Mesajı Okuyun
Old 27-06-2006, 10:38   #78
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Selamlar,

Sayın Çakıcı madem tartışmayı alevlendirmek istiyorsunuz, ateşe bir iki odun da ben atayım.

Alıntı:
Tepkileriniz büyük olacak şimdiden farkındayım..ama bunun aydın olmakla falan ilgisi yoktur..<Ruh sağlığı/hijyen/koruma duygusu +ANA OLARAK >olarak bunları yazmış bulunmaktayım..


Size katılmıyorum Sayın Çakıcı. Aydın olmakla yakından ilgisi vardır. Aydın-entelektüel kavramının kişiden kişiye değişen bir çok tanımı bulunmaktadır. Ama ben tanım ne olursa olsun öncelikle aydın denilince, toplumu dönüştürme-değiştirme eylemi içinde bulunan kişi olarak anlamaktayım. Bu nedenle aydın, bulunduğu topluma göre ilericidir. Toplumu ilerlemeden yana hızlandırmak aydının temel sorumluluğudur.

Belki de aydın kelimesine yüklenilen anlamlar nedeniyle kavram kargaşası yaşanmaktadır. Aydın münevver mi? Münevvir midir? Bazıları, eğitilmiş kişi ya da uzman anlamında "münevver, aydınlanmış olan" sözcüğünün karşılığı olarak entelektüel sözcüğünü kullanır. Buna karşılık, "aydın (münevvir= aydınlatan) anlamında kullanılan intelligent sözcüğüne ayrı bir anlam yüklerler. İkinci manada aydına, toplumun dönüştürülmesi sürecinin aktif, iradi unsuru olarak anlam kazandırılmaktadır. Ben de ikinci tanımı benimsemekteyim.

Sayın Veysel’in bahsettiği gibi bu toplumda sırtında bebek ile tarlada çalışan kadınlar da var. Ama yarı-feodal bir toplumda olması gereken ne varsa ülkemizde de bulunmaktadır. Erkeğinin 3 adım arkasında yürüyen kadın da var, 3 üncü kuma olarak bir erkekle yaşamayı kabul eden de var. Ama tartışmayı başlatan ve kadının cinsel haklarını savunan katılımcıların tüm bunları görmezden geldiklerini sanmıyorum. Onlar kendilerine göre, olması gerekenleri ifade etmektedirler. “şimdi sırası değil” “ güzel fikir, ama belki 50-60 yıl sonra dile getirilmelidir” gibi fikirlere itibar etmek mümkün değildir. Bundan 50-60 yıl önce sizin ve benim bu konuyu bugün, burada tartışabileceğimizi kim söyleyebilirdi? Konuşmasından örnek verdiğiniz Pınar Kür gibi yazarlar bundan 30-40 yıl öncesine göre aykırı gelen fikirleri söyleyenlerdir. Şimdi başkaları da ona aykırı gelen fikirleri söyleyeceklerdir. Şairin dediği gibi;

“Ben sadece ölen babamdan ileri,
Doğacak çocuğumdan geriyim.” N.Hikmet

Bence siz de annenizden ileri ama çocuğunuzdan gerisiniz. 20 yaşında,üniversitede okuyan, ruh sağlığı yerinde olan bir bireyin, bu vakte kadar hijyen konusunda bilgilenmesi ve bilgilendirilmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Öte yandan zaten “birey” olabilmiş kişiye fazla koruma duygusu ile yaklaşmamalıdır. Analık ve babalık duygusu ise bambaşka bir şeydir. Nazım’ın şiiri burada tekrar devreye girer işte…

Forum konusunda ben de düşüncelerimi aktarayım yeri gelmişken…Ben kadın-erkek ayrımına karşı çıkmaktayım. Birinin kurtuluşu olmadan diğerinin de olamayacağına inanmaktayım. Kadının cinsel hakları vardır elbette ama erkeğin de cinsel haklarını kullanabildiğini(ya da bilincinde olduğunu) kim söyleyebilmektedir? Bu ülkede hala beşik kertmesi vardır. Bırakın cinsel deneyimi filan, askerlik yaparken sinema perdesini görüp, "büyük televizyon" diye nitelendiren ve yine 3 tarafı denizlerle kaplı bu ülkede denizi görmemiş erler tanıdım ben. Ama bu çelişkileri görüp, kadınların kendi haklarına destek vermemem sözkonusu olamaz. Çünkü kadının ve erkeğin kurtuluşunun birlikte olacağına inanıyorsam onların mücadelesini desteklemeliyim.

Bir kadın erkeklerin mücadelesine omuz vermeyebilir, ama kadın-erkek eşitliğine inanan bir erkek onların mücadelesine omuz vermelidir. Çünkü kendi mücadelesi doğası gereği kadının mücadelesini de kapsamaktadır. Aynı şekilde, insan hakları savunucusu iseniz ırkçılığa maruz kalmış kişilerin haklarını savunmak zorundasınız. O kişi veya kişiler başka platformda insan haklarını savunmayabilir. Ama siz kendinizi insan hakları savunucusu olarak görüyorsanız bu düşünce yapınız ırkçılığa karşı gelmenizi zorunlu kılmaktadır. Bir başka örnek de her hümanist sosyalist olmayabilir ama her sosyalist hümanist olmak zorundadır.

Ben sadece kadın hakları konusunda yazıp, diğer toplumsal olaylarda görüş bildirmeyen veya taraf olmayan katılımcıları bu anlamda eleştirebilirim. Ama dediğim gibi dünya görüşümün doğası gereği onların mücadelesini desteklemek durumundayım.

Elinde odunu olan kafamıza vurmayıp ateşin altına sürebilir.

Saygılarımla