Mesajı Okuyun
Old 11-05-2021, 18:56   #2
Themis99

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım, ticari vekil olarak nitelendirilebilmek için kişinin şirketin iş ve işlemlerinde karar alması, insiyatif alması, bütçeye sahip olması,şirketin amacına ve faaliyet konusuna dair hukuki işlem yapması, idari ve mali konularda karar alma ve harcamada bulunma yetkisinin verilmesi gerekmektedir.

Uygulama da SGK 5510 Sayılı Yasanın 88 maddesinden yola çıkarak, kuruma bildirge verenleri, e - bildirge verenleri dahi sorumlu kılma noktasında hareket etmektedir.

88. maddenin ilgili fıkrası,

'' Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.'' şeklindedir.


Öte yandan çok daha önemli bir husus gözden kaçmaktadır.
Bu kişilere müracaat edilebilmesi için gereken şartların oluşup olmadığı irdelenmemektedir.

6183 Sayılı Yasanın Mükerrer 35. Maddesi ''Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye deki mümessilleri hakkında da uygulanır.
Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.
Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler. ''
demektedir.

Sorunuzdan anlaşılmamakla birlikte, 7036 Sayılı Kanunun 4. maddesi kapsamında Kuruma müracaat edebilir, kurumdan işlemin kaldırılması talebinde bulunabilirsiniz. Verilecek yeni yanıt üzerine dava açma olanağınızın doğacağını düşünüyorum.

Mağduriyetin giderilmesinde Anayasa Mahkemesi tarafından verilecek olan kararın önemli olacağı açık.

Öte yandan Anayasa mahkemesine müracaat mağduriyetin giderilmesinde etkili olamayabilir ya da çok az etkili olur. Zira Anayasa Mahkemesi ''temyiz mercii olmadığını '' ifade eder kararlarının genelinde; hak ihlali olup olmadığını değerlendirir, hak ihlali görse bile belli bir tazminata hükmetmekle yetinebilir.
Bu da mağduriyetin giderilmesine ne derece katkı sağlar.?
Takdir sizin.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim .