26-05-2003, 01:26
|
#7
|
|
Türk Ceza Kanunu Tasarısı Üzerine
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Sn. Av. Nazan Moroğlu'nun siteye email ile gönderdiği mesajı aktarıyorum:
|
Alıntı: |
|
|
|
|
|
|
|
|
Av. Nazan Moroğlu
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı
TÜRK CEZA KANUNU TASARISI ÜZERİNE
Türk Ceza Kanunu Tasarısı, 1997 yılında Öntasarı olarak yayınlandığında kadınla ilgili maddeleri hakkında Kadın Kuruluşları Birliği olarak görüşlerimizi bildirmiş ve cinsiyete dayalı ayrımcılık içeren hükümlerin hala yer almakta olduğuna dikkat çekerek değiştirilmesini önemle vurgulamıştık.
Öntasarı hem bilimsel çevrelerde hem de Baroların Kadın Hukuku Komisyonlarında ayrıntılı bir şekilde incelenmiş ve değiştirilmesi istenen maddeler Raporlar halinde Adalet Bakanlığına gönderilmişti.
Ancak, ne yazıkki bu Raporların hiç dikkate alınmamış ve TBMM’ye sevkedilen Ceza Kanunu Tasarısında kadınlarla ilgili maddelerde olumlu bir değişiklik yapılmamış olduğu görülmektedir.
Tasarıda cinsiyete dayalı ayrımcılık içeren hükümlerin hala yer almakta olması, demokratik hukuk devletinin temel özelliği olan “kişiler arası eşitlik ve ayrımlık yasağı ilkelerine aykırı düşmektedir. Kadına karşı işlenen suçlar (ırza geçme, ırza tasaddi vs.) yürürlükteki Ceza kanununda olduğu gibi Tasarıda da yer almakta, kadının kimliği ve kişiliği önemsenmeyerek suç topluma karşı işlenmiş sayılmaktadır. Bu durum, başta Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi olmak üzere ülkemizin onayladığı Uluslar arası sözleşmelere aykırıdır.
Görüldüğü gibi, Ceza Kanunu Tasarısının gözden geçirilmiş son şeklinde de hala “töre” cinayetlerine indirimli ceza verilmesi anlayışı devam ediyor.
Ülkemizde namus kavramı genellikle kadın bedeni ile sınırlandırılmakta ve kadının yaşam hakkına yönelen “namus cinayetlerinin işlenmesine” haklı neden sayılmaktadır. Çoğu kez “aile meclisinin” verdiği ceza ergin olmayan çocuk tarafından infaz ettirilmekte ! ve o da küçük olması (yaş) nedeniyle genel ceza indiriminden yararlanmaktadır.
Töre cinayeti olarak da adlandırılan diğer bir durum ise “yeni doğmuş çocuğun anası tarafından şerefini kurtarma saikiyle öldürülmesidir” Ceza Kanunu 453. md.sinde bu filli işleyen özel ceza indiriminden yararlanmaktadır.
Yeni Tasarının 139. md.sinde “öldürme fiili evlilik dışında yeni doğmuş bulunan çocuğa karşı anası tarafından işlenmişse, faile 4 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilir” denilmek suretiyle “töre baskısı” sadece kamufle edilmiş, “şerefini kurtarma” kavramına yer verilmemiş ama zihniyette bir değişiklik olmamıştır, yine özel bir ceza indirimi öngörülmüştür. Bu nedenle, bu maddenin Tasarıdan tamamen çıkarılması doğru olacaktır. Ayrıca, maddede evlilik dışı çocukların korunması gerekmediği gibi bir anlayışa yer veren ifade ise, hem Anayasanın 10. maddesinde yer alan “kanun önünde eşitlik” ilkesine hem de Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırıdır. Bu durum hem çocuklar arasında “evlilik dışı” ve “evlilik içi” gibi ayrımcılığa yol açmakta hem de “töre cinayetlerine” adeta haklı neden oluşturmaktadır. 139.md Tasarıdan çıkarılmalıdır.
CK Tasarısının 2. Kitabının 3. kısmında “TOPLUMA KARŞI Suçlar” başlığı altındaki, “Cinsel Bütünlüğe ve Edep Törelerine Karşı Suçlar” bölümünün (6.Bölümün) 1. Kısımdaki “KİŞİLERE KARŞI Suçlar” bölümüne alınması gerekir, çünkü 6. bölümde yer alan suçlar “kadına” karşı işlenen suçlardır.
Yeni Tasarıda, önceki Tasarıya nazaran bazı olumlu düzeltmeler yapılmışsa da yeterli değildir. Mutlaka eleştiriler dikkate alınarak yeniden gözden geçirilmelidir.
Tasarının yeni şeklinde “ZİNA” suçuna yer yerilmemiştir. Bilindiği gibi, Tasarının ilk şeklinde “Aileye Karşı İşlenmiş Suçlar” başlığı altında 329. maddede “zina” suçu düzenlenmiş ve suç unsurları ile verilecek ceza açısından kadın erkek eşitliğine dayandırılmıştı.
Öntasarıda 315. md.de yer verilmiş olan “Evlenme vaadiyle kızlık bozma suçu”na da yeni Tasarıda yer verilmemiştir.
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği olarak bizler, demokratikleşme yolunda yeni çıkarılan yasalarda kadınlara karşı ayrımcılığın sürmemesi gerektiğini önemle vurguluyor, Çocuklara karşı ilenen suçlarda “suç eğer karşı tarafın rızasıyla işlenmişse” ifadesinin ilgili madde hükmünden kaldırılmasını istiyoruz.
|
|
|
|
|
|
|