Sayın Tikici,
Soru kolay dediysek o kadar da değil....
Bilindiği gibi menfi tespit davası ''borcun olmadığı veya ödeme emrine itiraz edilemediği hallerde'' açılır. Bu nedenle teminat yatırmak gibi ağır koşulların yanı sıra, ağır işleyen bir yargı yoludur; takibi de kolay kolay durdurmaz.
Olayımızda borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş, borcu kabul etmiştir. Vergi Dairesinin araya girmesi ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra olmuştur. Bu durumda menfi tespitten başka bir yol olmalı diye düşünüyorum. Yasa koyucu bu olasılığı düşünmedi ise, yargının bir içtihatla bu boşluğu doldurabileceğini düşünüyorum. Yargının boşluk olmayan konularda bile bu esnekliği gösterdiğini hepimiz bilmekteyiz.
Olayımızda aynı konuda yüze yakın dava açılacak olması borçlunun durumunu vahim kılmakta: teminat yatırmak iyiniyetli borçluyu olağanüstü zora sokacak. Ayrıca davanın uzun sürmesi de borçlunun zararına olacak. İcra tetkik mercii vergi dairesinin makbuzlarına dayanarak takibi iptal edebilir kanısındayım. İcra Tetkik mercii'nin görevi olayımıza tam olarak uymaktadır. Genel mahkemeleri bu tür davalarla doldurmamak gerekir. (Gerçi merciiler de boş değil ama ...

)
Bütün bu nedenlerle menfi tespit davası çözüm olmadığı gibi, tam tersine, kendisi bir sorun haline gelmekte.
Saygılarımla
Bir Dost