03-05-2007, 02:13
|
#3
|
|
Sonradan düşününce aklıma şu da geldi. Hacze gittiğiniz sırada icra memurundan post cihazından o gün yapılmış satışların haczini talep edebilirdiniz. Bu da menkul haczi niteliğinde olacaktır. Post cihazından günsonu raporu alabilirdiniz. O raporda o gün yapılan işlemler ve kredili satışların toplam tutarını görebilirdiniz. O tutarın haczedildiğine ilişkin haciz tutanağına kayıt düşürürdünüz. Bu kayıt tutulduğu an zaten menkul haczi niteliğinde bir işlem olduğundan; o toplam tutarı haczetmiş olurdunuz. Ardından da post cihazının ilgili bankasına ilgili hesaptaki o kadarlık tutarın haczedilmiş olduğundan bahisle icra dosya hesabına yatırılmasına ilişkin müzekkere yollayabilirdiniz.
Bence bu yöntem daha pratik. Zira fiili bir haciz işlemi ve tutanağa geçirilmiş bir gerçek aidiyet söz konusu. Ayrıca böylece post cihazı adına kayıtlı şirketin istihkak iddiasını da büyük oranda engellemiş olurdunuz. Konsinye satılması için borçlu şirkete mal verdiğini kanıtlayamadığı sürece post cihazı sahibi şirketin hiçbir itiraz hakkı olmazdı kanımca.
Tabi bu şekilde ancak haciz tarihindeki post cihazından geçirilmiş satış tutarı ile sınırlı kalırdınız. Ancak borçlu işyerinin büyük ve işlek bir işyeri olması; haczin gün sonuna doğru yapılması durumunda bence sonuç hiç de fena olmazdı.
|