Mesajı Okuyun
Old 11-06-2007, 14:07   #2
av.seckinaksoy

 
Varsayılan

TEMYİZ DİLEKÇEM:
YARGITAY ( ) HUKUK DAİRESİNE SUNULMAK ÜZERE
TÜKETİCİ MAHKEMESİNE

DOSYA NO :
TEMYİZ EDEN
(DAVACI) : Ş.S
VEKİLİ : Av.S.A
KARŞI TARAF
(DAVALILAR) : 1-) A.Ltd.
2-) B A.Ş
TEBLİĞ TARİHİ : 15.1.2007
İTİRAZLARIMIZ :
Yerel Mahkemenin eksik ve afaki bir incelemeyle vermiş olduğu görevsizlik kararı, hukuka-hukukun temel ilkelerine ve adalete aykırıdır:
1. Davamız satılan malın ayıplı çıkması nedeniyle ayıpsız misliyle değiştirilmesi talebimize ilişkindir. Bu nevi davalar kesinlikle TÜKETİCİ MAHKEMELERİ’nin görevine girmekte ise de Yerel Mahkeme kendisini görevsiz görmüş ve Tensip Zaptında yanlış hukuki niteleme sonucu “Satım Sözleşmesini İstisna Sözleşmesi” olarak nitelendirmiş ve “Görevsizlik Kararı” vermiştir. Bu karar yanlıştır. Şöyle ki:

2. KAZAN TEK BAŞINA SATIM SÖZLEŞMESİNİN KONUSU OLABİLİR:
Müvekkilim davalılardan A.Ltd.Şti.ile yapmış olduğu SATIM SÖZLEŞMESİ ile kendisinden bir adet kat kaloriferi kazanı almıştır. Satım sözleşmesine dayalı fatura davamız ekinde sunulmuştur. Kazan, tek başına bir ekonomik değeri olan, sadece bir şahıs için sipariş üzerine özel olarak üretilmeyip bütün tüketiciler tarafından alınıp satılabilen ve her türlü satım sözleşmesinin konusu olan BELİRLİ BİR MALDIR. Kaldı ki, müvekkilim ısıtma sisteminden şikayetçi değildir, “Tek başına bir mal olan” kazan arızalıdır ve değiştirildiği takdirde sorun giderilecektir. Satılmış olan söz konusu kazandan tek yararlanan müvekkilimdir. Dava konusu, büyük bir sitenin merkezi ısıtma sisteminin kazan dairesi değil bir kişi tarafından tek bir mal olarak alınan kazandır.

3. MÜVEKKİLİN ALDIĞI KAZANIN YİNE SATICI TARAFINDAN MONTE EDİLMESİ SÖZLEŞMENİN TÜRÜNÜ KESİNLİKLE DEĞİŞTİREMEZ :
Dava eki faturadan da anlaşılacağı üzere A.Ltd. Şti.nin iki sıfatı vardır. BİRİNCİSİ YETKİLİ SATICILIK SIFATI DİĞERİ İSE TESİSATÇILIK SIFATI. Satıcı sıfatı ile satmış olduğu kazanı yine kendisinin monte etmesi SÖZLEŞMENİN TÜRÜNÜ DEĞİŞTİREMEZ. SÖZLEŞME SATIM SÖZLEŞMESİDİR. Aksi bir düşünceye göre kazan başka bir satıcıdan alınsa bu satıcı Tüketiciyi Koruma Kanunu çerçevesinde sorumlu olacak iken sadece montajın da aynı satıcı tarafından yapılması ile tüketiciyi ilgili yasanın koruması dışına çıkarmak hukuk devleti ilkeleri ile de bağdaşmaz.

4. BİR AN İÇİN SÖZLEŞMENİN İSTİSNA SÖZLEŞMESİ OLDUĞU DÜŞÜNÜLSE DAHİ:
a. Yargıtay 19.Hukuk Dairesini’nin 2003/2235 E ve 2004/396 K.sayılı ve dava dilekçemiz ekinde sunulu kararda açıkça görüldüğü üzere “TÜKETİCİ KANUNUNUN UYGULANMASINDAN DOĞAN İHTİLAFLARIN TÜKETİCİ MAHKEMESİNDE ÇÖZÜMLENMESİ GEREKMEKTEDİR”. Davamız ısrarla da üzerinde durduğumuz cihetle “GARANTİ BELGESİNE” dayalı açılmıştır. Ve Garanti Belgesinin Düzenlediği şartlara uyulmaması sebebiyle açılan iş bu davanın görüleceği yer TÜKETİCİ MAHKEMELERİDİR. GARANTİ BELGESİ TÜKETİCİ KANUNUNUN UYGULANMASINDAN KAYNAKLANMAKTADIR.

b. Kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte Yerel Mahkeme tarafından var olduğu iddia edilen “İstisna Sözleşmesi” sadece müvekkilim ile yetkili satıcı A.Ltd. Şti. arasında olabilir. Ana satıcı –kanunun lafzıyla- “İMALATÇI-ÜRETİCİ” B. Aş. İle kesinlikle böyle bir sözleşmenin varlığından söz edilemez. Ana satıcı tarafından tüm garanti belgeleri imzalanmış tüm taahhütler verilmiştir. Müvekkilim “Satım Sözleşmesi”nin en başından beri ana satıcı tarafından, TÜKETİCİ KANUNUNUN KORUMASI ALTINA ALINMIŞTIR. Yerel mahkeme vermiş olduğu söz konusu karar ile ANA SATICININ SORUMLULUĞUNU BİR KALEMDE BERTARAF ETMİŞTİR. BU AÇIKÇA KANUNA AYKIRIDIR.
Kabule göre mahkemenin yapması gereken davayı, müvekkilim ile arasında, “istisna sözleşmesi” olduğu iddia edilen A.Ltd. Şti. açısından tefrik etmek ve “İMALATÇI-ÜRETİCİ” B.AŞ. AÇISINDAN ESASTAN İNCELEMEYE GEÇMEK OLMALIDIR. ÇÜNKÜ ŞİRKET GARANTİ BELGESİ İLE SORUMLULUĞUNU EN BAŞTAN KABUL ETMİŞTİR. AKSİ DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE SULH HUKUK MAHKEMESİ’NİN DAVAYI GARANTİ BELGESİ ÇERÇEVESİNDE ÇÖZMESİ YANİ 4077 SAYILI KANUN MADDELERİNİ UYGULAMASI GEREKECEKTİR. GENEL MAHKEMELER SÖZ KONUSU KANUN ÇERÇEVESİNDE SADECE TÜKETİCİ MAHKEMELERİ’NİN KURULMADIĞI YERLERDE KARAR VEREBİLİRLER VE BURADA DA VERDİKLERİ KARAR TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATI İLE VERİLEBİLİR.

5. YEREL MAHKEMENİN VERMİŞ OLDUĞU KARAR USUL EKONOMİSİNE DE AYKIRIDIR:
“Davaların görülmesinin çabuk ve ucuz olması, hem mahkemeleri ve dolayısıyle devleti, hem de tarafları yakından ilgilendirir. Usul ekonomisi sayesinde yurttaş hakkına ucuz ve çabuk kavuşacağı gibi, mahkemeler de boş yere uğraştırılmamış olur. Usul ekonomisi, çiğnenen ya da çiğnenme olasılığı bulunan objektif hukukun en az giderle, en kısa sürede, en az zorlukla gerçekleşmesini ve boş yere davalar açılmasının önlenilmesini sağlamaya yönelik bir usul ilkesidir.” ( DURSUN, Hasan. Türk yargısında davaların uzamasının nedenleri ve çözüm önerileri. AnkaraPT.YSPKGM, Mayıs 1994.
185s. tab. (DPT.2348-YSPKGM.576) Bibl.: s.181-185. )
Davacı müvekkilimin isteği ayıplı kalorifer kazanının bir yenisi ile değiştirilmesidir. Bu isteğine en ucuz ve en kısa yoldan Tüketiciyi Koruma Kanunu çerçevesinde kazanın değiştirilmesi hakkını kullanarak ulaşabilir.(Dava dilekçemizde de değiştirme şartlarının fazlasıyla oluştuğu görülecektir.) Genel yetkili mahkemelerin yapacağı inceleme ve Borçlar Kanununun İstisna Sözleşmesi hükümlerinin uygulanması neticesinde davacı müvekkilimin isteğine ulaşması mümkün değildir. Bu da kanun ile (ve davalılar tarafından da GARANTİ BELGESİ ile) korunan bir hakkın kullanılamaması sorununu ortaya çıkarır ki, bir hukuk devletinde böylesi bir sonuç kesinlikle kabul edilemez. Yerel Mahkeme’nin eksik inceleme ve yanlış hukuki nitelemeye dayalı kararının bozulması ve davaya Tüketici Mahkemesinde bakılması gerekmektedir.