Mesajı Okuyun
Old 29-05-2007, 18:48   #2
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Av. Selim Balku

Derin bir yarayı deştiniz:
Alıntı:
TCK 184. Maddesi gereğince müvekkilimin kendisi yapmadığı halde ruhsata aykırı olarak dairesine eklenmiş alanla alakalı olarak söz konusu maddeye göre sorumluluğu var mı?
Cezaların şahsiliği kuralına göre, ruhsatsız yapıyı kim yaptıysa o sorumlu olmalıdır. Müvekkilin ifadesine göre sorumlu olan eski maliktir.
Alıntı:
Daireyi sattığı için 5. fıkraya göre etkin pişmanlıktan faydalanamıyor, yeni malik daireyi ruhsata uygun hale getirirse, eski malik olan müvekkilime açılan dava düşer mi?
Düşer. Önemli olan ruhsata aykırılığın kimin tarafından giderildiği değil, ruhsata aykırılığın giderilmesidir.
Alıntı:
Benim kanaatime göre TCK 184. Madde gecekonduları önlemeye yönelik getirilmiş bir maddedir, yukarıda izah etmeye çalıştığım "suçun" hukuki dayanağı TCK 184 değil de apartmanın ortak alanlarına müdahele gerekçesiyle Gayrimenkul kiraları hakkında kanun ya da başka bir hüküm olmalıydı. Bu sebeple müvekkilim söz konusu eylemi yaptığını düşünsek bile bu madde hükmüne göre yargılanmamalı.

Bu maddenin metninde ‘Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak yapılan her bina’ dediğine göre ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak yapılan her bina madde kapsamındadır.

Maddenin yorumlanmasında sizin düşündüğünüz gibi karar veren bazı asliye ceza mahkemeleri ‘’bina’’ kavramını İmar Kanunu’nda yazdığı biçimiyle tanımladılar. TCK’nın maddesini İmar Kanunu’ndaki tanımlara göre yorumladılar:

İmar Kanunu’nun 5.maddesine göre :
Yapı; karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir.
Bina; kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme ve dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarıyan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır.
Bu nedenle bazı mahkemeler bina tanımına girmeyen hacim büyütme, duvar ekleme, duvar yıkma, balkon kapatma gibi tadilatları beraatle sonuçlandırdılar. Hatta bazı mahkemeler kaba inşaatı bitmiş binaları bile içinde henüz oturulmadığından binadan saymadılar. Beraat kararları temyiz edildi.

Kişisel görüşüme göre kanun koyucu gecekonduları önlemek için değil, yapı ruhsatı alınmadan yapılan inşaatları cezalandırmak istemiştir. Ceza hukukunda yapı-bina ayırımı olmadığından bina sözcüğünü kullanmıştır. Uygulamacı ceza hukukçularının maddedeki bina sözcüğüne İmar Kanunu’ndaki anlamı yüklememeleri gerekir. Aksi halde bir evden daha yüksek olan ve içinde insan hayvan veya eşya bulunmayan büyük tesisler madde kapsamı dışında kalacaktır. Hatta kapısı pencersi takılacak aşamadaki bitirilmemiş binalar bile kapsam dışı kalacaktır. Bu da büyük bir adaletsizlik olacaktır.

İlginç olan şudur ki, TCK 184.maddesi hakkında görülen davalardan hiç biri Yargıtay’dan dönmedi. TCK’nın yürürlüğe girmesinden bu yana geçen 2 yıl boyunca Yargıtay’a giden dosyalar hala geri gelmedi. Böyle giderse Yargıtay Ceza Dairesi demek yerine Bermuda Ceza Üçgeni demek daha doğru olacak.

Saygılarımla