Mesajı Okuyun
Old 20-04-2007, 14:24   #1
av.semire nergiz

 
Varsayılan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ,el konulan gazeteler ve Basın Özgürlüğü

Yanlış hatırlamıyorsam 2000 yılı sonrası ,batık bankaların gündeme gelmesinden sonra Bankalar Kanununda yapılan değişikliklerle beraber BDDK-TMSF gibi kavramlar literatürümüze girmiştir.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu;
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanmasına, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasına, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2.- Türkiye'de kurulu mevduat bankaları, katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankaları, yurt dışında kurulu bu nitelikteki kuruluşların Türkiye'deki şubeleri, finansal holding şirketleri, Türkiye Bankalar Birliği, Türkiye Katılım Bankaları Birliği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve bunların faaliyetleri bu Kanun hükümlerine tâbidir.Özel kanunlarla kurulmuş olan bankalar hakkında da kanunlarında yer alan hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun hükümleri uygulanır.Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler tatbik olunur.demektedir.

Kanunun devam eden maddelerinde ise bu kanun kapsamındaki hukuki teşekküllerin gerek kuruluş ve gerekirse de faaliyetlerinin her aşamasının BDDK denetiminde olduğu ifade edilmektedir.Başka bir deyişle bu hukuki teşekküllerin aldığı nefesten dahi haberi olduğu/olacağı belirtilmektedir.Bu kanunundan anlaşıldığı üzere Bddk ve Tmsf'nin amacı öncelikle yasa kapsamındaki hukuki teşekkülün faaliyet dönemince kontrollerini yapmak gerektiğinde yapacağı yardımlarla ilgili kuruluşu doğru yönlendirmek gerektiğinde uyarmak,zarar etmemesini teminen koruyucu ve engelleyici tedbirleri almak ve tüm bu çabalarına rağmen ilgili teşekkülün zor durumdan çıkmayacağının anlaşılması üzerine yönetimine el koyarak mevduat sahiplerini korumak dolayısıyla mevduatlarını güvence altına almak,el koyduğu bankaları en iyi şekilde yöneterek devleti zarara uğratmadan banka ortaklarından bu zararları tahsil etmektir.

Durum bu iken;
1.TMSF'nin, el koyduğu bankaların mağduru mevduat sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmediği bilakis mağdurları dava açmak zorunda bırakarak mağduriyetlerini arttırdığını buna ilişkin olarak çok sayıda yakınmaların var olduğu gerçeğiyle sıkça gündeme gelmektedir.

2.TMSF'nin el koyduğu bankalara para aktarmak zorunda kaldığını ve bunu yaparken hazineden borç para aldığını ve dolayısıyla TMSF'nin zarar ettiğini devleti de zarara uğrattığı yönünde yazılı ve görsel basından çokça haber okuyoruz.

3.BDDK ve TMSF'nin 'Bankacılık kanunundan doğan hak ve yetkilerini yazılı ve görsel basına sansür uygulama şeklinde' kötüye kullandığı eleştirileriyle sıkça gündeme gelmektedir.Son günlerde birçok gazete ve dergiye karşı yaptığı muamele ile bu iki kurum gündemi yine meşgul etmektedir.Bu konu ile ilgili olarak bir çok ilin baro başkanlarınca bu iki kurumu ve sansürü kınayan basın açıklamaları yapılmıştır.

Şu halde;
1.Bankacılık kanunu ile kurulan BDDK ve TMSF'nin dayanağı her ne kadar bir kanun ise de tek başına varlığı YARGISIZ İNFAZ kurumu olarak değerlendirilebilir mi ? Zira herhangi bir yargı kararına dayanmadan kötü yönetim sebebiyle hukuka uygun olarak kurulmuş bu tür sermaye kuruluşlarına el koyması meşru mudur? Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.Acaba burada bu ilkenin ihlali söz konusu mudur?

2.Anayasa 28.maddesine göre basın hürdür, sansür edilemez. Devlet basın ve haber alma özgürlüklerini sağlayacak önlemleri alır.
Yine Anayasamıza göre basın ve yayın araçlarının korunması devlete bir ödev olarak yüklenmiş “basımevi ve eklentileri ile basın araçları suç aleti olduğu gerekçesi ile zapt ve müsadere edilemez veya işletmeden alı konulamaz'.
Burada TMSF, birçok basın ve yayın kuruluşuna el koymakla yetkilerini aşmış mıdır?

3.TMSF'nin hukuki nitelendirme açısından idare olduğu tartışmasızdır.İdari bir kuruluş olmasına rağmen TMSF’ye bankacılık yasasında yapılan düzenleme ile yargı yetkisi mi tanınmıştır?

Hepimizin bildiği gibi Anayasamızın 9.maddesine göre bu yetki bağımsız mahkemelerce kullanılır. Anayasamızın 6.maddesi de 'Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz' dediğine göre;TMSF'nin yargı yetkisini kullanması çok ağır bir hukuk ihlali ve Anayasal açıdan ciddi anlamda yetki ve fonksiyon gasbı anlamına gelmiyor mu? geliyor ise bu güne kadar yasal açıdan neden buna ilişkin herhangi bir hukuki girişiminde bulunulmamıştır.


TMSF ve BDDK'nın hukukta ve vatandaşın gözünde değeri nedir?