Mesajı Okuyun
Old 12-03-2009, 19:12   #9
oceans17

 
Varsayılan

Sayın Av. Mehmet Ali,
Öncelikle sorunuzu yeni gördüm. Geç gelen yanıt için özür dilerim. Ayrıca yukarıda belirttiğiniz ifademde hususu eksik olarak belirtmişim. Anlatmak istediğim; zamanaşımına uğramış senetle başlı başına takip yapılmış olması halinde itiraz gelmesi üzerine itirazın iptali davasında esas ilişkinin ortaya konulmasının zorunlu olduğudur. İstediğiniz kararı da ekliyorum. Saygılarımla. İyi çalışmalar.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2007/13-153
K. 2007/183
T. 4.4.2007
• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Senetle İspatı Gereken Bir Konuda Varlığı Halinde Tanık Dinlenebileceği )
• YEMİN TEKLİF ETME HAKKI ( Dilekçesinde "Sair Delil" İfadesine Yer Veren Davacı Ödünç İddiası Bakımından Davalıya Yemin Teklif Etme Hakkına Sahip Bulunduğu )
• ZAMANAŞIMINA UĞRAMIŞ BONO ( Genel Haciz Yoluyla Yapılan İcra Takibine İtiraz - Zamanaşımına Uğrayan ve İmzası İnkar Edilmeyen Bono Temel Borç İlişkisi Bakımından Yazılı Delil Başlangıcı Niteliğinde Olduğu )
• ÖDÜNÇ AKDİ ( Takip Dayanağı Olan Zamanaşımına Uğramış Bono Bu İddia Bakımından Yazılı Delil Başlangıcı Niteliğinde Olup Davacı Buna Dayanarak Ödünç İlişkisi Hakkında Tanık Dinletme Hakkına Sahip Olduğu )
1086/m.292
6762/m.661
ÖZET : Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla yapılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı, davalı hakkında, borçlusu davalı, lehdarı ve meşru hamili ise kendisi olan zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak, genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız şekilde borca itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Türk Ticaret Kanununun 661. maddesi uyarınca, zamanaşımına uğramış bir bonodaki alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. Böyle bir talebi içeren alacak veya itirazın iptali davalarında, temel ilişkinin varlığını, niteliğini, o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını ispatlama yükümlülüğü, davacıya aittir. Her iki dava türünde de, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcının varlığı halinde, tanık dinlenebilir.

Davacı, senetteki meblağın davalıya nakden verildiğini, taraflar arasındaki temel borç ilişkisinin ödünç ( karz ) akdine dayandığını ileri sürdüğünden, taraflar arasında ödünç ilişkisi bulunduğuna ilişkin iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Takip dayanağı olan zamanaşımına uğramış bono, bu iddia bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı, buna dayanarak ödünç ilişkisi hakkında tanık dinletme hakkına sahiptir. Dava dilekçesinde, "sair delil" ifadesine yer veren davacı, ödünç iddiası bakımından davalıya yemin teklif etme hakkına sahip bulunmaktadır. Mahkemece, taraf delilleri toplanmalı, davacının davalıya yemin teklif etme hakkının bulunduğu, gerektiğinde hatırlatılmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 10. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 8.4.2004 gün ve 2003/843-2004/124 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 6.4.2006 gün ve 2006/769-5159 sayılı ilamı ile,

( ...Davacı, davalıdan bonoya dayalı alacağı olduğunu, bononun zamanaşımına uğraması dolayısıyla alacağının tahsili için ilamsız takip başlattığını, itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatı ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, dava konusu bononun teminat olarak 3. şahsa verilmiş bono olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava konusu bono nedeniyle davalının Cumhuriyet Savcılığına yaptığı şikayet başvurusu üzerine davacı hakkında Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2005/965 Esas sayılı dava dosyasında emniyeti suistimal suçundan ceza davası açıldığı ve derdest olduğu incelenen ceza dosyası ile anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu'nun 53. maddesine göre hukuk hakimi ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı değilse de verilecek mahkumiyet kararı ve tespit edilen maddi olgular ile bağlıdır.

Ceza davasının sonucu bu davayı etkileyecek niteliktedir. Mahkemece ceza davası sonucu beklenerek, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2- Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan bozma nedenine göre bu aşamada, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak genel haciz yoluyla yapılan icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı H.S. vekili, davacı tarafından davalı hakkında borçlusu davalı, lehdarı ve meşru hamili ise davacı olan 25.02.2000 vade tarihli, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak, genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız şekilde borca itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, asgari %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı S.Ö. vekili, alacak iddiasının dayandırıldığı zamanaşımına uğramış bononun, davalının oğlu dava dışı M.Ö. ile davacının ortak olarak yaptıkları bir inşaatın işçilerine gıda malzemesi satan dava dışı bir bakkala teminat amaçlı olarak ve sadece isim yazılıp imza atılmak suretiyle, diğer kısımları boş olarak verildiğini, anılan bakkal ile yapılan hesap tasfiyesinden sonra, davacının bonoyu bakkalın iyiniyetinden yararlanıp ondan alarak üzerini doldurmak suretiyle takibe koyduğunu bildirmiştir.

Yerel Mahkeme, ( Dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, temel ilişkiyi açıklamış, müvekkilinin davalıya borç verdiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili, senedin davacı ile oğlunun adi ortaklığı için gıda malzemesi veren bakkala teminat olarak boş verildiğini, daha sonra davacı tarafından doldurulduğunu savunmuştur. Zamanaşımına uğrayan senette ispat yükü davacıda iken, davalı, senedin teminat amacıyla verildiğini ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu beyan ettiğinden, ispat yükü davalıya geçmiştir. Davalı vekili, senedin teminat olarak verildiğine ve anlaşmaya aykırı doldurulduğuna dair yazılı delilleri olmadığını beyan etmiş, hatırlatılmasına rağmen yemin teklifinde bulunmamıştır ) gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline karar vermiş; bu karar Özel

Dairece, metni yukarıda bulunan ilamla bozulmuş; Yerel Mahkeme gerekçesini tekrar ederek ve genişleterek önceki kararında direnmiştir.

Davacı tarafından davalı hakkında 29.9.2003 tarihli takip talebiyle başlatılan ve Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2003/6131 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen ilamsız icra takibinde, 15.200.000.000 TL. asıl alacağın 25.2.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istenilmiş; takip talepnamesinde borcun sebebi "15.200.000.000 TL. bedelli 25.2.2000 ödeme tarihli senet" olarak açıklanmıştır.

Davalının borçlu, davacının lehdar durumunda bulunduğu, 15.10.1999 tanzim ve 25.2.2000 vade tarihli, "nakden" kaydını içeren sözkonusu bononun, Türk Ticaret Kanunu'nun 661. maddesinde öngörülen üç yıllık zamanaşımı süresinin daha önce dolması nedeniyle, takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış olduğu açık ve çekişmesizdir. Dava dilekçesinde de, bononun zamanaşımına uğramış olması nedeniyle, icra takibinin genel haciz yolu ile yapıldığı belirtilmiştir.

Davalı, zamanaşımına uğrayan bonodaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir.

Belirtilmelidir ki; Türk Ticaret Kanunu'nun 661. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. Böylesi bir istemi içeren alacak veya itirazın iptali davalarında, gerek temel ilişkinin varlığını ve niteliğini, gerekse o ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğunu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü, davacı tarafa aittir.

Her iki dava türünde de, zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 292. maddesine göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcı mevcut ise, tanık dinlenmesi mümkündür.

Görülmekte olan davada, davacı vekili, 29.1.2004 günlü cevaba cevap dilekçesinde, senetteki meblağın davalıya nakden verildiğini bildirmiş ve böylece, taraflar arasındaki temel borç ilişkisinin ödünç ( karz ) akdine dayandığını ileri sürmüştür.

Bu durumda, davacı taraf, yukarıda açıklanan yasal çerçeve içerisinde, taraflar arasında ödünç ilişkisi bulunduğuna ilişkin iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Belirtildiği üzere, takip dayanağı zamanaşımına uğramış bono, bu iddia bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup davacı taraf, buna dayanarak ödünç ilişkisi hakkında tanık dinletme hakkına sahiptir. Yine, dava dilekçesinde, "sair delil" ibaresine yer verildiğinden, davacı tarafın, ödünç iddiası bakımından davalıya yemin teklif etme hakkına sahip bulunduğunun ve gerektiğinde Mahkemenin bu hakkının varlığını davacıya hatırlatmakla yükümlü olduğunun kabulü zorunludur.

Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece yapılması gereken; davacı tarafın ödünç iddiasıyla ilgili tanık dahil tüm delillerini ve varsa davalının karşı delillerini sorup toplamak; gerektiğinde davalıya bu yönden yemin teklif etme hakkı bulunduğunu da davacı tarafa hatırlatmak ve bütün bu işlemlerin sonucunda ortaya çıkacak olan uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermektir.

Yerel Mahkemece açıklanan gereklilikler yerine getirilmeksizin direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı, açıklanan bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 04.04.2007gününde oybirliğiyle karar verildi.