Mesajı Okuyun
Old 16-09-2013, 16:36   #2
Av. F.G. Erman

 
Varsayılan

Şu karar işinize yarayabilir :

YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/11224
Karar: 2010/23663
Karar Tarihi: 18.10.2010

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Şikayet, medeni usul hukuku anlamında bir dava değil, takip hukukuna özgü bir yoldur. Şikayet yoluna icra müdürünün işleminden zarar gördüğünü ileri süren herkes başvurabilir. Şikayet yoluna başvurabilmesi için şikayette bulunanın, şikayet konusu işlemin iptali veya düzeltilmesinde korunmaya değer hukuki bir yararının bulunması, o işlemin doğrudan doğruya hukuki durumuna ilişkin olması ve zararının bulunması gerekir. Bir başka deyişle şikayet edebilmek için hukuken himaye edilmiş olan menfaatleri ihlal edilen kişi durumunda bulunmak gerekir. (Kuru, icra İflas El Kitabı, s. 99; Üstündağ, İcra, s. 49)

Somut olayda Üsküdar 1. İş Mahkemesi’nin 29.09.2005 tarih ve 2004/1181 E 2005/383 K sayılı ilamına dayanılarak alacaklı SGK Başkanlığı tarafından borçlular M.A.U. ile K. Ltd. Şti hakkında icra takibi başlatılmıştır.

Borçlu şirkete örnek (4-5) icra emri 17.06.2006 tarihinde tebliğ edilmiş, diğer borçlu M.A.U.'a tebligat yapılamamış, adres tespiti için ilgili kuruma müzekkere yazılmış ancak bu borçlunun adresi tespit edilememiştir. Borçlu şirketin tasfiye sürecine girdiğinin tespiti üzere şirket ortaklarına icra emri tebliğ edilmiş, ancak şirket ortakları B. ve H.Ş. tarafından şikayette bulunulması üzerine Kadıköy 4. İcra Mahkemesi’nin 20.09.2007 tarih ve 2007/861-1213 sayılı kararı ile adı geçenlerin şikayetleri kabul edilerek adlarına gönderilen icra emirleri iptal edilmiştir.

Alacaklı vekilinin 06.11.2009 tarihli talebi üzerine, şikayetçi üçüncü kişiye (M.A.U.’a) 09.12.2009 tarihinde icra emri tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

Şikayetçinin takip konusu edilen ilamda, takip talebinde ve hazırlanan icra emrinde taraf olarak borçlu sıfatı bulunmamaktadır. Bu husus icra mahkemesi kararında da tespit edilmiştir. Taraf ehliyetine (husumete) yönelik şikayetlerin süresiz olduğu da düşünüldüğünde, şikayetçi üçüncü kişinin, şikayette hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemece işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 18.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.