Orta 2- Orta3 ve Lise 1.sınıfları Ünye'de okudum. Karadeniz'in incisi derlerdi. Hayrabolu'dan tayinimiz çıkıp da ilçeye gelmeden önce bizi bol bol uyardılar: "Akrebi boldur, dikkat!". Bizimkiler güldü. Eşyalar bir gece sonra geldi, lojman olmadığı için ilk günü ev aramakla geçirdik ve ilk baktığımız evde kapı açılır açılmaz bizi bir akrep karşıladı
Ne bayırı diyorlardı hatırlamıyorum, bir yokuşun tepesinde 3 katlı, bahçeli bir evin ilk katını kiraladık (diğer evde bir gece konaklayıp, gece 2 tane daha görünce ertesi sabah apar topar eşyaları yeniden toplamıştık
). Ertesi gün taşındığımız evde hemen değilse de, bir hafta içinde bir kaç kez daha davetsiz konuklarımızla karşılaştık, ama bir daha -ve kaldığımız 3 yıl boyunca- hiç karşılaşmadık.
Kültür sanat etkinlikleri o yıllarda (84-87 aralığı) pazar günlerinin yağlı günleri olarak anılmasından ibaretti (ya da benim ilgimi daha fazlası çekmiyordu ki hatırlamıyorum
). Her yer (hatta evler) fındık fabrikası gibiydi. Çamlık tabir edilen mesire, piknik alanı olup, yazları çadır kurulup yazlık olarak kullanılan alanı, Kılıç oteli, Merkez Ortaokulu ve biricik lisesini, meydanını ve sahil şeridini hatırlıyorum en çok. Bir de kar bastırınca survivor tadında geçirdiğimiz okula gidiş- gelişlerini.
O zamanlar idam cezası yürürlükteydi. Bugün hukukla hiç ilgisi olmayan insanların bizlere sordukları -bizce- adi vaka olan sorularına verdiğimiz yanıtlar üzerine, yüzlerinin aldığı şaşkın ifadeyi hepiniz bilirsiniz. Ben de bir hakime sormuştum, hiç idam cezası verdiniz mi diye, çooook, en çok da Karadeniz'de diye yanıtlamıştı. Sanırım sayıca çokluğun nedeni en çok şuydu: İnsanı mert, ancak bir o kadar fevriydi Karadeniz'in.
Kum-Güneş-Deniz hayalleriyle yola çıkanlar, Ünye'den , hatta mümkünse Karadeniz'den uzak durmalı. 3 yıl yaşadım, biliyorum
Ünye'den Ayvalık'a 1987 yılında taşındığımızda, Ünye'yi orada yaşarken neden bu kadar çok sevdiğimi, bir süre sonra anladım. İnsanları öyle sıcakkanlı, öyle içten, öyle yapmacıklıktan uzaktı ki, ayrılık çok zor oldu. Hatta bunun tam bir ayrılık olduğu bile söylenemezdi. Yaklaşık bir yıl süreyle, hemen her gün sınıf arkadaşlarımdan posta kutumuza mektuplar gelirdi. Ayvalık'lı postacıya o vakit garip gelmiş hatta ve anneme sormuş: Kızınız kimdir, Ayvalık'ta bu sıklıkta mektup taşıdığım bir başkası yok
Kendi güzel, insanı güzeldir Karadeniz'in. Ünye'si daha da güzeldir.