Mesajı Okuyun
Old 25-12-2025, 11:02   #2
Meşruiyet

 
Varsayılan

Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligatın yapılması gerektiğini düşünüyorum.

İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında atıfta bulunulan Dairemizin bazı içtihatlarında da belirtildiği üzere kural olarak, borçlu şirketin ticaret sicil adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesi zorunlu ise de içtihatlarımızla sağlanmak istenen amaç, muhatabın hiçbir suretle faaliyet göstermediği, bağlantısının olmadığı bir adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine TK'nın 35. maddesi uyarınca tebligat yapılması halinde oluşacak mağduriyetin önlenmesi olup somut olayda böyle bir mağduriyetten bahsedilemeyeceğinden borçlu şirketin adresten taşındığının açıkça anlaşılamadığı ve adresin kapalı da olmadığı gerekçesinin somut uyuşmazlıkta uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Zira dosya kapsamından ve borçlu şirketin beyanlarından anlaşıldığı üzere; tebligat adresi, bilinen ve ticaret sicilinde kayıtlı adres olup, adreste sanal ofis olarak faaliyette bulunulmasından ötürü borçlu şirketin fiili ve fiziki faaliyetinin bulunmaması, tebligat yapılan adresle fiilen irtibatının olmadığını göstermez. Aksi halde, yasal mevzuatta yeri bulunmayan sanal ofis adreslerinin kötü niyetle kullanımına yol açılmış olur.

Usulsüz tebligat yapıldığı iddia edilen adresin sanal ofis adresi olduğu iddiasının, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde ayrıntılı olarak düzenlenen, tüzel kişilere uygulanacak tebligat usulüne ilişkin hükümler çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılması karşısında sonuç doğurmayacağı nazara alındığında, borçlu şirketin de kabulünde olduğu üzere, tebliğ tarihi itibariyle bilinen ve ticaret sicilinde kayıtlı “23 Nisan Mah. ... Cad. No:22/44 ... Bursa ” adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine TK’nın 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.

O halde İlk Derece Mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe ile usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi ve alacaklının istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2024/4152 Esas, 2024/9242 Karar)