Hayat tek bir fırsattır. İkinci bir fırsat daha yok! Eee, o halde neyi bekliyoruz, bu fırsatın kaçmasını mı?...
Bir de hayatın içinde, bu büyük fırsatın içinde fırsatcıklar vardır. İnsanın en temel amacı mutlu olmaktır; her işinde, her yaptığında bu mutlu olma faydasını arar.
Bu arayış değişir kişiden kişiye;
Kimisi ''aramak'' lafını beklemek anlar, kimisi deli divane dolanmak, koşturmak. Bence ikisi de işe yarar.
Şöyle ki hayatı yaşarken durarak bir mutluluk arıyorsanız elbet birgün önünüze bu fırsatcık çıkacaktır; onun olduğunu anlarsınız ve ona sıkı sıkıya sarılırsınız; onu beklediğiniz yıllar içinde belirlemişsinizdir. Akıp giden hayatın içinde bekleyensiniz ve o size rastlayacaktır er geç. Bu durum biraz sabır ister.
Eğer deli divane gibi dolanıp mutluluğu arayanlardansanız ya siz onu bulursunuz ya da o sizi bulur. Siz koşturansınız ve o bekleyendir veya o da deli divane gibi dolanandır. Yollar biryerlerde kesişir. Bu kadar harekete hiçbir güç karşı koyamaz.
Bir de diğer grup vardır. Arada bir durup, arada bir deli divane dolananlar. Şansızdırlar biraz çünkü zaman kaybı yaşarlar hem sabırlı hem sabırsızdırlar, kararsızdırlar. Onlar da mutluluğu bulurlar ama geç biraz. Onlar fırsatcıklarla karşılaşırlar ancak geç anlarlar bazen. Çünkü, bu dur-kalk biraz kafalarını karıştırır.
Birde şu var ki; hayat dediğimiz şey yaşadığımız şu andır. Sadece bu anımızı güzelleştirebiliriz. Geçmişe dönemeyiz, geleceğe ipotek koyamayız. Varsa yoksa şu an...
Hayat, anı güzel yaşamaktır!
İyi çalışmalar...