Mesajı Okuyun
Old 06-06-2007, 11:14   #33
uye8490

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Ben Avukat Selim BALKU, ticaretle uğraşıyorum...

Parası olanların sorunlarını çözerim, bilgi satar emeğimi para karşılığında başkalarına sunarım,

dünyanın bir başka yerinde bir haksızlık varsa beni orada bulursunuz çünkü amacım hakkaniyeti para karşılığında sağlamak, parası olmayanın hakkaniyeti beni ilgilendirmiyor,

hukuku para kazanma için okudum, mesleğe başlarken, yemin ederken aklımdan hep bunlar geçiyordu...

Hukuksuzluğu hergün görüyorum, ancak para verirlerse el atıyorum, para vermezlerse serçe parmağımı bile oynatmıyorum,

haksızlığa karşı para aldığım halde susarsam kendimi hain bir şeytan, almadığım halde konuşursam enayi kahraman olarak görüyorum...

ruhumda söndüremediğim bir para hırsı var, büroma gelen müşterilerime paranın arkasından bakar gibi bakıyorum, para alamayacağım müvekkilimin işini yapmıyorum yapmak da içimden gelmiyor,

"biri bana anlatsın" dendiği için anlatıyorum, böyle doğdum, böyle öleceğim...

Çok önemli not: Yukarda anlatılar kendime haiz gözlemlerim, tüm hayatım boyunca benim gibi düşünen bir başka avukata rastlamadım...

Ben de avukatım.

Avukatlık onurunun her fırsatta yere çalındığı bir ortamda avukatlık yapmaya çalışıyorum.

Hakları gaspedilen insanların hukuk mücadelesinde eli ,ayağı ve dili olma yolunda emek veriyorum.

Emeğim ucuz değildir bu nedenle parayla ölçülemeyeceğini biliyorum.Ama yine de emeğime sahip çıkıyor ve emeğim onurumdur diyerek ,vicdanımı rahatsız etmeyecek ve yastığa başımı koyunca,beni karabasanlara boğmayacak, aynada yüzüme bakınca bakışlarımdan utandırtmayacak bir maddi karşılığı talep etme ve alma konusunda kendimi yükümlü sayıyorum.

Ama şunu asla unutmuyorum, alnımda dehşet bir güzellikle taşımaya çalıştığım onurum ,cebime ,cüzdanıma balık istifi doluşacak banknotlardan kat ve kat daha değerlidir.

Çaresiz olduğuna yüzde yüz kanaat getirdiğim insana gerekli hukuki yolları gösteriyorum.Diğer meslektaşlarımı zor duruma düşürecek olan "parasız iş alma"yoluna sapmıyorum.Ama o insanı da kesinlikle çaresiz bırakmıyorum.Hiç bir şey yapasam, o insanı hukuki bir yardımdan faydalanması için baroya yönlendiriyorum.Adli yardım denen bir müessese var bunu biliyorum.

Piyasa avukatı olamadım olmaya da niyetim yok.

Büroma gelen "insan" mutlaka darda kaldığı için geliyordur.Ya hakkı gaspedilmiş,ya emeği yağmalanmış ya yaralı, ya evlat,kardeş ,anne veya baba acısı yaşayan bir "insandır" bunu asla unutmuyorum.Elim vardığınca ,dilim döndüğünce acısını kucaklamaya ,hakkını savunmaya çalışıyorum.Ama asla ve asla emeğimi de yağmalatmıyorum.

Böyle doğdum,böyle yaşıyorum ve böyle de öleceğim.

Yaşamıma şöyle kıyısından durup baktığımda "insan"olduğumu ,yüreğim ışıktan ve güzellikten darmadağın bir halde,iliklerime kadar hissediyorum.


Mesleğe başlarken yeminimden sonra "bu cübbeyi taşımak ateşten bir gömlek taşımak gibidir.Bunu biliyorum,bunun farkındayım.Bu cübbeyi taşırken yanmak da var.Ama, büyük ustanın dediği gibi,sen yanmasan ben yanmasam biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa"diyerek duygularımı ifade etmiştim.
Bu sözlerimi ve ettiğim yemini unuttuğum tek bir günüm olmadı.