali, dağları delip Ferhat olurken, bizim işçilerimiz ne yazık ki "hayal pilavı" yiyerek, "Niyazi" olmakta.

Gerçeğe yakın -muhtemel- hayal kurmak, gerçeklerin temelini atar.