YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/14353
K. 2003/4658
T. 14.4.2003
• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kaydının İşleteni Kesin Olarak Gösteren Bir Karine Olmadığı )
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazası Sonucu Yaralanma - Trafik Kaydının İşleteni Kesin Olarak Gösteren Bir Karine Olmadığı )
• MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazası Sonucu Yaralanma - Zararın ve Kapsamının Davacı Tarafından Kanıtlanması Gereği )
• DEFİN GİDERLERİ ( Trafik Kazasında Ölen Şahsın Belediye Tarafından Karşılıksız Defnedilmesi - Davacıların Yerel Göreneklere Göre Giderde Bulunmadıkları Anlamına Gelmeyeceği )
• TEDAVİ GİDERLERİ ( Trafik Kazası Sonucu Yaralanma - Zararın ve Kapsamının Davacı Tarafından Kanıtlanması Gereği )
• İŞLETEN ( Trafik Kaydının İşleteni Kesin Olarak Gösteren Bir Karine Olmadığı - Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası )
• TRAFİK KAYDI ( İşleteni Kesin Olarak Gösteren Bir Karine Olmadığı - Trafik Kazası Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası )
• YARALANMA ( Trafik Kazası Sonucu - Maddi ve Manevi Tazminat Davası/Zararın ve Kapsamının Davacı Tarafından Kanıtlanması Gereği )
818/m.42, 45, 47
2918/m.3,19,20/d
1086/m.299
YİBK. 22.6.1966 - 7/7
ÖZET : 1- Ölüm halinde zarar ve ziyan özellikle defin giderlerini de içerir. Ölen şahsın belediye tarafından karşılıksız defnedilmiş olması, davacıların ölenin dini, sosyo-ekonomik durumuna uygun olarak ve yerel güreneklere göre giderde bulunmadıkları anlamına gelmez.
2- Yaralanma halinde, kural olarak, zararın ve kapsamının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Ancak zararın gerçek tutarının kanıtlanamadığı durumlarda işlerin olağan gidişi ve zarar görenin aldığı önlemler de gözönünde tutularak zarar kapsamı hakim tarafından belirlenir.
3- Trafik kaydı, işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, işletenin kayda rağmen başkası olduğu kanıtlanabilir.
4- Hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.
DAVA : Davacılar İsmail vd. vekili avukat tarafından, davalılar R... Tic. Ltd. Şti. vd. aleyhine 28.4.1997 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.4.2002 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacılar, davaya konu olayda ölen Arkan nedeniyle defin giderlerinin ve aynı olayda yaralanan Metin'in karşılanmayan tedavi giderlerinin de ödetilmesi isteminde bulunmuşlardır. Mahkemece, anılan istek kalemleri ile ilgili olarak soyut ispatlanmadığı gerekçesiyle ret kararı verilmiştir. Ölüm halinde zarar ve ziyan özellikle defin giderlerini de içerir. Bu nedenle ( BK. m.45, ilk cümle. ) mahkemenin, bu noktaya ilişkin olarak vardığı sonuç yasanın açık hükmüne aykırı olduğu gibi, yaşam deneyi kurallarına da uygun düşmemiştir: Her ne kadar, dosya arasında bulunan S... Belediye Başkanlığı'nın 2.3.1999 tarihli yazısında, ölenin belediye tarafından karşılıksız defnedildiği bildirilmiş ise de; bu yön, davacıların ölenin dini, sosyo-ekonomik durumuna uygun olarak ve yerel göreneklere göre giderde bulunmadıkları sonucunu doğurmaz. Mahkemece yapılacak iş, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacıların defin giderlerinin kapsamını belirlemekten ibarettir. Yetersiz ve yanılgılı gerekçelerle bu kalem isteğin reddi, bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacılardan Metin davaya konu olayda yaralanmış ve bu nedenle yapılan giderlerin bir bölümü belgelendirilmiştir. Yine, adıgeçene sigorta tarafından bu bağlamda bir kısım ödemede bulunulduğu da anlaşılmaktadır. Kural olarak, zararın ve kapsamının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. ( BK. m.42/1 ). Ancak, zararın gerçek tutarının kanıtlanamadığı durumlarda işlerin olağan gidişi ve zarar görenin aldığı önlemler de gözönünde tutularak, zarar kapsamı hakim tarafından belirlenir. ( BK. m.42/2 ). Burada, hakime verilen bir yetkinin ötesinde görevin söz konusu bulunduğu da göz ardı edilmemelidir. Buna karşın yargılama sırasında davacı Metin'in yaralanmasının niteliği ve iyileşme süreci ile ilgili bir araştırma yapılmamıştır. Adı geçen davacı hakkında ceza yargılaması sırasında düzenlenen raporda ( sol orşiektomi arızasının uzuv zaafı niteliğinde olduğu ) belirtilmiştir.
Şu durumda, mahkemece yapılacak iş; yaralanmanın bu niteliği itibariyle, benzer olaylardaki olağan tedavi ve iyileştirme giderlerinin bir uzman bilirkişi görüşü ile saptanmasından ve sigorta tarafından karşılanan miktarlar indirildikten sonra gerçek zarara hükmetmekten ibarettir. Bu kalem isteğin de, yetersiz ve yanılgılı gerekçeler ile reddedilmesi, bozma nedeni sayılmıştır.
4- Zarara sebebiyet veren olaya karışan araç, trafikte davalılardan D... Elektrik Ltd. Şti. adına kayıtlıdır. Davacı, bu kaydı esas alarak davasını işleten sıfatıyla ona yöneltmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 3 ve 19. maddeleri hükümlerine göre trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenin üçüncü kişi olmasını engelleyen bir yasa hükmü bulunmamaktadır. işleten, trafik kaydı adına olan kişiden mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süre ile kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişiye geçmiş olur. Bu bakımdan, işletenin kayda rağmen başkasına geçmiş bulunduğu kanıtlanabilir. Fakat, bu konuda getirilecek kanıtların üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını zarara uğratacak bir sonuç yaratmaması gerekir.
5- Öte yandan, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 299. maddesindeki esaslar birbiriyle hiç bağlantısı bulunmayan, birbirine karşı tam anlamıyla üçüncü kişi durumunda bulunan kişiler hakkında uygulama alanı bulamaz. Davaya konu olan olayda, aracın olay tarihinden önce 2918 sayılı Yasanın 20/d hükmüne uyulmadan noterlikçe düzenlenmiş bir belge olmadan satılmış olması ve davadan sonra da anılan yasa hükmüne uygun olarak satışın gerçekleştirilmiş bulunması, kayıt sahibi D... Elektrik Ltd. Şti.'nin işleten olmadığının kabulünü gerektirmez. Adı geçen davalı işleten olmadığını geçerli delillerle kanıtlanmış değildir. O nedenle, adı geçen hakkındaki davanın reddi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
6- Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olan işte, davacı Metin'in yaralanmasının niteliği ve buna bağlı olarak uğradığı zararın ağırlığı ve yukarıdaki ilkeler gözönünde tutulduğunda, takdir edilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminat takdiri için de kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda ( 2-3-4-5-6 ) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ), öteki temyiz itirazlarının ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 14.4.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/9601
K. 2004/746
T. 10.2.2004
• İŞLETEN OLMAYAN ARAÇ MALİKİ ( Trafik Kazası Sonucu Ölen Sigortalıya Yapılan Masrafların Ve Sigortalının Hak Sahiplerine Bağlanan Gelirlerin İstenemeyeceği )
• KURUM ZARARININ RÜCUAN ÖDETİLMESİ ( Araç Sahibinin İşleten Veya İstihdam Eden Olması Halinde Sorumlu Tutulabileceği )
• SİGORTALIYA YAPILAN MASRAFLAR ( Trafik Kazası Sonucu - Kazada Kusuru Olmayan Araç Sahibinin İşleten Veya İstihdam Eden Olmaması Nedeniyle Sorumlu Tutulamayacağı )
1479/m. 63
ÖZET : Somut olayda; trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan kişi, işleten ve istihdam eden de olmadığından, sırf araç malikî sıfatıyla sorumlu tutulamayacağından, aleyhindeki davanın reddine karar verilmesi gerekir
Davacı, trafik kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
DAVA : Hükmün, davalılardan Hanifi Avukatı ve Hasan tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR :
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Hasan'ın tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı Hanifi'nin temyizine gelince; Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63. maddesidir.
Resmî Gazete'nin 13 Kasım 2002 tarih ve 24935 sayısında yayımlanan; Anayasa Mahkemesinin 2001/343 Esas ve 2002/41 Karar sayılı kararıyla; 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu ( Bağ-Kur ) Kanununun 63. maddesinde yer alan "araç sahiplerine" ibaresi iptal edilmiştir.
Mahkemece verilen karara esas alınan 05.11.1996 tarihli kusur raporunda, davalı sürücü Hasan 'a %87,5, kazazede Bağ-Kur sigortalısı Fevzi %12,5 kusurlu bulunmuş, araç malikî davalı Hanifi 'ye kusur verilmemiştir. Öte yandan trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan kişi, işleten ve istihdam eden de olmadığından, sırf araç malikî sıfatıyla sorumlu tutulamayacağından, aleyhindeki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Hanifi Şimşek'in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davalılardan Hanifi Şimşek'e iadesine, 10.02.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/5173
K. 2000/8153
T. 2.10.2000
• DAVACININ DAVA SIRASINDA ÖLMESİ ( Davayla Talep Edilen Manevi Tazminata İlişkin Hakkın Mirasçılara Geçmesi )
• MANEVİ TAZMİNAT ( Davacının Dava Sırasında Ölmesi Üzerine Hakkın Mirasçılara Geçmesi )
• MİRASÇILARIN DAVAYA DEVAM ETMESİ ( Manevi Tazminata İlişkin Dava Sırasında Davacının Ölmesi )
• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT ( Kayıt Maliki Olup İşleten Olmadığını Davada İspat Eden Davalı Lehine Yargılama Gideri ve Vekalet Ücretine Hükmedilememesi )
• YARGILAMA GİDERLERİ VE VEKALET ÜCRETİ ( Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davası-Davalı Kayıt Malikinin İşleten Olmadığını Dava Sırasında İspat Etmesi Halinde )
• TRAFİK KAYDINDA MALİK GÖRÜNEN KİŞİ ( Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davasının İşleten Olmadığı Halde Kendisine Tevcih Edilmiş Olması-Yargılama Giderleri )
• İŞLETEN OLMAYAN KAYIT MALİKİNE AÇILAN DAVA ( Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davası-Yargılama Giderleri ve Vekalet Ücreti )
818/m.41,47
2918/m.3,18,85
ÖZET : 1- Trafik kazası sonucunda yaralanan davacının bu nedenle açtığı maddi ve manevi tazminat davasının devamı sırasında başka bir nedenle ölmesi halinde; bu kişinin maddi tazminata ilişkin hakları yanında, manevi tazminata ilişkin haklarının da mirasçılarına geçtiğini kabulü gerekir,
2- Trafık kayıt maliki, işleten konumunda olmadığını, işletenin bir üçüncü kişi olduğunu kanıtladığı takdirde, malik olmasına rağmen işleten sıfatıyla sorumlu tutulamaz. Ancak zarar gören kişi de, davasını açmadan önce işletenin, trafık kaydında adı yazılı olan mı, yoksa bir başkası mı olduğu konusunda araştırma yapmakla yükümlü kılınamaz.
DAVA : Davacılar Hasan ve arkadaşları vekili avukatı tarafından, davalılar Bünyamin ve arkadaşları aleyhine 17.6.1993 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.12.1999 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların tüm, davacıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece dava kısmen kabul edilmiş ve karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu olay sonucu yaralanmış olan davacı Fahri Çetin yargılama devam ederken başka bir nedenle ölmüştür. Bu durumda bu kişinin maddi tazminata ilişkin hakları yanında; manevi tazminata ilişkin haklarının da, ( davayı açtıktan sonra ölmüş bulunması nedeniyle ) mirasçılarına geçtiğinin kabulü gerekir. Adı geçen davacının mirasçıları, miras bırakanlarının manevi tazminat isteğine ilişkin olan bölümünü de usulüne uygun mirascılık ve yetki belgesi ile takip etmiş olduklarına göre manevi tazminatın da verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan manevi tazminat hakkının mirasçılara geçmeyeceği düşüncesi ile bu talebin reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
3- Davalı, Cahit'e yönelen temyiz itirazlarına gelince; zarara sebebiyet veren araç trafikte adı geçen davalı adına kayıtlıdır. Davacı bu kayda dayanarak davasını işleten sıfatıyla ona yöneltmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası'nın 3.ve 19. maddeleri hükümlerine göre trafik kaydı "işleteni" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, kimliğini belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kayıt maliki, işleten konumunda olmadığını işletenin bir üçüncü kişi olduğunu kanıtlamakla, malik olmasına karşın, işleten sıfatıyla sorumlu tutulamaz. Bir araç üzerinde aynı anda iki işleten konumunda kişi olamayacağına göre, kanıtlanması olanaklıdır. İşletenin kim olduğu Karayolları Trafik Yasası'nın 3. maddesinde tanımlanmış ve aynı Yasanın 85. maddesinde de hukuki sorumluluğun işletene ait bulunduğu hüküm altına alınmıştır. Bu bakımdan işleten 2918 sayılı Yasa'nın 3. maddesindeki ölçütlere göre kayıt sahibi olabileceği gibi kayıt sahibi olmayan ve araç üzerinde ekonomik yararı bulunanlar da işleten konumunda yer alabilirler.
Bu bakımdan zarar gören kişi davasını açmazdan önce işletenin trafik kaydında adı yazılı kişiden başkası olduğu konusunda bir araştırma yapmakla yükümlü kılınamaz. Olağan olanı, davanın trafik kaydında adı yazılı kişiye yöneltilmesidir. Somut olayda da davacı trafik kaydına dayanarak bu davayı davalı aleyhine açmış ve onun işleten olmadığı davalının ileri sürdüğü kanıtlarla doğrulanmıştır. Bu nedenle davanın açılmasında davacının bir kusuru bulunmadığından davanın husumet nedeniyle reddi üzerine davalı yararına yargılama giderleri ve bu arada avukatlık ücretine hükmedilemez.
O halde davalı Cahit ile ilgili hükmün yargılama giderleri ve avukatlık ücretine ilişkin olan bölümünün de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 2 ve 3 ) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle davacılar yararına ( BOZULMASINA ), davalıların tüm, davacıların diğer temyiz itirazlarının ( 1 ) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 2.10.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/635
K. 2003/1978
T. 17.3.2003
• RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazasında Yaralanan Sigortalı İşçi İçin Yapılan Harcamalar Üzerine Uğranılan Kurum Zararının Rücuan Ödetilmesinin Talep Edilmesi )
• ARAÇ MALİKİNİN SORUMLULUĞU ( Araç Malikin İşleten Sıfatının Bulunmasının ve Fiili Hakimiyet İle Aracı Tehlikesi Kendisine Ait Olmak Üzere Kendi Nam ve Hesabına İşletmesinin Gerekmesi )
• İŞLETEN SIFATI ( Araç Malikinin Sorumlu Olması İçin İşleten Sıfatının Bulunmasının ve Fiili Hakimiyet İle Aracı Tehlikesi Kendisine Ait Olmak Üzere Kendi Nam ve Hesabına İşletmesi )
• USULİ KAZANILMIŞ HAK ( Anayasa Mahkemesinin İptal Kararının Bulunması )
1479/m.63
ÖZET : Araç malikinin 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesi kapsamında Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan Yasanın öngördüğü "diğer sorumlular" kavramı kapsamında 2918 Sayılı Kanunun 3.maddesi hükmünde öngörülen tanım çevresinde işleten sıfatını haiz bulunması; bir başka anlatımla trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyet ile aracı tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür.
Anayasa Mahkemesi'nin kararının, kesinleştiğinden taraflar lehine usuli kazanılmış hak durumu oluşmamış tüm yargılamalarda resen dikkate alınmasında yasal zorunluluk vardır.
Hal böyle olunca;Mahkemece davalıya rücu alacağından sorumluluğu konusunda; açıklanan hukuki esaslar çevresinde araştırma ve inceleme yapılmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
DAVA : Davacı, trafik kazasında yaralanan sigortalı işçi için yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalılardan Şenol K. Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Fatih Arkan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Dava 29.08.1998 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya davacı Kurumca yapılan sağlık harcamalarının 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesi hükmüne göre davalılardan Şenol K.'dan "araç maliki" sıfatına dayanılarak rücuan tahsili istemine ilişkin olup; Mahkemece verilen 20.11.2001 tarihli "davanın kabulüne" dair hüküm, "Davalı Şenol'ün, yargılama aşamasında borcu ödediği belli olmasına karşın bu yön üzerinde durulmaksızın karar verilmesi" Dairemiz tarafından bozma nedeni yapılmış, bu bozma ilamı uyarınca, mahkemece; istemin Borçlar Yasasının 84. Maddesi dikkate alınarak "kısmen kabulüne" karar verilmiştir. Davaya konu olayın oluşumunda davalı Şenol Kaplan'ın bir kusuru saptanamamış olup, aracın kaza tarihindeki maliki sıfatıyla kurumun rücu alacağından sorumluluğu yönüne gidilmiştir.
Ne var ki, davalı Şenol K.'ın rücu alacağından sorumluluğuna dayanak kılınan 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesinin 3396 Sayılı Kanunla değiştirilen 2.fıkrasında yer alan "... araç maliklerine ..." ibaresi; Anayasa Mahkemesinin 27.03.2000 tarih ve 2001/343 Esas, 2002/41 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararının, kesinleşerek taraflar lehine usuli kazanılmış hak durumu oluşmamış tüm yargılamalarda resen dikkate alınmasında yasal zorunluluk vardır.
Bu durumda; araç malikinin 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesi kapsamında Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan Yasanın öngördüğü "diğer sorumlular" kavramı kapsamında 2918 Sayılı Kanunun 3.maddesi hükmünde öngörülen tanım çevresinde işleten sıfatını haiz bulunması; bir başka anlatımla trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyet ile aracı tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür.
Hal böyle olunca;Mahkemece davalı Şenol K.'ın rücu alacağından sorumluluğu konusunda; açıklanan hukuki esaslar çevresinde araştırma ve inceleme yapılmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Şenol K.'ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/14390
K. 2004/9080
T. 30.9.2004
• TAŞIMA SÖZLEŞMESİ ( İşleten Araç Sahibi Olan ve Alıcı Sıfatıyla Sicilde Kayıtlı Gözüken veya Uzun Süreli Kiralama Ariyet Rehin Gibi Hallerde Kiracı Ariyet vaya Rehin Alan Kişi Oluşu - Kendi Hesabına ve Tehlikesi Kendisine Ait Olmak Üzere Araç Üzerinde Fiili Tasarrufta Bulunduğu İspat Edilen Kimse de İşleten Sayılacağı )
• TAZMİNATIN RÜCUEN TAHSİLİ ( Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanması - Kimin İşleten Sıfatını Kazanacağı Trafik Kanununun 85 ve 3. Maddelerine Göre Tespiti Gereği )
• İŞLETEN SIFATI ( Araç Sahibi Olan ve Alıcı Sıfatıyla Sicilde Kayıtlı Gözüken veya Uzun Süreli Kiralama Ariyet Rehin Gibi Hallerde Kiracı Ariyet vaya Rehin Alan Kişi Oluşu/Kendi Hesabına ve Tehlikesi Kendisine Ait Olmak Üzere Araç Üzerinde Fiili Tasarrufta Bulunduğu İspat Edilen Kimse de İşleten Sayılacağı - Taşıma Sözleşmesi )
2918/m.3,85
ÖZET : Trafik Kanununun 3. maddesine göre işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya uzun süreli kiralama, ariyet, veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Sivas Asliye 2.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 23.09.2003 tarih ve 1999/707-2003/699 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Muktedir Lale tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sivas Bölge Müdürlüğü ile davalı kooperatif arasında 22.08.1995 tarihli taşıma sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıya ait olan ve davalı kooperatifin emrinde çalışan dava dışı sürücü İhsan A'ın idaresindeyken oluşan trafik kazası sonucu şantiye personellerinden Samet H'nin öldüğünü, kazanın oluşumunda 8/8 oranında teknik arızanın etkili olduğunu, her iki davalının araçtaki teknik arızadan sorumluluklarının bulunduğunu, müvekkilince ölen personelinin yakınına toplam 8.927.775.000.-lira tazminat ödendiğini ileri sürerek, anılan meblağın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, ölümle sonuçlanan trafik kazasının teknik arıza nedeniyle meydana geldiği, davacı idarenin kazaya karışan aracı uzun süreli kiraladığı, periyodik bakım ve tamiratının davacı idare tarafından yapılacağı veya yaptırılması gerektiği, sürücü ve araç malikine kusur izafe edilemeyeceği, rücu koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, davacı kurumun, davalılardan kooperatif ile yapmış olduğu taşıma sözleşmesinden dolayı işleten sıfatını kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. Davaya konu kazanın, davalılardan Turan A'ın maliki olduğu aracın dava dışı sürücüsü İlhan Arslan'ın idaresindeyken meydana geldiği, davacı idarenin çalışanı olmadığı çekişme konusu değildir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 85 nci maddesinde "bir aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa; motorlu aracın işleteni bu zarardan sorumlu olur" hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 3 ncü maddesinde işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya uzun süreli kiralama, ariyet, veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır, şeklinde tanımlanmıştır. Doktrinde, işleten motorlu bir aracı, kendi menfaat ve hesabına işleten, tehlike ve masraflarını üstlenen, araç ile aracın işletilmesi için gerekli personel üzerinde fiilen ve doğrudan doğruya emir ve tasarruf yetkisine ( gücüne )sahip olan kimse olarak tanımlanmıştır. ( Bkz.Prof.Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku - Genel Hükümler, Genişletilmiş 2.Bası, Ankara, 1988, Cilt-2, Sh.243 ).
Bu durumda, yukarıdaki tanımlamalar ve davacı idare ile davalı kooperatif arasında yapılan sözleşme çerçevesinde, davacı idarenin işleten sıfatını kazanmadığı gözetilerek, bu konuda bilirkişi raporları arasındaki çelişki dahi giderilmeksizin yazılı gerekçelerle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 )numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 )numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/4455
K. 2005/8017
T. 11.7.2005
• ARAÇ SAHİBİNİN KURUMUN RÜCU ALACAĞINDAN SORUMLULUĞU ( Trafik Kazasında Ölen Sigortalının Hak Sahiplerine Davacı Kurumca Bağlanan Aylığın İlk Peşin Değeri - Ancak İşleten Sıfatını Haiz Bulunması Halinde Mümkün Olduğu )
• KURUM ALACAĞININ RÜCUAN TAHSİLİ ( Araç Sahibinin Ancak İşleten Sıfatını Haiz Bulunması Halinde Mümkün Olduğu - Trafik Kazasında Ölen Sigortalının Hak Sahiplerine Davacı Kurumca Bağlanan Aylığın İlk Peşin Değeri )
• SİGORTALININ TRAFİK KAZASINDA ÖLMESİ ( Hak Sahiplerine Davacı Kurumca Bağlanan Aylığın İlk Peşin Değerinin Rücuan Tahsili İstemi - Araç Sahibinin Ancak İşleten Sıfatını Haiz Bulunması Halinde Mümkün Olduğu )
• İŞLETEN SIFATI ( Araç Sahibinin Ancak Bu Sıfata Haiz Bulunması Halinde Trafik Kazasında Ölen Sigortalının Hak Sahiplerine Davacı Kurumca Bağlanan Aylığın İlk Peşin Değerinin Rücuan Tahsili İstenebileceği )
1479/m.63
2918/m.3
ÖZET : Dava, meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine davacı Kurumca bağlanan aylığın ilk peşin değerinin 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi hükmüne göre davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Anılan madde kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları; öncelikle üçüncü kişinin suç sayılan hareketi ile yasada belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması ve sigortalı ya da haksahiplerine bu yardımların yapılması koşuluna bağlanmıştır.
1479 sayılı Kanunun 63. maddesindeki araç maliki ibaresi Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiğinden, araç malikinin Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak işleten sıfatını haiz bulunması halinde mümkündür.
Olayda, araç malikinin aynı zamanda istihdam eden ve aracın işleteni durumunda olup olmadığı, sigortalının kaza tarihi itibariyle, işletenin kusurunun belirlenmesi açısından, ehliyetinin varlığı araştırılmalı, ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmamış ise işleten dahi olsa, sigortalının kusurundan sorumlu olmayacağı gözetilmelidir.
DAVA : Davacı, trafik kazası sonucu ölen sigortalının haksahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalılardan Mehmet ve İbrahim avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Mehmet'in tüm, diğer davalı İbrahim'in ise sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Dava, 27.7.2000 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine davacı Kurumca bağlanan aylığın ilk peşin değerinin 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi hükmüne göre davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece, davalı İbrahim'in, kusurlu Bağ-Kur'lunun kullandığı aracın, kaza tarihindeki maliki sıfatıyla Kurumun rücu alacağından sorumluluğuna karar verilmiştir.
Bu yönde; 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları; öncelikle üçüncü kişinin suç sayılan hareketi ile yasada belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması ve sigortalı ya da haksahiplerine bu yardımların yapılması koşuluna bağlanmıştır.
Bu davada somutlaşan olayda davalılardan sürücü Mehmet'in % 75, sürücü Bağ-Kur'lunun % 25 kusurlu olduğu tespit edilmiş ve sigortalının haksahiplerine Bağ-Kur'ca ölüm sigortasından aylık bağlanmıştır.
Davalı İbrahim'in rücu alacağından sorumluluğuna dayanak kılınan 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinin 3396 sayılı Kanunla değiştirilen 2. fıkrasında yeralan "...araç maliklerine..." ibaresi; Anayasa Mahkemesinin 27.3.2000 tarih ve 2001/343 E., 2002/41 K. sayılı kararıyla iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu durumda; araç malikinin 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan yasanın öngördüğü "diğer sorumlular" kavramı kapsamında 2918 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmünde öngörülen tanım çevresinde işleten sıfatını haiz bulunması; bir başka anlatımla trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyeti ile aracın tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür. Davalı İbrahim'in, sigortalının kullandığı aracın işleteni olup olmadığı araştırılmamıştır. Ayrıca, sigortalının kaza tarihi itibariyle ehliyetnamesinin olup olmadığı, bu bağlamda işleten için ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmadan dolayı kusurunun saptanamaması halinde davalı araç malikinin işleten sıfatını haiz bulunsa bile, sigortalının kusurundan sorumlu tutulamayacağı dikkate alınmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; araç maliki İbrahim'in aynı zamanda istihdam eden ve aracın işleteni durumunda olup olmadığı, sigortalının kaza tarihi itibariyle ehliyetnamesinin varlığı, işleten için ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmadan dolayı kusurlu olup olmadığı hususunda araştırma ve soruşturma yapılmak ve taraflara delillerini sunması için mehil verilmek, tüm deliller toplandıktan sonra varılacak sonuca göre karar vermek gerekir. Şayet, davalı araç malikinin ehliyetsiz kişiye araç kullandırtmadan dolayı kusurunun saptanamaması halinde; işleten sıfatını haiz bulunsa dahi, sigortalının kusurundan sorumlu tutulamayacağından, aleyhindeki davanın reddine karar vermekten ibarettir.
O halde, hükmün temyiz eden davalı İbrahim'in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), temyiz harcının istek halinde İbrahim'e iadesine 11.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/1154
K. 2003/1907
T. 11.3.2003
• RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazasında Ölen Sigortalının Haksahiplerine Yapılan Harcamalar Üzerine Uğranılan Kurum Zararının Rücuan Ödetilmesinin Talep Edilmesi )
• RÜCU EDİLECEK KİŞİLERİN SORUMLULUĞU ( Üçüncü Kişinin Suç Sayılan Hareketi İle Yasada Belirtilen Sosyal Sigorta Yardımlarının Yapılmasının Gerektiren Bir Halin Bulunması )
• İŞLETEN SIFATI ( Hukuki Esaslar Çerçevesinde Malikin Kaza Tarihinde Sürücüsü Olan Diğer Şahıs Davalı İle Aralarındaki Hukuki İlişkinin Belirlenmesinin Gerekmesi )
• SOSYAL SİGORTALAR YARDIMINI GEREKTİREN HAL ( Sorumluluk için Üçüncü Kişinin Suç Sayılan Hareketi İle Yasada Belirtilen Sigorta Yardımlarının Yapılmasını Gerektiren Halin Varlığının Gerekmesi )
1479/m.63
2918/m.85
ÖZET : 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesi hükmü kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları da öncelikle 3.kişinin suç sayılan hareketi ile yasada belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması koşuluna bağlanmıştır. Davalının işleten sıfatını haiz olup olmadığının belirlenmesinde; yukarıda açıklanan hukuki esaslar çevresinde ve maliki bulunduğu aracın kaza tarihindeki sürücüsü olan diğer davalıyla aralarındaki hukuki ilişkinin niteliği üzerinde de durulmak suretiyle gerekli araştırma ve inceleme yapılmalıdır.
DAVA : Davacı, trafik kazasında ölen sigortalının haksahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ercan Turan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Dava, 20.11.1999 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden sigortalının haksahiplerine davacı Kurumca ölüm sigortası kolundan bağlanan aylığın ilk peşin değerinin 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesi hükmüne göre davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkin olup;Mahkemece, 1479 sayılı Yasanın 63. maddesinde yer alan araç sahiplerine ilişkin düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali gerekçe gösterilerek, davalılardan Bülent Ç. hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı Bülent Ç.'nın sorumluluğuna dayanak kılınan, 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesinin 3396 Sayılı Kanunla değiştirilen 2.fıkrasında yer alan "araç maliklerine" ibaresi; Anayasa Mahkemesinin 27.08.2002 tarih ve 2001/343 Esas, 2002/41 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu durumda araç malikinin 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesi hükmüne göre Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak kusurunun varlığı ya da anılan Yasanın öngördüğü "diğer sorumlular" kavramı kapsamından 2918 Sayılı Kanunun 3.maddesi hükmünde öngörülen tanım çevresinde işleten sıfatının haiz bulunması;bir başka anlatımla trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyet ile aracı tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür.
Hal böyle olunca; Bülent Ç.'nın işleten sıfatını haiz olup olmadığının belirlenmesinde; yukarıda açıklanan hukuki esaslar çevresinde ve maliki bulunduğu aracın kaza tarihindeki sürücüsü olan diğer davalıyla aralarındaki hukuki ilişkinin niteliği üzerinde de durulmak suretiyle gerekli araştırma ve inceleme yapılmalıdır.
Diğer taraftan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85 ve devamındaki madde hükümleri kapsamında işleten;zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda şahsi kusuru bulunmasa bile fiili hakimiyetinde bulunan aracın sürücüsü ile sürücünün dışında kalan diğer yardımcıların kusurlu eylemlerinden sorumlu ise de; kazanın oluşumunda şahsi kusurunun bulunmaması koşulu ile kazanın oluş sebebinin münhasıran sürücünün ağır kusurundan ileri gelmesi durumunda; sürücünün uğradığı zararları tazmin bakımından sorumluluktan kurtulma olanağı vardır.
Nitekim 1479 Sayılı Kanunun 63.maddesi hükmü kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları da öncelikle 3.kişinin suç sayılan hareketi ile yasada belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması koşuluna bağlanmıştır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, araç maliki Bülent Ç.'nın sorumluluğu yönünden yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/9157
K. 2002/1348
T. 18.2.2002
• RÜCUAN TAZMİNAT ( Kasko Sigortasından Kaynaklanan Rücuan Tazminat Talebi )
• İŞLETEN SIFATI ( İlgili Tarafından Başka Kişinin Aracı Kendisine Ait Olmak Üzere İşlettiği ve Araç Üzerinde Fiili Tasarrufu Bulunduğu İspat Edilirse Bu Kimsenin işleten Sayılması )
• KİRACILIK SIFATI ( Aracın Uzun Süreli Kiralama Ariyet veya Rehni Gibi Durumlarda Kiracının Ariyet veya Rehin Alan Kişi Olması )
• HUSUMET ( Kaza Yapan Aracın Dava Dışı Üçüncü Bir Şahsa Teslim Edildiğini Bu Nedenle Husumet Düşmeyeceğinin Savunulması )
• İSPAT YÜKÜ ( İlgili Tarafından Başka Kişinin Aracı Kendisine Ait Olmak Üzere İşlettiğinin ve Araç Üzerinde Fiili Tasarrufta Bulunduğunun İspatının Gerekmesi )
2918/m.3
ÖZET : Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Kartal 3.Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 7.6.2000 tarih ve 1999/785-2000/475 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı Maltepe Belediye Başkanlığı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortası ile sigortalı aracın, davalıların malik ve sürücüsü olduğu aracın tam kusuru ile çarpması sonucu hasarlandığını ileri sürerek sigortalılarına ödedikleri 53.000.000 TL.nin 15.8.1997 tarihinden itibaren faizi ile davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Belediye Başkanlığı vekili, davalı aracın ihale ile dava dışı Kabataş Tur.Ltd.Şti.ne teslim edildiğini, aracın bu şirket tarafından işletildiğini, savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Enis Şahin, hakkındaki dava atiye terk edilmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davalı Enis Şahin yönünden davanın atiye terkine, davalı Belediye Başkanlığı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı Maltepe Belediye Başkanlığı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kasko sigortasından kaynaklanan rucuen tazminat istemine ilişkindir. Davalılardan Maltepe Belediye Başkanlığı vekili, savunmasında dava konusu aracın, maliki müvekkili olmakla beraber, ihale ile kaza yapan aracın ,dava dışı Kabataş Ldt. Şti. ne 25.9.1995 tarihinde teslim edildiğini, işletenin Kabataş Ltd.Şti. olduğunu, bu nedenle müvekkiline husumet düşmeyeceğini savunmuştur. Karayolları Trafik Kanununun 3. maddesine göre işleten "Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır. " şeklinde tanımlanmıştır. Bu durum karşısında, dosya kapsamına ve belgelere göre, davalı Belediye 'nin aracı dava dışı Kabataş Ldt. Şti. ne teslim etmesine ilişkin 25.9.1995 tarihli belgenin yukarıda açıklanan KTK.3. maddesi hükmüne göre, işleten sıfatını dava dışı Kabataş Ltd. Şti.ne kazandırıp kazandırmadığı araştırılıp, husumet itirazi değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Maltepe Belediye Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.2.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.