Mesajı Okuyun
Old 08-07-2009, 21:00   #49
Academic

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Nur Deniz
Parça parça bildiğim şeyler var bu konuda, tam bilenlerin beni doğru yönlendireceğini tahmin ediyorum.

1960 dan sonra kadın haklarının, erkek haklarıyla denk hale gelmesi için çalışılan ve yayılan bir düşünce tarzı olarak biliyorum.

Hiç ilgimi çekmedi dersem yerinde olur.

Bana göre KADIN:

1- Kişisel hak ve özgürlüklerinin bilincinde, insan haklarına saygılı, ekonomik ve sosyal açıdan kimseye bağımlı olmayan ,kendini eşitlik adı altında üstün göremeyen bu durumu negatif yönde kullanmayandır.

2-Cesur, eğitimli, başarılı, bağımsız , şefkatli ve sevecendir.

3-Aile, iş ve sosyal hayatta kendi görev ve sorumluluklarını yerine getiren, ve kendinden daha kötü durumda olan hemcinslerine yardımcı olan, bilgisini paylaşandır.

4-Erkek düşmanı değildir.

5-Çalışkandır.

6-Fiziksel görünümünü saklamayan ve günün giyim tarzına göre giyinen, yeri geldiğinde, eteğini elbisesini, topuklularını da kendine yakıştırandır.

7-Dimdik duran, korkmayan, planlı yaşayan, kendini dağıtmadan, önce kendine sonra başkasına saygılıdır.

8-Tanrı nın yarattığı içgüdüsel görevlerden kaçınmayan ve bunu en iyi şekilde yapmaya özen gösterendir.(Annelik gibi.)

9-Sırf haklarımı koruyorum tarzıyla, gereksiz saçmalamayandır.

10-Mantıklıdır, zekasını doğru kullanandır.

11-Erkeği ezici bir güç olarak kabul etmeyendir.

12-Kendinin farkındadır.



Ben bir KADINIM, feminist miyim bilmiyorum..

Sizce?

Evet Sayın Nur Deniz, siz bir kadınsınız ve bu bahsettiğiniz tanımlamalar insanca şeyler olmakla birlikte aynı zamanda erkek bakış açısının da kadında aradığı ve takdir ettiği şeylerdir aslında.

Tanımlamada geçen özgüvenli,akıllı, çalışkan, başarılı , eğitimli , kendi değerinin farkında, aynı zamanda erkek egemenliğini kabul etmemekle birlikte kadınsı özelliklerini de muhafaza eden kadın tiplemesi zaten toplumda kabul gören kadın tanımlamasıdır bence. yalnız oradaki güçlü "asi" kadın tiplemesi erkeğin başlangıçta hoşuna gitse de dozunda gerektir zira erkek egemen toplumlarda biliriz ki kadının itaatkarı makbuldür...

Sorun nerede o zaman? Neden kadınlar dünyada şu an haklarının mücadelesini veriyor olabilirler? Niçin hala kız çocuklarının okuma yazma oranları erkeklerden daha düşük ya da bu gelenekçi yapı niçin kadını iş ortamından ayırmak için bahaneler üretiyor? Niçin kadınların çalışması için gerekli olan çocuk bakım, doğum izni vs gibi sosyal hakları bir bir ellerinden alınıyor? Ndene hala eşit işe eşit ücret söz konusu olduğu halde istihdam yapısı içinde kadınlar hala erkeklerden aynı iş karşılığında yaklaşık %20 -30 gibi bir rakam daha az kazanıyorlar? Neden KAHDEM gibi destek mekanizmalarına kadınlar erkeklerden daha fazla başvuruyorlar ya da bunun erkekler için bir versiyonu yok? Neden kadın sığınma evleri var da erkek sığınma evleri yok? Sığınmaya ihtiyaçları yok demek ki..

Demek ki bir sorun var ve biz bunu farklı bir bakış açısı ile ele almak durumundayız. Buna istersek feminizm diyelim istersek cinsiyetçilik.. istersek buna kadın hakkı değil insan hakları temelinde ele alalım diyerek erkeklerin egemen olduğu bir dünyada erkeklerin koyduğu kurallar çerçevesinde eritelim.. nasıl ki çocuk hakları kendine has özellikler taşıyan bir alan ise kadın hakları da böyledir ve bunun insan hakları başlığı altında ele alınması konuya gösterilecek duyarlılığı azaltıcı etki yaratacaktır diye düşünüyorum..

işkolizme gelince. işkolizm ile adanmışlığı nasıl ayırdedeceğiz? bir insan kendini adarsa bir şeye gönülden bağlı olduğu için çalışmaya başlar ve bunun sonucu işkolizme kadar varabilir..ki nitekim bunun çok örnekleri de vardır. işkolizmde tam tersine bir kaçış ve haz aldığı şeye yönelim vardır. belki bu noktadan yakalanabilir ancak doğal sonuçları benzer gibi..

galiba nerden baktığımıza bağlı olabilir. çalışmalarınız nedeniyle sizi öven insanlara göre siz mesleğine ve çalışmalarına kendini adamış birisinizdir fakat bu çalışmalarınız nedeniyle ihmal edilmiş hisseden ailenize göre siz bir işkoliksinizdir.. gibi.. sanırım..

sesli düşündüm sadece..