Mesajı Okuyun
Old 30-06-2014, 22:35   #3
Av. M. K. ATAYURT

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşım,
818 sayılı "Borçlar Kanununun 18. maddesine dayalı olarak tasarrufun iptali davası" için hazırlık yapmamı gerektiren husus ta zaten hak düşümü ve zamanaşımı sürelerinden etkilenmemeye yöneliktir. Yoksa doğrudan İİK 277 vd.'na göre tasarrufun iptali davası açma durumu düşünülürdü. Muvazaada(BK 18) süre olmadığı için "BK 18'e dayalı tarsarrufun iptali"ni düşünüyordum.
Sorun şurada. Taşınmazlar el değiştirmiş ve 3. kişi iyi niyetli. BK 18'e dayalı da olsa İİK'na göre tasarrufun iptali davası açma imkanı da kalmadı. Olayımızdaki B şahsı, İİK 284. maddede nakten tazminat yükümlülüğü altına sokulmuştur. Ama sinin de belirttiğiniz gibi hakdüşümü süresi dolmuş. İİK 284. md.'ye göre B'nin üzerine gidemiyoruz.
Ama bizim olayımızdaki durum farklı. Biz hakdüşümü ve zamanaşımından kurtulmak için "BK 18'e dayalı tasarrufun iptali"ne niyet etmiştik. Şimdi tasarrufun iptali şansımızı yitirdiğimiz için artık sadece muvazaaya dayanabiliriz.
Benim sormak istediğim husus, muvazaaya dayanarak B aleyhine tazminat davası açabilir miyim? Muvazaada süreye tabi değiliz; ama, mesela muvazaa nedeniyle sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilir mi? Burada süre konusunu aşabilir miyim? Başka bir önerisi olan var mı? Konuya ilişkin YRG kararı var mı?
Haklı olduğumu düşündüğüm nokta davanın yaklaşık davanın 8 yıl sürmesi. Bu süre için haklılığım sübuta ermediği gibi, haklı isem alacağımın miktarı belli değildi. Ama bu tür mülahazalar sonucu ve maddi hukuk kurallarını değiştirmiyor.
Bu konu ile uğraşmış, tecrübe sahibi meslektaşlarımın yardımına ihtiyacım var.
Teşekkür ederim.