|
Elbette temyiz edilir.
14. Hukuk Dairesi 2001/5619 E, 2001/6337 K.
HARİCEN SATIN ALMAYA DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL
TERDİTLİ DAVA
TERDİTLİ TEMLİKEN TESCİL TALEBİ
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 16.4.2001 gün ve 2001/2035-2748 sayılı ilamiyle onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, davalının murisi annesi adına kayıtlı dava konusu taşınmazı 35 yıl önce malikten satın aldığını, zeytin dikip yetiştirdiğini, o tarihten beri zilyet olduğunu iyi niyetle yetiştirilen zeytin ağaçlarının zeminden değerli okluğunu ileri sürerek öncelikle taşınmazın satın alınması nedeniyle, olmadığı takdirde ise Medeni Kanunun 655. maddesi gereğince temliken tescil yolu ile tapu kaydının iptalini ve adına tescilini istemiştir.
Mahkeme, tapulu taşınmazın haricen satışının geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, hükmü davacı temyize getirmiş, Dairemizce mahkeme kararının onanması üzerine onama kararımızın yeniden incelenmesi yine davacı tarafından karar düzeltme yoluyla istenmiştir.
Davacının istemi terditlidir. Önce haricen satın almaya dayalı tapu iptali ve tescil, bu talebi kabul görmediği takdirde, Medeni Kanunun 655. maddesine dayalı temliken teşci' istemiştir. Terditli davanın dinlenebilmesi için asıl talep ile yardımcı talep arasında bir bağlantı bulunması ve ekonomik bakımdan aynı veya benzer amaca yönelmiş olması gerekir. Terditli davada mahkeme ilk önce asıl talep hakkında inceleme yapar; bunu yerinde bulursa, terditli talebin incelenmesine gerek kalmaz. Asıl talep yerinde görülmezse, o zaman yardımcı talebin incelenmesine geçilir. Yardımcı talep de aynı vakıaya dayandığı veya asıl taleple bağlantılı olduğu için, mahkemenin yardımcı talebi aynı davada incelemesi yardımcı talebin ayrı bir dava konusu yapılması haline oranla çok daha kolay basit ve ucuz olur.
Eldeki davada, asıl talep mahkemece yerinde görülmemiştir.
Ancak, terditli temliken tescil talebi konusunda bir inceleme yapılmadığı gibi bu yöne ilişkin olumlu veya olumsuz bir kararda verilmemiştir. Şu hale göre, davacının terditli talebi olan Medeni Kanunun 655. maddesi gereğince temliken tescil isteği konusunda da gerekli inceleme ve araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, asıl talep olan haricen satın almaya dayalı tapu iptali ve tescil isteminin reddine dair verilen kararın Dairemizce sehven onandığı anlaşıldığından, karar düzeltme isteminin kabulü ile yukarıda açıklandığı şekilde terditli istem konusunda da inceleme ve araştırma yapılarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; karar düzeltme isteminin kabulü ile, Dairemizin 16.4.2001 tarih, 2001/2035-2748 sayılı onama ilamının kaldırılarak hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde yatırana geri verilmesine, 5.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
.......................
11. Hukuk Dairesi 1998/3766 E, 1998/9244 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davadan dolayı Suluova Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 24.2.1998 tarih ve 678-33 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 21.12.1998 gününde davacı asil Musa Şişli ile davalı asil Mehmet Köksal gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, dava dışı Başak Sigorta AŞ ne yaptırdığı dolu sigortası nedeniyle düzenlenen poliçe primlerini ilişkin ve adı geçen şirket namına düzenlenen iki adet senedin geçerli bir ciro veya temlik olmadığı halde davalı tarafından takibe konulduğunu, davacının böyle bir takip hakkı olmadığını, öte yandan poliçe prim taksitlerinin sigorta süresi bittikten sonra tahsil edilecek şekilde senetler düzenlenmiş olup, esasen prim ödenmediğinden riziko gerçekleşse dahi poliçe geçersiz olacağı için tazminat ödenmeyeceğini, bu nedenle borçlu olmadığını ileri sürerek borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı senetlerin poliçe prim bedeli olarak verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya toplanan delillere nazaran, icra takibi konusu yapılan senetlerin teminat senedi olduğunu davacının geçerli deliller ile kanıtlayamadığı gibi, yemin teklifinde de bulunmadığından kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı tarafından keşide edilmiş iki adet senedin icra takibine konu edilmesi nedeniyle İİK.nun 72. maddesine dayalı olarak açılmış menfi tesbit davasıdır. Davacı, dava dilekçesinde iddialarını terditli olarak iki ayrı hukuki nedene dayandırmış olup, ilk olarak icra takip alacaklısı olan davalının, sözkonusu senetleri usulüne uygun ciro silsilesi ile veya usulüne uygun temlik cirosu ile elde etmediğinden takip hakkı olmadığı ileri sürülmüş, ikinci olarak da, senetlerin düzenlenmesine neden asıl ilişki bakımından da sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle bir borç bulunmadığı açıklanarak, borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir.
Her ne kadar hukuki tavsif ve değerlendirmenin mahkemece re'sen yapılması gerekli ise de, mahkemece, usul hükümlerine de aykırılık teşkil etmeyen tevditli iki ayrı iddiasının ayrı ayrı değerlendirilmesi, davalının senetler nedeniyle bir takip hakkı bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, şayet davalının takip hakkı olduğu sonucuna varılır ise, bu defa davacının diğer iddialarının değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, senetlerin teminat senedi olduğuna dair bir iddia olmadığı halde, bu yöne değerlendirme yapılması doğru olmadığı gibi, buna bağlı olarak da, davacıya teklif edilen yemin icapsız olduğundan kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, taraflar kendilerine vekille temsil ettirmediklerinden duruşma vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.12.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|