Mesajı Okuyun
Old 23-04-2007, 17:19   #5
Ahmet Turan

 
Varsayılan

HGK KARARI
Hukuk Genel Kurulu 2002/19-443 E, 2002/474 K.


Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, kaybedildiği ileri sürülen ve hakkında ödeme yasağı bulunan çeke dayalı icra takibinin iptali istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davacı tarafından hamiline olarak keşide edilen çekin, dava dışı Nadir Ö.'in elinde iken çalınma suretiyle kaybedildiğini; Nadir Ö.'in, çekin zayi olduğunun tespiti ve iptali istemiyle dava açtığını, o davada, çekin ibrazı halinde ödenmemesi yolunda ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davalının, ne şekilde elde ettiği belli olmayan bu çeke dayalı olarak davacı hakkında icra takibi yaptığını, çekin zayiinden sonra bedelinin ne şekilde ödeneceği konusunda davacı keşideci ile dava dışı Nadir Ö. arasında yeni bir ödeme planı düzenlendiğini, o nedenle çek bedelinin iki defa ödenmesi ihtimalinin doğduğunu ileri sürerek, söz konusu çeke dayalı olarak girişilen icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı davaya cevap vermemiştir.

Yerel mahkemenin, icra takibine konu çek hakkında verilen zayi nedeniyle iptal kararının kesinleştiği, böyle bir çeke dayalı olarak icra takibi yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne,icra takibinin iptaline yönelik olarak verdiği karar, Yüksek Özel Daire'ce yukarıdaki gerekçeyle, bozulmuş; mahkeme, gerekçesini tekrarla önceki kararında direnmiş; direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Yukarıda açıklanan dava nedeniyle doğru bir sonuca varılabilmesi için uygulanacak hukuk kurallarının nelerden ibaret olduğunun açıklanması gerekir.

T.K.nun 697 maddesi uyarınca çekler, kanunen emre yazılı senetlerdendir. Çek, nama, emre yada hamile yazılabilir.Hamile yazılı senetlerde, hak sahipliğinin (alacaklılık, temsil yetkisini haiz olmak) senet vasıtasıyla ispatı, "hamile teşhis kaydı"nın sonucu olarak, yalnızca senedin ibrazı suretiyle olur.Muhatap, emre yazılı senetlerde, hamilin meşrû hamil olup olmadığını cirolar arasında bulunması gereken teselsülün tetkikiyle tespit edebilir. (TTK.713) Lehtarlardan başlıyarak son hamilde nihayet bulan cirolardan ilki lehtarın imzasını ve daha sonrakiler ise, bir evvelki cirodaki lehtarın imzasını taşımak suretiyle devam ediyorsa, ciro silsilesi muntazam sayılır.

Hamile yazılı çeklere gelince; burada muhatabın araştırma mükellefiyeti adeta kaldırılmış gibidir.TK.nun 703 maddesi hükümlerine göre hamile yazılı çek, menkul mülkiyetinde olduğu gibi tarafların anlaşmaları ve zilyetliğin devri ile bir başkasına devredilebilir. (M.K.687) Hamile yazılı bir çekin cirosu esas itibariyle devri gösteren bir ispat vasıtası olarak anlam taşıyabilir fakat hakkı devredici bir fonksiyonu yoktur. Hamile yazılı çekte, hak sahipliği senedi elinde bulundurmakla tesis edildiğinden, böyle bir cironun ayrıca hak sahipliğini teşhis fonksiyonu da mevcut değildir. Hamile yazılı çekteki cirolar arasındaki muntazam bir ciro zincirinin varlığı önem taşımaz.Bu gibi çeklerde mündemiç olan hak, muntazam ciro zinciriyle değil, sadece, senedin verilmesiyle intikal eder. (Prof.Dr.Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku 2.Bası s.1148 vd.Y.12.H.D. 15.9.1992 gün E.2520, K.10324, Y.11.H.D.27.6.1994 gün E.1710, K.5517)

Bazen senede dayanılarak gerçekleştirilen "Alacaklılığın ıspatı" keyfiyeti gerçeğe uymayabilir.TK.nun 564 maddesi uyarınca iptal kararı uyarınca hak sahibi hakkını senetsiz olarak da öne sürebilecektir.Mahkemeden alınan iptal kararı yalnızca hak sahipliğinin tanısına (teşhisine) olanak verir.Yasa uyarınca hasımsız alınması gereken iptal kararı ilgilinin borçluluğunu saptamaz ve kesin hüküm teşkil etmez.Borçlu,iptal kararına karşın iptal kararını alan kişinin hak sahibi olmadığını öne sürebilir. Alınan iptal kararının ibrazı üzerine çek bedelini ödeyen keşideci (Borçlu) kaybolduğu iddia edilen çekin sonradan yetkili hamil tarafından ibraz edilmesi halinde TK. 558/2 ve 599 maddelerindeki şartların oluşması durumunda ödeme def'inde bulunamayacak ve çek bedeli ibraz eden hamile bir daha ödemek zorunda kalacaktır. (Y.11.H.D. 10.5.1979 gün ve E.480, K.2529)

Diğer taraftan Yasa gereği çekin borçlusu muhatap banka olduğundan, çek süresinde muhataba ibraz edilmezse, hamilin çeke dayalı olarak istemde bulunma olanağı olmıyacaktır.

Bu genel açıklamadan sonra somut olaya dönersek; dava dışı Nadir Ö. hamiline yazılı çekin meşru hamili bulunduğunu, çekin çalındığını ileri sürerek TK. 669 vd. maddeleri uyarınca ödeme yasağı konulmasını ve çekin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkeme 27.12.1999 tarihinde çeke ödeme yasağı koymuş buna muhatap bankaya bildirmiş ve yapılan ilanlar sonucu çekin mahkemeye ibraz edilmemesi üzerine zayi karar verilmiştir.

Çek hamili olan Yücel A., süresi içinde 10.1.2000 tarihinde hamili bulunduğu çeki muhatap bankaya ibraz etmiş, banka tarafından "Hesap bakiyesi müsait olmadığından ödeme yapılmamıştır" şerhi verilerek çek hamil Yücel'e iade edilmiş ve bu kişi tarafından keşideci-borçlu Y... Ltd.Şti. hakkında icra takibi yapılmıştır.Dava dışı Nadir Ö. ile davacı şirket arasında zayi kararının iptalinden sonra bir ödeme planı yapılmış ise de, dava tarihine kadar çek bedeli ödenmemiştir.Zira B.K.83 ve 96 maddesi uyarınca edimin amacı fiilen gerçekleşmemiş, henüz para borcu ödenmemiş olduğundan gerçekleşmiş bir ifadan söz edilemiyecektir. O halde TK.nun 558/2 maddesi uyarınca zayi belgesi alan Nadir Ö.'e iyiniyetle yapılmış bir ödeme olmadığından, keşideci-borçlunun borcundan kurtulduğu söylenemez.

Bu durumda ortada çeke dayalı iki ödeme talebi ortaya çıkmıştır.Bunlardan Yücel A. hamiline yazılı çeki süresinde bankaya ibraz ettiğinden ve çeki elinde bulundurduğundan yasa gereği meşru hamil durumundadır. Dava dışı Nadir Ö. ise mahkemeden aldığı ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli zayi belgesine göre keşideciye karşı talep hakkı olan kişi durumundadır.Bir çekten dolayı iki meşru hamil olamıyacağından gerçek hak sahibinin tespiti öncelik alacaktır.O halde mahkemece yapılacak iş;davalı Yücel A.'ya Nadir Ö.'i hasım göstermek suretiyle bu şahsın aldığı çekin iptaline ilişkin ilamın iptalini talep etmek ve dolayısıyla meşru hamilin kim olduğunu açacağı bu dava ile kanıtlamak üzere önel verilmeli, açılacak dava bu dava ile birleştirilmeli ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir.Mahkemece açıklanan yönler gözden kaçırılarak yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan direnme kararı bu gerekçelerle bozulmalıdır.


13. Hukuk Dairesi 2004/12112 E, 2005/2233 K.
Davacı, davalıdan 1998 yılında araba satışı nedeni ile iki adet çek aldığını, çekleri bankaya ibraz ettiğinde tedbir konulmuş olduğunu öğrendiğini, yaptığı icra takibinin davalının itirazı nedeniyle iptal edildiğini ileri sürerek iki çek bedeli olan 1.600.000.000.TL'nin tahsilini istemiştir.

Davalı, Davacı ile ticari ilişkisinin olmadığını, çekleri kaybettiğini bu nedenle tedbir koydurduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, çekin Necdet Bulut adına keşide edildiği, çek arkasındaki Recep Gökçe cirosundaki imzanın Recebe ait olmadığının anlaşıldığı bu nedenle ciro silsilesinde kopukluk olduğunu dolayısı ile davacının yetkili hamil olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacının 31.12.1997 keşide tarihli çekle ilgili talebinin incelenmesinde; Bu çekin keşidecisi Sezai Kaya olup hamiline düzenlenmiş ve Fazıl Aslan'ın cirosu ile davacıya geçmiştir. Ciro Silsilesinde kopukluk olmayıp davacı yetkili hamildir. Ancak Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 5.1.1998 tarih ve 1998/3 sayılı ihtiyati tedbir kararı ile ödeme yasağı konması üzerine ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmesinden sonra dava açılıp açılmadığı araştırılmalı, ihtiyati tedbir kararından sonra yasal sürede dava açılmadığı anlaşılırsa ihtiyati tedbirin kararının HUMK.nun 109. maddesi gereğince kendiliğinden kalktığı gözetilmesi, dava açılmışsa bu dava sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.